Woody bildiğiniz gibi

Sönük geçen bir festivali renklendiren ender olaylardan biri Woody Allen’ın mevcudiyetiydi. 74 yaşında, formundan, üretkenliğinden hiç birşey kaybetmeyen mizah ustasının yoluna devam etmeye kararlı olduğunu görmek keyif vericiydi.

Viktor APALAÇİ
23 Haziran 2010 Çarşamba

Allen, vodvil tadındaki bu romantik komedide, insanları güldürmeye ve düşündürmeye sevketmeyi sürdürüyor. Film, ihtiraslarıyla, tutkularıyla, endişeleriyle, zaaflarıyla bir grup insanın, tehlikeli olabilecek sıkıntılarının öyküsü. Müthiş bir oyuncu kadrosunu izlemek büyük keyif.

Sönük geçen bir festivali renklendiren ender olaylardan biri, Cannes’a son filmini takdim etmek üzere gelen Woody Allen’ın mevcudiyetiydi.

New York Yahudi mizahının bu rakipsiz temsilcisini, 74 yaşında, formundan, üretkenliğinden hiçbirşey kaybetmeden, yoluma devam etmeye kararlı olduğunu görmek keyif vericiydi.

Woody Allen bu yıl Paris’te çevireceği filmin projesini keyifle açıklıyordu. Başrolde Oscar’lı Fransız aktris Marion Cottilard’ın yanında, Cumhurbaşkanı eşi Carla Bruni’yi izlemek başlı başına bir sansasyon olacak.

VODVİL TADINDA ROMANTİK KOMEDİ

“Uzun Boylu Esmer Bir Yabancıyla Tanışacaksın / You Will Meet a Tall Dark Stranger” 63. Festivalde yarışma dışı gösterildi. Her yıl kendi yazdığı senaryodan bir film üretme işini sürdüren Woody Allen, vodvil tadındaki bu romantik komedide, insanları güldürmeye ve düşünmeye sevketmeye devam ediyor. Film, ihtiraslarıyla, tutkularıyla, zaaflarıyla, endişeleriyle bir grup insanın, tehlikeli olabilecek sıkıntılarının öyküsü. Woody Allen’e yakın temalar, romantizm, seks, komik durumlar, küçük sahtekarlıklar, riyakarlıklar, aldatmalar, her zamanki gibi başrolde. Woody Allen yaşlanma ve ölüm korkusu, her yaşta aşkı kovalama içgüdüsü gibi insani temaları, ustalıklı senaryosuna yerleştirmiş.

Vermek istediği mesaj bizlere yabancı değil: İnsanoğlu her zaman umudunu korur. Zira ümitler tükenmez. Filozof ve bilge kişiliğiyle, lezzetli diyalog yazmadaki eşsiz hüneriyle, Woody Allen: “Her filminde sizlere hayat dersleri vermeyi sürdüreceğim” der gibi.

İNSANİ TEMALAR

Mizah ustamız, son filminde yine Londra’yı fon olarak kullanıp, bizlere mutluluk arayışı içinde renkli bir insane portreleri resmi geçidi sunuyor.

70’li yaşlardaki kahramanı da tıpkı 20’lerini sürdüren kahramanı gibi, mutluluğu kovalıyor. Zira, “yaşı ne olursa olsun, her insane mutlu olmayı hak eder” kuralını göz ardı etmiyor.

Bunun formülünü, Cannes’deki basın konferansında, hınzır bir ifadeyle, yedi kelimeyle özetliyordu: “mutlu olmanın yolu yalan söylemeyi başarmaktan geçer”. Karakterleri tipik W. Allen kahramanları. Başladığı romanı bir türlü bitiremeyen kabız romancı Roy (Josh Brolin) karısı Saly’nin (Naomi Watts) ailesinin para yardımıyla yaşamaktadır.

Sally’nin annesi (Gamma Jones) 40 yıllık kocası tarafından terkedilince mutluluğa yaşıtı bir sahafta arar. Sanat galerisinde çalışan Saly patronu Greg’e (Antonio Banderas) aşkını açamamanın sıkıntısını yaşar. Babası (Anthony Hopkins), kendini daha genç hissetmek için hediyeye boğduğu genç bir fahişeyle ikinci evliliğini yapar, kaçınılmaz olarak boynuzlandığına tanık olur. Roy karşı pencere komşusu Dia’ya (Freida Pinto) aşık olur, karşılık bulunca da karısını terkeder.

“MUTLU OLMAK İÇİN YALAN SÖYLE”

Woody Allen, bu zengin insane portreleri resmi geçidinde, tümünün halledilecek sorunları olan, intihara yeltenen, şarlatan bir falcıdan medet umacak kadar kendini ümitsiz hisseden, gayeye ulaşmak (mutluluğu yakalamak) adına her yolu mübah sayan makyavelist karakteriyle izleyicisini eğlendiriyor.

Yönetmen kahramanlarını yüceltmiyor: Kocasının aksine, çalışıp eve para getiren, güzeller güzeli Saly, uyuşturucu ve alkol sorunları olan genç bir kadındır. Saygın bir galeri sahibi olan Greg, ağına düşürmeyi aklına koyduğu kadınlara karşı, etik değerlere pek iltifat etmez.

Film teknik yönden  kusursuz. Woody Allen’in demirbaş görüntü yönetmeni Vilmos Zsigmond bilinen ustalığıyla tablo gibi fotoğraflarıyla öne çıkıyor.  Filmin tümü ünlülerden oluşan, müthiş bir oyuncu kadrosu var. Woody Allen, hiçbirinin öne çıkmasını engelleyen senaryosunda, adeta ısmarlama roller yazmış.

Yakında öleceğini öğrenen, rezil olma pahasına gencecik bir fahişede mutluluğu arayan Alfie’de karizmatik aktör Anthony Hopkins, başarının simgesi galeri sahibinde, Oscar’lı İspanyol aktör Antonio Banderas, Hollywood’un en iyi karakter oyuncuları arasına giren, güzel Naomi Watts, tipik üç kağıtçı tembel ve sorumsuz kocada (yıldızı süratle yükselen, festivalin diğer bir ağır topu “Wall Street – Para Asla Uyumaz”da harikalar yaratan) Josh Brolin rollerinin hakkını veriyorlar.

Oscarlı “Slumdog Millionaire” ile ünlenen güzeller güzeli Hintli aktris Freida Pinto, kendisine Hollywood kapılarını açan bir rolde filmin en hoş sürprizi.