Vatikan elindeki en antik İbranice kitabı, Londra Yahudi Müzesi’nde açılan “Vatikan ve Britanya Koleksiyonlarından İbrani Hazineleri” adlı sergiye ödünç verdi
Londra Yahudi Müzesi’nde açılan ve 10 Ekim tarihine dek ziyaretçilere açık olacak sergi; “Illumination: Hebrew Treasures from the Vatican and Major British Collections” adını taşıyor.
Sergilenen 24 el yazması ve kitap, Ortaçağ ve öncesinde, Yahudi, Müslüman ve Hıristiyan alemleri arasındaki kültür alışverişinin, işbirliğinin ve dinlerarası hoşgörünün öyküsünü ortaya koymakta.
Sergide en çok göze çarpan değerli eserler arasında: Var olan en eski İbranice Kitap: 9.yy’a ait Midraş (kitap halindeki en eski belge) bulunuyor. Ayrıca Yahudi Kanunu konusunda önemli bir eser: 12.yy’da Maymonides tarafından yazılmış ve Rönesans’ın belli başlı eserlerinden sayılan 15.yy’a ait bir versiyonu… Bu iki eser sergiye Vatikan Kütüphanesi’nden getirildi.
Tarih süresince İbranice elyazmaları genelde tehlikeli oldukları düşünülerek yok edildiler. Diğer yandan kitap ve elyazması meraklısı koleksiyoncular tarafından koruma altına alındılar. Tevrat’ı daha iyi incelemek ve anlamak için Yahudi olmayan araştırmacı ve tarihçiler İbranice ve Aramiceyi öğrendiler.Bu nedenle Vatikan Kütüphanesi, İbrani elyazmalarından oluşan çok zengin bir koleksiyona sahip. Hiçbir zaman sergilenmeyen bu koleksiyon sadece araştırmacıların hizmetine sunuluyor.
9.-17.yy’lar arasındaki zaman dilimine ait elyazmaları ve basılmış kitapların gravür ve süslemelerle renklendirilmiş oldukları göze çarpmakta. Yahudiler elyazmalarının süslemelerini Hıristiyan sanatçılara yaptırdıkları için bu süslemeler, Yahudilerin yaşadıkları ülkelere göre çeşitlilik göstermekte, bazen Ortaçağ İspanyası, bazen de İtalyan stili veya Kuzey Avrupa’nın Gotik stilini yansıtmakta.
Sergilenen eserler Yahudilerle, Yahudi olmayan komşuları arasındaki birlikteliği, sosyal, entelektüel ve bilimsel alanlardaki alışverişi yansıtıyor. Londra Yahudi Müzesi Müdürü Rickie Burman, “Bu sergi, dini konuların tüm dünyada bölünmelere ve fikir ayrılıklarına yol açtığı bir dönemde Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar arasında nasıl olumlu ilişkiler kurulabildiğini kanıtlıyor. Bu da genellikle ortak deneyimlerimizin farklılıklarımızdan daha güçlü olduğunu bizlere anımsatmaktadır” dedi.