Yetenek, yaratıcılık ve enerji, Mayumana’yı anlatmak için gereken, olmazsa olmaz üç sözcük. Bunlara müzik, ritim ve mizahı da eklersek, 23–24 Aralık tarihlerinde CRR Konser Salonu’nda seyirciyi koltuğa mıhlayan bu modern kumpanyayı belki biraz tarif etmiş oluruz.
Grubun becerisi zaten adından da belli oluyor; Mayumana İbranice ‘yetenek’ demek. 1996 yılında, Tel Aviv’de Boaz Berman, Eylon Nuphar ve Roy Ofer tarafından kurulan bu yenilikçi topluluğun her üyesi farklı bir kabiliyet ve sanat disiplininden payını almış. Dans ediyorlar, tiyatro yapıyorlar, aklınıza gelebilecek hatta gelmeyecek her türlü eşyayla (çöp bidonu, kova, su borusu, nargile, tabak- çanak, tava, gaz tenekesi, fırça, palet...) ritim tutup özgün bir müzik dili yaratıyorlar. Ellerini, ayaklarını ve ağızlarını inanılmaz bir ahenkle aynı anda kullanırken bir jimnastikçi kadar elastik, bir akrobat gibi de becerikliler. Onları seyrederken yalnızca hayran kalmıyorsunuz sık sık da kahkahalar atıyorsunuz. Naif mizah anlayışları bana çocukluğumdaki sirk palyaçolarını anımsattı. Gecenin sonunda, dansçıların, CRR’nin fuayesinde seyircinin yanı başında yaptıkları mini şov da büyük alkış topladı.
İstanbul’da sahnelenen “The Mayumana Show”, topluluğun 10 yıl önce gerçekleştirdiği ama sürekli değiştirip zamana uyumladığı bir gösteri. Şovun bitiminde topluluğun uluslararası departmanının yöneticisi İris Ronly Riklis ile sohbet etme fırsatı bulduk.
Topluluğunuzu ve şovunuzu üç kelimeyle anlatın desem ne dersiniz?
Enerji, sevgi ve yaşam. Aslında Mayumana üç ana fikrin üzerine inşa edildi: sınırsız sanat, yaratıcılık ve yaşam sevinci. Sahne üzerinde ve grubumuzla yaptığımız her şey yaşamdan, kültür ve sanattan zevk almak, mutlu olmak ve etmek üzerine kurulu; aynı zamanda hayatın getirdiklerini kabul etmek de çok önemli.
Mayumana şovu sahnelemek için nasıl bir hazırlık sürecinden geçtiniz?
Mayumana’nın aynı anda dünyanın değişik yerlerinde farklı gösteriler yapan üç grubu var. Mesela Momentum adlı şovumuz şu anda New York’ta sahneleniyor. İstanbul’da sahnelediğimiz orijinal ‘Mayumana Show’. 10 sene önce hayata geçirdiğimiz bu gösteri zaman içinde daha da büyüdü, gelişti ve değişti. Topluluğa katılan sanatçılar da aynı şekilde bu gelişmeye ayak uydurup kişisel yetenekleri, özellikleri ve kültürleriyle gösteriye farklı renkler kattılar. Seyrettiğiniz gibi, kimi keman çalıyor, kimi Flamenko yapıyor ya da perküsyon çalıyor. Mayumana’nın kastına katılmak isteyen birinin en az altı aylık bir eğitim sürecini göze alması gerek. Aday performansçıların, istenen seviye ulaşana kadar, davul çalmaktan şarkı söylemeye, pilatesten yogaya kadar, türlü derslerden faydalanmaları sağlanır. Daha sonra hangi şova ne tür bir sanatçı gerekiyorsa, farklı ülkelerden gelen kişilerden oluşan grubumuzdan seçim yapılır. Yaklaşık 32 ülkeden oluşan uluslararası bir kastımız var. Burada sahnelediğimiz performansta, sahne üzerinde İspanya, İsrail, Arjantin, Portekiz ve daha başka birçok ülkeden gelen dansçılar vardı; Walter Zega, İdo Stadler, Rosa Belen, Eva Boucherite, İdo Kagan gibi…
Ama Mayumana’nın merkezi İsrail’de değil mi?
Evet, gruba seçtiğimiz herkesi İsrail’e getirip bir yıl kadar eğitiyoruz. Daha sonra onları turnelere yolluyoruz. Çalışanlarımız, dünyanın neresinde olursa olsunlar, çağrıldıklarında, turne başlamadan en bir iki gün önce gelip gruba katılma durumundalar. Eğitimcilerimiz de aynı şekilde farklı milletlerden, sadece artistik ekibimiz İsrailli.
Sahne üzerinde çok ilginç aletler kullanıyorsunuz. Bunları hangi kritere göre seçiyorsunuz?
Aklınıza gelen, istisnasız her şey olabilir; kriterimiz bu! Esas olarak ses yaratan her hareket ve alet sahne üzerindeki işimizi oluşturuyor. Bu bir el arabası da olabilir, siz de olabilirsiniz. Dolayısıyla ses çıkaran, devinimli her şey işimize yarar.
Koreografinizi yaparken nelerden esinleniyorsunuz?
Şovumuzun artistik yaratıcıları Boaz Berman ve Eylon Nuphar. Eylon aynı zamanda koreografımız; kendisi dans ve baleyle özdeşleşmiş, bu konuda uzmanlaşmış bir isim. Eylon’un kabiliyetli insanları keşfetme gibi bir özelliği var ki, bu grubumuz için büyük bir avantaj. Bunun dışında, her performansçımız yeteneğini şova katarak gösteriyi zenginleştiriyor.
Mayumana’ya çalışmak üzere başvuranlar çok oluyor mu?
İnanılmaz çok... Binlerce yetenekli kişi başvuruyor. Ama kabul edilmek hiç kolay değil. Sadece bir beceri sahibi olmaları yetmiyor, güçlü bir müzikal yetenekleri ve poliritmik olmaları şart; yani elleri bir iş, bacakları başka bir iş yaparken bunları senkronize bir şekilde koordinasyon içinde kullanamayanlar Mayumana’da görev alamazlar. Mesela ben kesinlikle bu takımın içinde yer alamazdım.
Türkiye’ye gelirken bir tedirginliğiniz oldu mu?
Hayır, bir ay önce zaten Ankara Festivali’ndeydik. Biz bütün dünyayı dolaşıyoruz; gösterimize, sanatsal ve kültürel duruşumuza hiçbir siyasi sorunu karıştırmama konusunda çok tutucu ve kararlıyız. Politika bizim işimiz değil, biz davet edildik ve geldik. Ayrıca gösterimizi kapalı bir salonda gerçekleştiriyoruz ve türlü güvenlik tedbiri de alınmış durumda.