Küçük bir çocuğun hayatında televizyon ne kadar yer almalı? Çocuklara yönelik kanallar faydalı mı? Televizyon seyreden çocuk, hangi koşullarda seyretmeli? Bu soruların yanıtlarını biliyor musunuz?
Erken yaşta eğitime verilen önemin daha da arttığı son yıllarda, çocuklara ve özellikle bebeklere yönelik televizyon programlarının sayısında da büyük bir artış oldu. Sadece çocuk programı yayınlayan birçok kanal açıldı. Bu kanallarda, gün boyunca birbirine benzeyen ve çocukların gelişimine katkıda bulunduğunu iddia eden onlarca program seyretmek mümkün.
Bu programlar, çocuklar üzerine etkileri konusunda yeterli araştırmalar yapılmadan, yararlı olduklarına dair somut kanıtlar sunulmadan karşımıza çıkıyor. Çocuklarının gelişimine destek olmak isteyen birçok anne-baba ise, faydalı olacağı umuduyla çocuklarını bu programların karşısına oturtuyor. Anne eğitim seviyesinin daha düşük olduğu kesimlerde ise, çocuklar neredeyse bütün gün televizyon başında, üstelik sadece çocuk programlarını değil, bütün gün süren ve yaşlarına uygun olmayan her türlü programı seyrediyorlar.
Peki, bu programların ve televizyon seyretmenin çocukların gelişimine gerçekten olumlu bir etkisi oluyor mu? Yapılan birçok araştırma farklı nedenlerden dolayı bunun aksini savunuyor.
Yeni doğan bebeklerin beyinleri, hayatlarının ilk yıllarında çok hızlı bir şekilde gelişir. Bu dönemde çevrelerinden aldıkları her türlü işitsel ve görsel uyaran, beyin gelişimde çok etkili olur. Gerçek hayatın aksine, televizyonda hızlıca geçen sahnelerin, çok fazla uyaran sağladıkları için, çocukların dikkat süresini azalttığı düşünülüyor. Bu konuda yapılan araştırmalar, erken yaşta uzun saatler televizyon seyretmenin ilkokul çağında dikkat problemlerine yol açtığını, hatta okuma ve matematik becerilerini de olumsuz etkilediğini gösteriyor.
DİL GELİŞİMİNİ DE ETKİLİYORTelevizyonun olumsuz etkilerinden bir diğeri ise, çocukların dil gelişimleriyle ilgili. Televizyondaki programların, çocuklara yeni kavramlar, yeni sözcükler öğrettikleri şeklinde reklamları yapılsa da, unutulmamalı ki 0-3 yaş arasındaki çocuklar en iyi etraflarındaki insanlarla karşılıklı iletişimde bulunarak dili öğrenebilirler.
Karşılıklı iletişimde, anne-babalar çocuklarının tepkilerine göre sevinç, şaşkınlık, üzülme gibi duygularını hem sözle, hem hareketleriyle hem de yüz ifadeleriyle anlatabilirler. Televizyondaki konuşmalar ise çoğu zaman karakterler arası ya da tek taraflıdır. Televizyon, çocuğunuzun neyi anlamadığını fark etmez, doğru yaptığı bir hareket için sevinmez ve hiçbir zaman çocuğunuza gülümsemez. Oysa birebir iletişimde anne, çocuğun ihtiyaçlarına göre yanıt verir ve çift taraflı daha sağlıklı bir ilişki kurulur.
Çocuklar çevreleri ile karşılıklı ilişki kurarak her gün yeni kelimeler öğrenirler. Televizyondaki konuşmalarda, bilmedikleri yeni kelimeleri duyan çocuklar, bunların ne anlama geldiklerini keşfetmek için yeterli ipuçlarına sahip değillerdir. Oysa ebeveynleri ile birebir iletişimdeyken, ‘ortak dikkat’ adı verilen, bir başka insanın baktığı yere veya nesneye bakabilme yetenekleri sayesinde, konuşulan dili daha kolay anlarlar.
Televizyon seyretmek pasif bir durumdur. TV karşısında her gün birkaç saatini geçiren bir çocuk için bu vakit, oyun oynayacağı, etrafını keşfedeceği ve başkaları ile iletişim içinde olacağı vakitten çalınan zamandır. TV karşısında saatler geçirmek yerine, ebeveynleri veya yaşıtları ile vakit geçiren çocuklar, aktif bir şekilde etraflarını inceleyebilir, neden-sonuç ilişkisini keşfedebilir ve farklı rollere bürünebilirler. Pasif bir durum olsa da, televizyon çocuklar için çok ilgi çekicidir. Oyun oynayan bir çocuğun yanında televizyon açarsanız, fark edeceksiniz ki çocuğunuzun dikkati oynadığı oyundan, ekrana yönelecektir. Çocuğunuzun televizyondaki programla ilgilenmediğinizi düşünseniz bile, onun yanında televizyonu açmamanız, oyuna veya etrafındaki insanlara yönelttiği dikkatinin bölünmesini engeller.
