Yahudi anne-babaların çoğu, çocuklarının din değerlerini bilmesini, geleneklerini sürdürmesini, Yahudi kimliğine önem vermesini ister. Ancak, Yahudi kimliğinin benimsenmesi, değerlerinin öğretilmesi yolunda en büyük rol yine aileye düşer
Uzun yıllardır ailelerle çalışıyorum. Ailelere ‘Nasıl bir çocuk yetiştirmek istiyorsunuz?’ diye sorduğumda aldığım cevapları sizinle paylaşmak isterim:
“Çocuğum sağlıklı, dürüst, kendiyle barışık olsun. Kendine güvensin ve çevresinde güvenilir olsun. Saygılı, çalışkan, başarılı ve sorumluluk sahibi olsun. Çevresiyle iyi iletişim kursun, kendini düzgün bir şekilde ifade edebilsin. Çevresine karşı duyarlı ve faydalı olsun. Kendi ayakları üzerinde durabilsin, doğru kararlar verebilsin. İyi arkadaşları ve iyi bir eşi olsun.”
Yahudi anne-babalara aynı soruyu sorduğumda, yukarıda verilen yanıtlara eklenen yeni dilekler var: “Çocuğum dinini öğrensin, bilsin, Yahudi kimliğine önem versin. Gelenek-göreneklerimizi yerine getirsin. Cemaatten arkadaşları olsun. Kendi dininden bir eş seçsin. Toplumda saygın bir yeri olsun. İyi bir işi olsun. Hayırlı evlat olsun.”
Yahudi bir anne tarafından dünyaya gelen çocuk doğal olarak Yahudi’dir. Ancak bu kimliğini benimsemesi ve dinini, geleneklerini, Yahudilik değerlerini öğrenmesi için ailenin çok büyük çaba göstermesi gerekir. Her türlü eğitimde olduğu gibi, yaparak-yaşayarak ve model olarak öğretmek, sadece anlatarak öğretmekten daha etkilidir. Söz konusu değerlerimiz olunca, işler daha da zorlaşıyor.
Değerlerimiz, yaşamımıza yön veren, bize yol gösteren pusulalardır. Örneğin, sağlık, başarı, sevgi-saygı değeri gibi. Değerlerimizi belirleyen faktörler arasında aile, inanç, duygular, tutumlar, amaçlar, kültür, ilgi alanları, arkadaş grupları ve geniş toplumu sayabiliriz. Değerlerimizi ilk olarak anne-babalarımızdan öğreniriz. Hiçbir yerde yazmaz ancak biz yaşayarak, pek de fark etmeden onları kişiliğimize, yaşantımıza katarız. Örneğin, sağlık değerini bir çocuğa öğretebilmek için, anne-babanın sağlığa önem vermeleri, sağlıklı yaşamaya özen göstermeleri gerekir. Çocuğa sadece sağlığın ne kadar önemli olduğunu anlatmak veya okutmak yeterli değildir. Soyut bir kavram olan değeri davranışa dönüştürmek, yani somutlaştırmak gerekir. Sağlığın çok önemli olduğunu söyleyen bir anne-baba sağlıksız besleniyorsa, beden ve ruh sağlıklarını ihmal ediyorlarsa, bilinçsiz ilaç kullanıyorlarsa, çocuk çelişkili mesaj almış olur. O evde söylenen ve yapılan birbirine ters düşmektedir. O halde çocuğun yaşantısına sağlık değerini doğru bir şekilde katmasını bekleyemeyiz. Aynı şekilde dürüstlük değerini çocuğuna kazandırmak isteyen bir ailede anne-baba yalan söylüyorlarsa, çocuk bu değeri benimsemeyecek, yalan söyleyerek bazı işlerini halletmeyi tercih edebilecektir.
YAHUDİLİK DEĞERLERİ
Tora Yahudilik değerlerini bize öğreten bir kılavuzdur. Yahudilik değerlerine bir göz atalım.
