Turkel Komitesi hazırladığı raporda, Mavi Marmara’ya yapılan operasyonu uluslararası hukuka uygun olarak değerlendirdi
Turkel Komitesi hazırladığı yaklaşık 300 sayfalık raporun ilk bölümünü açıkladı. Komite raporda Mavi Marmara baskınında görev alan İsrail askerlerinin, uluslararası hukuka uygun şekilde hareket ettiklerini ve meşru müdafaa amacıyla ateş açtıklarını belirtti. Komite, operasyondaki tek kusurun yetersiz istihbarat olduğunu açıkladı. Rapora göre İsrail, Mavi Marmara gemisinde yasal sayılan silahlar ile donanmış organize bir grubun olma olasılığının göz ardı edildiği ifade edildi.
Komite Başkanı Yaakov Turkel insan hakları örgütleri tarafından sunulan raporlar da dahil olmak üzere tüm belgelerin incelendiğini açıkladı. İsrail Devleti’nin meşruluğunu korumak amacıyla uluslararası sularda bir operasyona ihtiyaç duyulduğunu belirten Turkel, uluslararası hukuka göre ambargoyu delmeye çalışan bir deniz aracının uluslararası sularda da olsa durdurulabileceğini sözlerine ekledi.
İsrail’in operasyon sırasında uluslararası hukuka uygun hareket ettiğine oy birliği ile karar veren ve İsrail’in Gazze halkına karşı eylemde bulunduğuna dair herhangi bir temel bulunmadığını belirten komisyon, “Gazze’ye uygulan deniz ablukasını göz ardı edilmemeli” değerlendirmesini yaptı.
Anayasa Mahkemesi eski Yargıcı Yaakov Turkel liderliğinde kurulan komisyonda beş İsrailli üyenin yanı sıra Kanada’dan Tuğgeneral Ken Watkin ile Kuzey İrlanda’dan Lord David Trimble de gözlemci olarak bulunuyor.
Natanyahu: “Mavi Marmara baskını İsrail’in korunması için gerekliydi”
Turkel Komitesi’nin hazırladığı raporun açıklanmasının ardından düzenlediği basın toplantısında konuşan İsrail Başbakanı Binyamin Natanyahu, “İsrail askerleri için vatanlarını korumak bir ayrıcalık değil, bir görevdir. İsrail Devleti de askerlerinin arkasındadır. Gerçek şu ki, İsrail Devleti, kendini korumak zorunda kaldığı her durumda, savaş suçu işlemekle itham edilmiştir” dedi. Netanyahu, “Mavi Marmara’ya operasyon düzenleyen İsrail askerleri yasal bir şekilde kendilerini savunmuşlardır” ifadesini kullandı.
İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak açıklanan raporun İsrail’in, kendi kendini soruşturabilen, hukuka, uluslararası sistemin kurallarına ve standartlarına saygı duyan bir ülke olduğunu gösterdiğini belirtti.
Erdoğan: “Bu raporun benim için kıymeti yok”
Turkel Komitesi’nin hazırladığı raporun sipariş üzerine hazırlandığını belirten Başbakan Recep Tayyip Erdoğan açıklamasında “benim için kıymet-i harbiyesi yok” dedi.
Türkiye’nin oluşturduğu Ulusal Araştırma ve İnceleme Komisyonu, Turkel raporunun İsrail silahlı kuvvetlerini aklayan bir biçimde sonuçlanmasını hayret, esef ve üzüntü duyduklarını bildirdi. Komisyon, İsrail’in Gazze’ye yönelik deniz ablukasının yasal dayanağı olmadığını, bu nedenle de uygulamanın uzantısı olan Mavi Marmara baskınınında aynı şekilde hukuka aykırı olduğunu vurguladı.
Hamas sözcülerinden Fevzi Barhum raporu İsrail’in işgalini meşru kılmaya ve suçlarını gizleyerek imajını korumaya yönelik çaresiz çabalar olarak yorumlarken Mavi Marmara’da bulunan İsrailli Arap milletvekili Hanen Zuabi komisyonun propaganda amaçlı kullanıldığını söyledi.
ABD’den destek
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Philip Crowley, yaptığı açıklamada Turkel Raporunu şeffaf, tarafsız ve inandırıcı bir soruşturmanın ürünü olarak değerlendirdi. Olayın incelenmesinde, BM Genel Sekreteri’nin soruşturma komisyonunu uluslararası toplum için birincil forum olarak gördüklerini hatırlatan Crowley, “İsrail’in bu çabasına destek veriyoruz. Bunun bağımsız bir rapor olduğunu, İsrail tarafından yapılan soruşturmanın inandırıcı, tarafsız ve şeffaf olduğunu ve BM Genel Sekreteri üzerinden devam eden daha geniş sürece katkı sağlayacağını düşünüyoruz” dedi.
Mavi Marmara, dünyada antisemitizmi arttırdı
Dünyadaki antisemitizm olaylarını inceleyen ‘Forum for Countering anti-Semitism’ adlı kurum tarafından yapılan bir araştırmaya göre, Mavi Marmara olayı, 2010 yılı içerisinde Avrupa’daki Yahudilerin daha fazla saldırıya maruz kalmalarına sebep oldu. Kurum tarafından yapılan açıklamada dünya genelinde antisemit düşüncenin ve İsrail’in meşru olmadığına dair görüşün artmasının Mavi Marmara olayıyla ilişkilendirilebileceği ifade edildi.