ADL, her türlü antisemitizmin ve bağnazlıkla, başta ABD olmak üzere uluslararası arenada savaşmayı yüzyıla yakın bir süredir kendine misyon edindi. En önemli aracı ise bilgi vermek, eğitmek, kanunlar düzenlenmesini sağlamak ve konunun avukatlığını yapmak
ADL, her türlü antisemitizmin ve bağnazlıkla, başta ABD olmak üzere uluslararası arenada savaşmayı yüzyıla yakın bir süredir kendine misyon edindi. En önemli aracı ise bilgi vermek, eğitmek, kanunlar düzenlenmesini sağlamak ve konunun avukatlığını yapmak
İftira ve İnkârla Mücadele Birliği (Anti-Defamation League, ADL), önyargı için bilgisizliği yenmek fikri ile doğdu. Günümüzdeki çalışmaları ile medya, kanun koyucular, eğitmenler ve kamuoyu için önemli bir bilgi kaynağı olarak hizmet veriyor. Birlik, aşırı grupları takip etmek, internette yer alan nefret faaliyetlerini gözetlemek, terör konusunda danışmanlık vermek, eğitim programları hazırlamak, dinler ve kültürlerarası iletişimi güçlendirmek, toplumların bağnazlığa karşı durmalarını sağlamak, tüm dünyadaki Yahudilerin güvenliğini savunmak gibi alanlarda etkin faaliyet gösteriyor. ABD ve dünya liderleri ile sürekli iletişimi açık tutan ADL, başta Yahudilere karşı uygulanan bağnazlık hareketleri olmak üzere tüm önyargılı tavırların karşısında durmaya çalışıyor. 100. yılını tamamlamak üzere olan kuruluş, gelişen ve değişen dünyada, yine gelişen ve değişen antisemitizmi, ayrımcılık ve ayrımcılığa dayalı nefreti takip edip, değiştirmeye çalışıyor. 1913-1920 “Asın Yahudi’yi!” Bu çığlık 1913 yılında Atlanta’da işlemediği bir suçtan yargılanan Leo Frank’ın duruşma salonunun önünde atılıyordu. Frank suçlu bulunarak ölüme mahkûm edildi. Cezası ömür boyu hapse çevrildiyse de, Frank bir grup yankee tarafından linç edilerek öldürüldü. XX. yüzyılın ufkunda, antisemit olaylar çok da gizli kapaklı yürümüyordu. ‘Köpekler ve Yahudiler giremez’ tabelaları, dergilerde alaycı Yahudi karikatürleri oldukça fazla idi. Bu ortamda, 1913 yılında bir avukat olan Sigmund Livingston tarafından İftira ve İnkârla Mücadele Birliği (Anti-Defamation League, ADL) kuruldu. Dünya çapında Yahudi organizasyonlarını koordine eden Bene Brith’in de desteği ve 200 Dolar gibi küçük bir bütçe ile kurulan organizasyon amacını ortaya koydu: vicdan ve bilince hitap ederek, gerekiyorsa hukuka başvurarak, Yahudi halkına karşı hakareti önlemek, tüm Amerikan vatandaşlarına eşit ve adil davranışı sağlamak, herhangi bir inanca mensup kişilere yönelik alaycı ve adil olmayan davranışlara son verilmesini sağlamak. ADL özellikle medyada Yahudilere yönelik aşağılayıcı ve önyargılı resimlemelerin yer almamasında büyük rol oynadı. 1920’lere gelindiğinde bu tür betimlemeler oldukça azalmıştı. 1920-1930 KKK’nin peşinde 1920’lerde ittifakın en önemli meselesi Ku Klux Klan idi. Beyaz kıyafetler içindeki bu fanatik grup, Yahudi tüccarları protesto ediyor, dükkânlarına saldırıyor, sinagogların ve diğer Yahudi organizasyonların önünde haç yakıyordu. Dönemin önemli isimlerinden, ilk motorlu taşıtı üreten Henry Ford, gazetesi Dearborn Independent’ta, antisemit bir yayın olan ‘Siyon Protokolleri’ isimli bir yazıya yer vermişti. ADL, Livingston’un konuya ilişkin yorumlarını dağıttı, başka dokümanları gün yüzüne çıkarttı. ABD Başkanı’ndan Ford’un antisemit olduğunun ilan edilmesini istedi. Birkaç yıl sonra Ford, kamuoyu önünde özür diledi. Bu dönemdeki diğer uğraş konuları ise üniversitelerde konulan ‘Yahudi’ kotaları, Doğu Avrupa’dan gelen Yahudi göçlerine getirilen kısıtlamalar idi. ADL kamuoyu fikrini değiştirmek için girişimlerde bulunurken, hukuki yollara da başvurdu. Bu on yılın ADL’ye kazanımı, eşitliği doğrulayan yöntemlere ihtiyaç duyulduğu ve bir azınlık grubunun çıkarlarının tüm toplum çıkarları ile iç içe olduğu idi. 1930-1940 Savaş arifesinde Büyük buhranın derinliklerinden, antisemit güçler ortaya çıktı. Hitler’in güçlenmesi, ABD’de bulunan birçok Yahudi düşmanına cesaret ve para temin etti. Antisemit hareketlerin başını ABD-Almanya işbirliği organizasyonundan Fritz Kuhn ve faşist yayınlar yapan bir radyo kuran Papaz Charles E. Coughlin çekti. Bu on yıl boyunca ADL, antisemit hareketlerin temsil ettiği tehlikeyi kamuoyuna anlatmakta büyük rol oynadı. Özellikle Coughlin’in Nazi söylemlerinin ortaya çıkartılması itibarını oldukça düşürdü. ADL, ilk ‘kapsamlı