theMagger.com sanatı ve sanatçıyı on-line dergilerde buluştururken, farklı yetenekleri aynı çatı altında topluyor. Okuyucu olmanızın dışında, Lisya Kalma’nın yarattığı ‘theMagger’ın dört farklı dergisinden birinde yazar olma şansına da sahipsiniz.
Magger ne anlama geliyor?
İngilizcede dergiye ‘magazine’ denir. Ya da kısaca ‘mag’ diyorlar. Magger, ‘mag yapan’ yani dergici anlamına geliyor. ‘theMagger’ı, tüm magger’ların birlikteliği olarak görebiliriz.
Neden on-line dergi?
Kendimi bildim bileli yazı yazmayı ve paylaşmayı çok severim. Sanatçılara, yazarlara, bildiklerini paylaşanlara büyük bir saygım var. İki senedir içeriğini yeni sanatçıların dolduracağı bir dergi yaratmayı hayal ediyordum. Bu tarz dergilerin varlığı ve sürekli bir kadronun zorluğu nedeniyle projeyi rafa kaldırmıştım. Ta ki bir dergide ‘Dergici olmanın yolları’ diye bir yazı okuyana kadar. Yazıda birçok kişinin dergici olmak istediğinden bahsediyordu. Bunun üzerine, projeyi tozlu rafından indirdim ve yeni bir heyecan ve motivasyonla, bir değil, tam dört tane yeni dergi çıkardım. Konularına göre ayırıp isim verdim.
İlk karşımıza çıkan dergi: theFemme?
theFemme, yaşamın içinde kadının her halini gösteriyor. Belki biraz feminist; ancak bu dergideki her şey kadına ait. Alışverişten sağlığa kadar femme’ların (magger kadınlara femme diyoruz) her konuda katkıda bulunabileceği bir dergi. Bana kadınlar, toplumumuzda gerektiği ve yeteri kadar söz sahibi olamıyorlar gibi geliyor. İşte bu platformda söz kadınların! Her konuyu tartışmaya başladılar bile.
İkinci sırada theMet var…
O neyle ilgili bir dergi?
theMet, yaşam dergisi gibi ancak ben, bir insan dergisi demeyi tercih ediyorum. İnsan gezer, okur, izler, merak eder, iş stresi yaşar, girişimci olur. Bunların hepsini, magger’lar, theMet dergisinde paylaşabiliyor. Benim de orada iş dünyası ve girişimcilikle ilgili ‘Seth’in peşinden’ adlı bir köşem var.
theShot fotoğraf çekenlerin, fotoğrafçıların dergisi olmalı…
theShot, amatör ve profesyonel fotoğrafçıların fotoğraflarının sergilendiği bir dergi. Ben theShot’a on-line fotoğraf sergisi diyorum. Bu dergiyi, ister hobi olsun ister profesyonel, fotoğraf sanatına duyduğum hayranlıktan dolayı oluşturdum. Dünyayı farklı bakış açılarıyla görmemizi sağlıyor ve belki de hiç karşılaşmayacağımız manzaralara bizleri tanık ediyorlar.
Son olarak theSpot’da, beyaz puantiyeli kırmızı elbise giymiş bir kadının file çoraplı bacakları dikkat çekiyor…
theSpot, modanın gerçek bir sanat olduğunu gözlemleyen bir dergi. Moda çok derin bir kavram aslında. Kıyafetin renginden, modelin kişinin üstünde duruşuna; gülümsemesinden makyajına, fotoğrafçının objektifine yakalanmış karelerden, set için seçilmiş detayların etkisine kadar, birçok ayrıntı var moda çekimlerinde.
‘Paylaşmak sanattır’ diyorsun. Bundan biraz bahseder misin?
Paylaşmanın önemi çok büyük benim dünyamda. Paylaşılmayan sanat görülmez, okunmaz, alkışlanmaz. Takdir edilmeyen, gerektiği yerde eleştirilmeyen sanat bence büyük bir kayıptır. O kadar çok insanın gizli yetenekleri var ki. Bazısı bunun üstüne gitmiyor, belki de farkında değil; ama özellikle kendini yetenekli olduğu konuda geliştirmek için adım atmaya cesaret edemeyenler çoğunlukta. İşte bunun farkındalığıyla, theMagger insanlara yeteneklerini ve ilgi alanlarını yeniden keşfetmelerini, seslerini duyurup paylaşmalarını ve binlere ulaşmalarını sağlayan bir fırsat sunuyor.
Neden dergiler?
