Christian Johann Heinrich (Harry) Heine gazeteci, yazar, edebiyat eleştirmeni ve 19. yüzyıl Alman Edebiyatı’nın en önemli simalarından biridir.
Heine 1797 yılında Düsseldorf’da Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Samson Heine tekstil tüccarıydı. Annesi Peira ‘Betty’ köklü bir doktor ailesinin kızıydı. Doğduğunda Harry adı verilen Heine, dört kardeşin en büyüğüydü. Heine’nin doğduğu dönemlerde Düsseldorf 16.000 kişilik nüfusa sahip küçük bir şehirdi ve Fransa işgali altındaydı. Daha sonra Fransa’ya bağlı Berg dukalığı sınırları içinde kaldı. Dolayısıyla Heine’nin çocukluğu Fransız kültürü içinde geçti. Bir yandan Fransız İhtilali ve Napolyon döneminin getirdiği hürriyet ve eşitlik rüzgârları alkışlanırken diğer taraftan Fransız işgali nedeniyle ortaya çıkan ekonomik kriz ve yüksek vergilendirme tenkit ediliyordu.
Ailesinin çok dindar olmamasına rağmen Heine, ilk eğitimi için Yahudi okuluna gönderildi. İbranice öğrenmeye başladı, Yahudi diniyle tanıştı. Ancak daha sonra devlet okullarına devam etti. Bu yıllarda çok iyi Fransızca öğrendi.
Heine 1814’de Düsseldorf’da ticaret enstitüsüne girdi. Bu okuldaki en büyük edinimi ise İngilizce öğrenmesi oldu.
Hukuktan edebiyata
Heine ailesinin en başarılı ferdi, Hamburg’da milyoner bir bankacı olan Harry’nin amcası Salomon Heine idi. 1816 yılında genç Heine amcasının bankasında çalışmaya başladı. Ancak pek başarı gösteremedi. Hamburg’tan nefret ettiği bu dönemde Heine açısından tek olumlu olay kuzini Amalie’ye aşık olmasıydı. Harry bankada başarılı olmayınca hukuk eğitimi alması kararlaştırıldı ve Bonn Üniversite’sine gönderildi.
Bu dönemde Almanya’da monarşist muhafazakâr görüşler ile hürriyetçi liberal görüşler çatışma halindeydi. Bu çatışmaların odak noktalarından biri de Bonn Üniversitesiydi. Heine üniversitede liberallerin saflarında yer aldı. Ancak her türlü gösteriyi yasaklayan Metternich yasalarına muhalefetten bir gösteri esnasında tutuklandı ve serbest bırakıldı. Hukuktan çok tarih ve edebiyatla ilgilenen Heine, üniversitede dönemin ünlü edebiyat eleştirmeni Schlegel aracılığıyla ‘Edebi Romantizm’ ile tanıştı. Şiir yazmaya başlayan Heine kısa sürede ‘şair’ olarak tanındı. ‘Almansor’ ve ‘William Ratcliff’ adlı iki trajedi de yazdı.
Bonn’daki ilk yılından sonra hukuk eğitimine devam etmek için Göttingen Üniversitesi’ne girdi. Heine bu kentte hayatının en kötü dönemlerini yaşadı. Kendini politik görüşlerine aykırı snob bir ortamda buldu. Antisemit nedenlerden dolayı başta öğrenci çevreleri olmak üzere tüm sosyal toplumlardan dışlandı. Bu arada ilk aşkı olan Amalie’nin nişanlandığını öğrendi. Tüm olaylar nedeniyle girdiği bunalım sonucu bir öğrenciyi düelloya davet etmesi üzerine üniversiteden altı ay süreyle uzaklaştırıldı.
Tüm bu olaylar sonrası amcası Heine’yi Berlin Üniversitesi’ne göndermeye karar verdi. Heine 18 Mart 1821’de Berlin’e vardı. Bu kent onun ömründe gördüğü en büyük ve en kozmopolit kent idi. Burada Heine, hayatını yönlendirecek birçok önemli isimle tanıştı. Bunlar arasında en önemli sima ünlü filozof Hegel oldu. 1821 yılının Aralık ayında ilk şiir kitabı ‘Gedichte’yi yayınladı. Şiirleri birçok eleştirmen tarafından beğeniyle karşılandı.
Bu kentte, önemli Yahudi simaların da bulunduğu sosyal ortamlara katılmaya başladı. ‘Yahudi Kültürü’ derneğine katıldı. Bu derneğin amacı modern zamanlar ve Yahudilik arasında denge sağlamaktı. Çok dindar olmayan Heine kısa sürede dernekten ayrıldı. Buna karşılık Yahudi tarihi üzerine yoğunlaştı. Özellikle ortaçağ İspanya Yahudileri üzerine araştırmalar yaptı. Bu çalışmalar sonucunda ‘Bacherach Hahamı’ adlı tarihi bir roman yazmaya başladı ancak sonunu getiremedi.