kanıt bulma’ operasyonunu da bu dönemde ortaya koydu. Özellikle ABD’de artan faşist grupları takibe aldı. 1940-1950 Savaş ve sonrası yıllar Savaş ve savaş sonrası yıllar boyunca, ADL faşist gruplar ve yobazlık ile mücadele etti. Nazi Almanyası bağlantıları ortaya çıkartılan faşist grupların yarattığı tehlike, savaşın bitmesi ve ‘son çözüm’ün gözler önüne serilmesi ile daha da net ortaya çıktı. Savaş sonrası yıllar, kişisel haklara dayalı kanunların gerekliliğini ortaya çıkarttı. ADL topluma ayırım yapmadan hizmet verme, üniversite gibi eğitim alanlarında ırk, din, dile göre kota koyulmaması gerekliliği gibi konularda bilinç aşıladı. ABD Yargıtay makamının, bunun gibi ayırımlar uygulanamaz kararı ise ADL tarafından ayakta alkışlandı. Savaş yıllarında Yahudilerin ABD’ye kaçıp kurtulmalarını engelleyen katı göçmen kanunları da ADL’nin odak noktasında oldu. 1950-1960 Eşit vatandaşlık mücadelesi Bu yılların başlangıcında ADL, ABD’de önemli eşitlik mücadelelerine imza attı. Özellikle savaş yıllarında Yahudilerin ülkeye girmesini engelleyen göçmen yasalarını hedef aldı. Başkan Harry Truman döneminde teklifler veto edildiyse de, Eisenhower döneminde ‘ayrı ama eşit’ vatandaşlık anlayışının değiştirilmesi için ilk adımlar atıldı. Eisenhower ilk kişisel haklar önergesini meclise sundu. Birlik, ‘Kotayı kıralım’ kampanyası ile büyük başarı elde etti. 1960-1970 ADL kişisel haklar için yürüyor 1960’lar kişisel hak ve özgürlüklerin dönemi idi. ADL kişisel haklar kanunlarının ilk örneklerinin mecliste onaylanmasında büyük rol oynadı. ADL bu dönemde, temelini komünizm korkusu üzerine inşa eden aşırı sağ düşüncenin temsil ettiği tehlikeye dikkat çekti. Altı Gün Savaşı’ndan sonra İsrail ADL’nin en öncelikli konularından biri haline geldi. ABD kamuoyuna İsrail’in tanıtılması hedeflendi. Almanya’da ve daha sonra ABD’de birkaç sinagogun saldırıya uğraması, ADL’nin gündemine ‘tarih dersleri anlatılmaz ise öğrenilemez’ fikrini taşıdı. ADL, Holokost eğitim programları başlattı ve bu bilgileri ülkedeki tüm okulların erişebileceği bir kaynak haline getirdi. Birlik ‘Amerikan halkında Yahudilere karşı önyargı’ konulu geniş bir çalışma yaptırdı. Kaliforniya Üniversitesi ile ortaklaşa yapılan bu çalışma, halen birçok yazıya kaynak olmakta. Farklı alt başlıklara sahip bu geniş kaynak, özellikle dini eğitim ile Yahudi düşmanlığı arasındaki bağı irdeler. 1970-1980 Uluslararası bir organizasyon ADL,1973 Yom Kipur Savaşı sonrası yeni bir misyon edindi; ABD basınında yer alan antisemit yazı ve görselleri hedef aldı. Bu yıllarda yapılan bir araştırma ile ‘Yeni dönem antisemitizmi, dünya çapında duyarsızlık’ bilgisini ortaya koydu. 1970’lerin sonunda ADL artık uluslararası bir organizasyona dönüşmüştü. Avrupa ve İsrail’de açtığı ofisleri ile kurum ABD’nin dışında yapılanmaya başladı. Bu yıllarda ADL New York’da BM binasına taşındı. 1980-1990 Sovyetler’e baskı 1980’lerin en önemli konusu Sovyetler Birliği’nde halen baskı altında yaşayan Yahudiler idi. Birçok iletişim kanalı ile ADL Sovyetleri Yahudileri serbest bırakmaya çağırdı. ADL bu yıllarda ‘Yıllık Antisemit Olaylar Raporu’nu yayınlamaya başladı. Yahudiler haricinde işlenen nefret suçları da eklenince bu raporlar, nefret suçlarına önemli cezalar getirilmesini sağladı. ADL diğer yandan da bağnazlık karşıtı çalışmalarına devam etti. 1990-2000’li yıllar terörizm spot altında XX. yüzyılın son on yılı Ortadoğu ve Arap-İsrail ilişkileri ile dolu idi. ADL, barış sürecinin önemli destekçilerinden biri olmaya devam etti. Amerika’nın süreçteki katkısını güçlendirmeye çalışırken, terörün süreci ciddi anlamda sekteye vuracağının altını çizdi. 1990’larda terör hareketlerinin tırmanışa geçmesi ile birlikte ADL, aşırı grupları takip etmeye ağırlık verdi;‘Terör Güncesi’ adlı yeni bir rapor yayınlamaya başladı. Terörün yerel ve uluslararası boyutunu bu raporun içine taşıdı. Bugün ABD’de nefret suçları ile mücadelede birçok eyalet ADL modelini kendine örnek almakta. İlki 1997 yılında gerçekleştirilen ‘Nefret Suçları Konferansı’nda ADL’nin ortaya koyduğu hareket planları, toplantıya yol haritası oldu. ADL son dönemlerde özellikle aşırı gruplara dikkat çekiyor. Yahudileri antisemitizme verilecek yanıtlar konusunda yönlendirirken, tüm ırklara, milletlere, dinlere yapılan ayrımcılığa da karşı duruyor.