YAŞA UYGUN OLMAYAN PROGRAMLAR
TV seyretme çocukların sadece zihinsel gelişimlerini değil, duygusal ve sosyal gelişimlerini de olumsuz yönde etkiler. Çocukların yaşlarına uygun olmayan şiddet içerikli çizgi filmler, model alma yoluyla saldırgan davranışlara neden olabilirler. Kendilerini olağanüstü yeteneklere sahip kahramanlarla özdeşleştirip, kendilerine zarar veren çocukların haberlerini duymuşunuzdur. Bu davranışlar, yaşlarına uygun olmayan programları seyretmenin çocuklarda yarattığı etkiye somut bir örnek. Çizgi filmlerdeki şiddetin yaygınlığı, bunları çocukların gözünde gerçek hayatın normal bir parçası haline getiriyor. Aynı zamanda o kadar fazla şiddete maruz kalan kahramanların da hiçbir şey olmamış gibi davranmaları, bu şiddet davranışlarını zararsız gibi gösteriyor. Taklidin öğrenmenin önemli bir parçası olduğunu düşünürsek, çocuklar şiddeti en fazla zararsız sandığımız çizgi filmlerden öğreniyorlar. Çocuklarınızın savaşan, dünyayı ele geçirmeye çalışan canavarlar yerine, arkadaşlarıyla oynayan, paylaşmayı, problem çözmeyi öğreten çizgi filmler seyretmelerini istemez misiniz?
Amerika’da yapılan bir araştırmada, üç yaş altı çocukların üçte birinin evlerinde, televizyonun neredeyse bütün gün açık olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durumun ebeveyn ve çocuk arasındaki iletişimi hem azalttığı, hem de niteliğini olumsuz etkilediği gösterilmiştir. Televizyonun açık olduğu zamanlarda, ebeveynlerin çocuklarıyla daha az konuştuğu, onların ihtiyaçlarına daha az duyarlı oldukları gözlemlenmiştir.
Türkiye’deki durum da çok farklı değil. Üç yaşından küçük çocukların yarısından fazlasının günde en az iki saat televizyon seyrettikleri ve kalan zamanların çoğunluğunda da televizyonun arka planda açık olduğu belirlenmiştir.
Amerika’da yapılan başka bir araştırma, üç yaşından küçük çocuklar ekran karşısındayken, onlara televizyonda neler olduğunu açıklayan bir yetişkin ile iletişim içinde değillerse, duydukları yeni kelimeleri anlamadıklarını ve öğrenemediklerini ortaya koymuştur.
ANNE-BABA EŞLİĞİNDE SEYRETMEK
Her gün kanallara yeni programlar ekleniyorken, televizyon seyretmenin hiç mi yararı yok diye düşünebilirsiniz. Ne de olsa televizyon, bilgisayar, oyunlar ve filmlerin rahatlıkla elimizin altında olduğu bir dönemde, bu kadar olumsuz etkisine rağmen televizyonu çocukların hayatından tamamen çıkarmanın kolay olmadığı da bir gerçek. Uzmanların bu konudaki görüşleri o kadar da katı değil. Yapılan araştırmalar, içeriği çocukların zihinsel kapasitesine uygun, eğitici programların 2,5-3 yaşından büyük çocuklar tarafından sadece kısa sürelerle ve ebeveynler eşliğinde izlendiğinde olumlu etkileri olduğunu ve çocukların yeni kavramlar öğrenebildiklerini gösteriyor.
Bu durumda anne-babalara büyük görev düşüyor. Çocuklar televizyonun karşısında hangi programın kendilerine uygun olduğuna karar veremezler. Ailelerin, çocuklarına uygun programları seçip, onların yanında oturarak programda olanlar hakkında konuşmaları, çocukların gördüklerini anlamlandırmalarına ve aynı zamanda dil gelişimlerine de katkıda bulunabilirler. Uygun koşullar altında olumlu etkileri olsa bile, araştırmacılar ebeveynleri iki yaşından küçük çocukların televizyon seyretmemesi gerektiği konusunda uyarmaya devam ediyor.
Psk. Elda Asael FELDMAN