Dergilerin dönüştürücü etkisi büyük; çünkü potansiyeli gerçeğe taşıma gücü var. Okuyucu kitlesi özel bir kitle. Gerçekten o konuyla ilgileniyorlarsa, okuyorlar ve dergide okuduklarından etkileniyorlar. Dergilere katkıda bulunan insanların sesleri daha çabuk ve güçlü bir şekilde duyuluyor. Bazı şeylere rahatlıkla yön veriyorlar. Aslına bakarsanız, dergi de bir sanat. Tasarımından içeriğine, okurken kazanılan değerlerle theMagger, bence, gerçek bir karma sanat ürünü.
theMagger, alıştığımız diğer dergilerden farklı bir duruş sergiliyor sanki…
Evet! Bazı dergilerin sevmediğim bir yönü var. Aynı editörden çıktıkları için, farklı yazarlar yazsa bile, üslup ve tarz aynı oluyor. Bu eksikten dolayı, blogger’lar son yıllarda inanılmaz derecede çok okunmaya başlandılar. theMagger dergilerinde, yardımcı ekibim ve ben, ikisini birleştirdik. Yazarları, yaratıcılıklarını kullanmaları için serbest bırakıyoruz. Tarzlarına karışmıyoruz. Editör sadece önemli imla hatalarını düzeltiyor, o kadar. Aynı zamanda, theMagger dergileri özenerek tasarladığımız bir düzen içindeler. Görsel tarzımız ve renklerimiz belli. theMagger, hem özgün hem de kendine güvenen bir karaktere sahip.
theMagger dergilerini okumak ve/veya onlara yazarak katkıda bulunmak isteyenler ne yapmalı?
Eğer takip etmek istiyorlarsa www.theMagger.com’a girip, dergilere tıkladıklarında karşılarına çıkan kısma e-maillerini bırakabilirler. Katkıda bulunmak istiyorlarsa, yani magger olmak istiyorlarsa, ana sayfadaki ‘magger olun’ bölümünden başvuru yapabilirler. Bu başvuruları bize ulaştığında, kendileriyle temasa geçerek, birlikte, magger profillerini oluşturuyoruz. Sonrasında da, her ay düzenli bir şekilde veya paylaşmak istedikleri zaman, yazılarını sistem üzerinden bize gönderebiliyorlar.
Bugüne kadar neler yaptığını bize anlatmadın henüz. Bunu da bizlerle paylaşır mısın?
1987 doğumluyum. Yüzyıl Işıl İlköğretim Okulu’nu bitirdikten sonra Koç Lisesi’ne geçtim. Bugün sahip olduğum yaşama ve sanata bakış açımda, Koç’un etkisinin çok büyük olduğunu anlıyorum. Eğitimime Koç Üniversitesi’nde devam ettim. Lise sondan beri IMAGE PR, IngBank, Microsoft, Coca Cola gibi birçok şirkette staj yaptım. Yaptığım stajlarda öğrendiklerimin ve o sırada edindiğim çevrenin önemi, şu an kendini daha çok gösteriyor.
theMagger’a ne sıklıkta zaman ayırıyorsun?
theMagger.com büyük bir proje. Projeyi yaz aylarında geliştirmeye başladım. Kesin olarak başladığımızdan bu yana 3 ayı aşkın bir süre geçti. Yazılımı, insanlarla iletişim, markaları oluşturma derken, epey zamanımı aldı. Günümün en az altı saatini theMagger dergileriyle ve magger’larla iletişim halinde geçiriyorum.
Bundan sonraki yeni hedeflerin neler?
İlerleyen zamanlarda, talebe bağlı olarak, yeni dergiler çıkarmak istiyorum. Bunlardan bazıları için, çalışmalara başladık bile. Bunlar, farklı sanat konuları veya kültürel ya da eğitim alanında dergiler olabilir. Daha güncel ve haftalık dergiler de theMagger ailesine dâhil olacak. Zaten daha ilk günden theMagger beklentimizi karşılayacak derecede büyük bir ilgiyle karşılaştı. Bunun sebebi de büyük bir eksiği kapatmamız ve bir ilki gerçekleştiriyor olmamız. Zamanın herkes için çok değerli olduğu bir çağda yaşıyoruz. theMagger dergiseverler için hem zaman tasarruflu hem de çevreci bir alternatif.
theMagger okuyucularına çağrın var mı?
theMagger.com’a tıklayarak bu özel dergileri herkes incelesin. Henüz değerlendirilememiş birçok yetenek, paylaşılmayı bekleyen bilgiler, belki bazılarının gitmeye hiç fırsat bulamayacağı yerler, bunun gibi yaşama dair olan her şey paylaşılmalı. Paylaşılsın ki, büyük kitlelere ulaşarak değer kazansın.
Lisya’yla söyleşirken, sanata olan tutkusunu parıldayan gözlerinde yakalamak mümkün. Sanatın her türlüsünü paylaşmak amacıyla oluşturduğu theMagger on-line dergileri hakkında anlattıklarını hayranlıkla dinledim ve sizlere aktarmayı doğru buldum. Yaşama, onun genç ve farklı penceresinden göz atmak isterseniz, theMagger dergilerinde birçok hazineyle karşılaşacaksınız. Ben o hazineye ortak olanların içindeyim bile.