Geçen hafta sizlerle Çeşme’nin Beach Club’larını paylaşmıştım. Bu hafta sıra, kalınacak, gezilecek, görülecek yerlerde…
NEREDE KALALIM?
Bildiğiniz gibi artık otellerde kalmak ‘out’ taş ev konseptindeki 5-6 odalı butik otellerde kalmak ‘in’. Maalesef son dönemde sayıları sivrisinek kadar artan otellerin hangisi iyi, hangisi kötü bilemiyor insan. Kişisel deneyimime dayanarak size müthiş bir butik otel tavsiye etmek istiyorum: İNCİRLİEV. Alaçatı köyünün içinde, aslına sadık kalınarak restore edilen bu şirin Rum evi ismini avlusundaki 100 yıllık incir ağacından alıyor. Toplam sekiz odadan oluşan ve yılın on iki ayı boyunca konuklarını ağırlayan İncirliev gerek sade ve otantik dekorasyonu, gerek huzur dolu atmosferi, gerekse muhteşem reçelleriyle renklenen kahvaltısı ve hizmet anlayışıyla size kendinizi evinizde hissettiriyor. (www.incirliev.com)
NEREDE ALIŞVERİŞ YAPALIM?
Ayşe’nin Dolabı adlı dükkân gerçek bir keten cenneti. Alaçatı’ya her gittiğimde, bir şey almayacak da olsam, Urla keteninden üretilmiş bu güzellikleri görmeye giderim. Ünü yurtdışına kadar taşmış ve pek çok kez uluslararası fuarlarda temsil edilmiş bu dolabın içinde neler var neler... Bir otelin içinde küçük bir dolapta keten kumaştan ürünler satarak işe başlayan Ayşe Veryeri, bu sezon yeni adresine taşıdığı mağazasında bembeyaz ketenlerden yaptığı nevresim takımları, havlular, gecelik, pijama, sabahlık, çanta ve elbiseleri satıyor. Markanın Fransızcası ‘keten dolabı’ anlamına gelen ‘L’armoire de lin’.
NE DİNLEYELİM?
Yeni açılan Çeşme Marina’da hizmete giren Monk By Babylon Karaburun Yarımadası’nın batı ucunda yer alıyor. Bu yeni café, bar, restoran ve kulüpte krallara layık bir kahvaltı edebilir (kablosuz internet bağlantısı var), barında kokteylinizi yudumlayabilir ve şık bir akşam yemeği yiyebilirsiniz, ardından da gece, İlhan Erşahin, Marcia Castro, Della Miles gibi ünlü sanatçıların, Kübalı ve Brezilyalı grupların canlı performanslarına kulak verebilirsiniz. (www.monk.com.tr)
NEREDE YİYELİM?
Çok hoş bir bahçe içindeki Şişarka Restoran özellikle taş fırında pişirdiği pideleri ve mezeleriyle tanınıyor. Sahiplerinin Arnavut olması nedeniyle, ismini Arnavut dilinde közlenmiş kırmızı bibere veya ondan yapılan bir yemeğe verilen addan alan bu şirin mekân her akşam hınca hınç doluyor. Alaçatı’daki diğer restoranlarla kıyaslandığında hem fiyatları çok uygun, hem de çok zengin bir menüsü var. Kuyusuyla, incir ağacıyla, ağacın dallarına asılmış ışıklarıyla çok samimi bir ambiyansa sahip. Zeytinyağlıları, kiremitte pişen yemekleri ve kuyudan çıkan şarapları denemeye değer. (www.sisarkarestaurant.com)
NE TADALIM?
Alaçatı’ya kadar gitmişken, sakın sakızlı kahve içmeden dönmeyin. Özellikle Köşe Kahve (isminden de anlaşılacağı üzere, sokağın köşesinde) gerek sakızlı kahvesi, gerekse meyveli tartlarıyla meşhur. Limonlu tartının tadı damağınızdan uzun süre silinmeyecek. Konumu itibarıyla, öğleden sonraları yer bulmak her ne kadar zor olsa da, Alaçatı’nın sembollerinden biri haline gelen Köşe Kahve’de kısa bir mola verin.