Tora, hupa ve maasim tovim başlıkları altında aslında evrensel olan birçok değer yatmaktadır.
Tora dinimizi, tarihimizi, kimliğimizi merak etmek, öğrenmek, uygulamak, Tanrı sevgisi ve korkusu gibi değerlerin üzerinde durur.
Hupa, sevgi, aşk, yuva kurmak, çoğalmak, sevgi-saygı, sadakat, birlikte yaşam gibi değerlere işaret eder.
Maasim tovim, yani ahlâklı yaşam başlığı altında ise, sedaka, gemilut hasadim ve tikun olam değerlerini görüyoruz.
Sedaka, ihtiyacı olana verme, adil olma, sorumluluk alma davranışlarına işaret eder. Gemilut hasadim, yardım için gönüllü olma, hasta ziyareti, ihtiyaç sahibiyle iletişim, yasta olanı teselli etme, misafirperverlik, okumayı öğretme, işsiz olana iş verme, ağaç dikme, evsiz olana ev verme, hayvanları acı çekmekten kurtarma gibi davranışları içerir. Tikun olam, ise doğayı koruma, adil olarak insanlığı sayma, sevme ve koruma, dünyayı iyileştirme yolunda üstüne düşeni yapma görevlerini kapsar. Gördüğümüz gibi Yahudilik değerleri aslında tüm insanlığa yol gösteren ve kolayca davranışa dönüştürülerek, aktarılabilecek değerlerdir.
Değerlerimizi çocuklarımıza aktarırken, öğretirken kullanabileceğimiz yöntemler model olmak, fırsat eğitimi, anılarımızı aktarmak ve kutsal anlara yer açmaktır. Evimizi dinimizin sembolleriyle, objelerle donatıp, onları kullanmayı öğretebiliriz; Şabat mumlarını annenin çocuğuyla birlikte yakması gibi. Mutfağımızda kendi kültürümüzün yemeklerini, dini kurallara uygun olarak pişirirken çocuğumuzu da sürece katabiliriz. Yahudilikle ilgili çocuğun yaşına uygun kitaplar, filmler, oyunlar, tablolar yoluyla onda öğrenme merakını uyandırabiliriz. Dindaşlarımızla sürekli iletişim içinde bulunmak, sinagoga, dernek faaliyetlerine gitmek, cemaatte görev almak, ailece çıktığımız seyahatlerde sinagog veya Yahudi mahallelerini ziyaret etmek, dindaşlarla iletişime geçmek, bir şabat akşamında oranın cemaatine katılmak, okul ve yaz kampı seçimlerimizde Yahudilik öğelerini göz önünde bulundurmak, İbranice eğitimine önem vermek hem çocuklarımıza model olmak açısından bizim, hem de birlikte gerçekleştirebileceğimiz etkinlikler arasında.
Bunun yanı sıra çocuğumuza yaşına uygun, anlaşılabilir, kısa ve net bilgiler aktarmak da neyi niçin yaptığımız konusunda çocuğumuzun sağlam bir temeli olacaktır.
Bütün bunları yapabilmek için öncelikle anne-babanın kendi Yahudilik değerlerini ve bunları nasıl davranışa geçirdiklerini gözden geçirmeleri gerekir. Aslında çocuk sahibi olmanın böyle bir avantajı var. Onları en iyi şekilde yetiştirmek amacıyla önce biz öğrenmeli, bilgilerimizi uygulamalarla pekiştirmeli, sadece anlatan değil, yapan, uygulayan, yaşayan ve yaşatan kişiler olmalıyız. Bu aslında çok zorlu ve emek isteyen bir süreç. Ama inanıyorum ki bir anne-babanın çocuğuna en iyi aktarabileceği değerler, içselleştirip hayatına geçirdiği, öncelik verdiği, farkında olduğu, kabul ettiği, savunduğu, vazgeçmediği değerleridir.
Miryam ANJEL / Uzman Psikolojik Danışman