Cinseller ve cins eller

Sağlık
22 Aralık 2010 Çarşamba

Nuia MANA


Evrende iki tür insan çeşidi vardır: cinseller ve cins eller.  Cinseller insan doğasını olduğu gibi kabul etmeyi hedef belirlemiş, içsel ve dışsal problemlerini çözme yoluna giden, toplumun öğrettiği kimi saçmalıkları görüp “çoğunluk ne yapıyorsa tersini yap” öğüdünü kalben benimsemişlerdir. Cinseller, sağlam kafanın ancak sağlam vücutta bulunması sebebiyle sağlıklı aşk hayatı, sağlıklı cinsel hayat ve genel anlamda ruh sağlıklarını korumayı kendilerine ödev edinmişlerdir. Cinsellerin bu kişisel gelişim surecindeki en büyük düşmanları cins eller, yani ikinci grubumuzdur.

Cins eller, cinstirler. Ve eldirler. Birinci derece akrabanız bile olsalar, size el gibi gelirler. Çünkü cins ellerin anlayışları kıttır. Onlar gelişimci değil, elde olanı tutmaya yönelik davranırlar. Eldekinin kötü olabileceği akıllarına gelmez. Enerjisi sağlıklı yönlendirilen bir bedenleri olmadığı için, kafaları da sağlam değildir. Cins ellerin bilinçaltları kocaman ve çetrefillidir. Zihinleri allak bullaktır.

Cins ellerin, cinsellere karşı en büyük silahı suçluluk duygusudur. Cins ellerin ağızları suçluluk duygusu okları fırlatır. Kendi bastırılmışlıklarını, kendi yaşanmamışlıklarını -ve bunu içten içe kabul edemeyişlerini- kendi problemlerini hafifletmek için ona buna ok fırlatırlar. Bu okların uzun menzillisine dedikodu, kısa menzillisine ima denir. Bir de tabi kitap yazanları, televizyona çıkanları mevcuttur. Bu oklara da toplu imha okları denir.

Cinsel denen yaratık kendini geliştirmek adına kendi kendini öyle çok irdeler ki, bu gelen okların ucundaki suçluluk duygusu başlığını görmez. Bum, zehirlenir. Bir insanı kontrol altına almanın en sağlam yolu ona suçluluk hissettirmektir. İşte cinsel böylece kontrol altına girer, cins el denen daha az gelişmiş yaratığa boyun eğer.

Çok sürmez, bir süre sonra cinselin içsesi, doğası ve aşkı kabarır. Cinsel bazen tepki olarak cins ele isyan eder, normalde yapmayacağı şeyler yapar, kendinden daha da yabancılaşır. Cinseli bu noktada kurtaran yegâne şey diğer cinsellerdir. Kendi içlerinde tartışırlar, konuşurlar, birbirlerini yargılamadan dinler ve anlarlar. Bazen bir toplumda bunlardan çok vardır, bazen de beş tane. Bazen de saklanırlar çünkü cins ellik kanunidir, cinsellik yasak.

Cinseller bir noktadan sonra normal bilinen cinselliğin anlamsızlığını fark ederler ve Tantra gibi öğretilere merak salarlar. Ve kendilerinin özgürlükçü tutumuna rağmen cinselliği anlamadıklarını fark ederler. Birden hem hemcinslerine hem de karşı cins denen zaten oldum olası gizemli yaratığa el olduklarını anlarlar. Aslında bugüne kadar yaşadıkları sözüm ona özgür cinselliğin bile cins eller tarafından zehirlenmiş olduğunu anlarlar. Cins ellerden özgürlükleri iste bu bilinç noktasında başlar.

Cins el dediğin yaratık arkasına çarpıtılmış din, çarpıtılmış veriler, politik amaç, ne var ne yok alır. O geniş ve güçlüdür. Evrenin her yerinde cins el cinstir işte. Uyuzdur. Bunlara verilecek en güzel ders onları dünyanın en güzel şeylerine el bırakmaktır. Onlar kendi pisliklerini yiye dursun, cinseller gelişmeye hep devam edecektir.

Bu yazıyı yazdım çünkü gecenin üçünde aklıma lise sonda sınıfça yaptığımız bir tartışma geldi. Bütün kızlar kendi doğalarına el düşmüş içlerine çekilmiş susarken, kendini erkek sanan on yedi yaşındaki veletler kadının evlenirken bakire olması gerektiğini savunuyordu. Ben susmamıştım ama kadının cinsel haklarını savunmak cins ellerle yapılacak iş değilmiş, onu öğrendim. İster on yedi, ister altmış yedi. Hiç değiştirmeye çalışmamalı cins eli. Bırakmalı cins kalsın, uzun süre kendi pisliğini yesin, çünkü bir gün pislikten geçilmez olduğunda çalacağı kapı diğer cins ellerin kapısı değil, cinselinki olur.

Cinsel bir dünya dileğiyle.