1823 yılında Heine Berlin’den ayrıldı ve ailesinin yanına Lüneburg’a döndü. Burada, en önemli eserleri arasında bulunan ‘Die Heimkher- Eve Dönüş’ şiir kitabını yazmaya başladı.
Kariyeri için din değiştirdi
O yıllarda Prusya hükümeti Yahudi karşıtı yasalar çıkartmaya başlamıştı. 1822 yılında Yahudilerin üniversite kadrosuna girmesini yasaklayan bir kanun çıkarıldı. Heine’nin hedefi ise akademik kariyer yapmaktı. Dini ile mesleki ilerleme arasında seçim yapmak zorunda kalan Heine göstermelik bile olsa Protestan oldu, adını da Heinrich olarak değiştirdi. Heine kendini savunmak için din değiştirmenin kendisi için Avrupa kültürüne kabulü için anahtar olduğunu söyleyecekti.
Din değiştirmesi ise kendisine hiçbir zaman gerçek anlamda bir fayda sağlamayacaktı. Akademik kariyerden vazgeçmek zorunda kalan Heine yazarlıkta karar kıldı. Kendisine sürekli bir iş bulmadan önce Kuzey Denizi kıyısında Norderney’e gitti. Dönüşünde ‘Nordsee- Kuzey Denizi’ kitabını yazdı.
1826 yılında Heine, ömrünün sonuna kadar yayıncısı olacak Julius Campe ile tanıştı. Campe muhalif yazarlarla çalışmayı tercih eden liberal bir yayıncı olarak tanınıyordu.
Dönem yasalarına göre 320 sayfadan daha uzun kitaplar sansürden kurtuluyordu. Yasanın mantığına göre uzun kitaplar okunmazdı. Campe’de birlikte çalıştığı muhalif yazarlara uzun kitaplar yazmalarını tavsiye ediyor ve böylece sansürden kurtulmalarını sağlıyordu.
Campe, Heine’nin ilk uzun kitabı ‘Reisebilder- Seyahat Resimleri’nin ilk bölümünü 1826 yılında yayınladı. Bu kitap klasik romantizm ile alaycı üslup karışımı yeni bir akım başlatmıştı. Hemen peşinden 1827’de ‘Buch der Lieder – Liedler Kitabı’ yayınlandı. İkinci kitap tam bir başarı sağladı. Bu kitaptan bazı şiirler Robert Schumann ve Felix Mendelssohn tarafından müziğe uyarlandı.
1820’lerin sonuna doğru Heine dönemin akımı olan romantizmden ayrılıp, kendine özgü, romantizmi ti’ye alan alaycı bir üslup yarattı. Heine bu üslubu kullanarak bir taraftan anavatanına bağlılığını vurguluyor diğer taraftan ülkedeki aşırı milliyetçiliği ve baskıları eleştiriyordu.
Goethe ve Schiller’in de editörlüğünü yapmakta olan Cotta kendisine bir Münih gazetesinde editörlük önerdi. Münih Üniversitesi’nde kürsü peşinde olan Heine bu teklifi kabul etmedi. Üniversitede de iş bulamadı. Birkaç aylık İtalya seyahati sonrası yazar olarak çok verimli bir dönem yaşadı. Peş peşe üç kitap yayınladı. Ancak bu kitaplardaki taşlamalardan rahatsız olan bazı yazarlar, Heine’ye karşı antisemit yazılarla cevap vermeye başladılar; din değiştirmesi geçmişinin unutulmasını sağlamamıştı.
Paris yılları
1831 yılında Heine hayatının geri kalan 25 yılını geçireceği Paris’e yerleşti. 1830 ihtilalinin getirdiği yeni hürriyet rüzgârları, Almanya’daki baskı ve sansürün acımasızlığı ve Fransa’da doğmakta olan yeni politik doktrin Saint-Simonizm bu göçü tetikleyen ana nedenlerdi. Heine’nin Paris’te katıldığı Saint-Simonizm toplantılarında eşitliğe dayalı yeni sosyal düzen ve kadın özgürlüklerinden bahsediliyordu. Birkaç yıl sonra yeni doktrinin ütopya safhasında kalacağını gören Heine bu hareketten ayrıldı.
Heine Paris’te Allgeimeine Zeitung gazetesinin muhabirliğini yaparak geçimini sağlamaya başladı. Zaman içinde makalelerini derleyip ‘Französiche Zustande- Fransa’daki Durum’ adı altında yayınladı.
Heine kendini Fransa ile Almanya arasında arabulucu olarak görüyordu. Heine’ye göre bu iki ülke arasında uyum sağlanırsa hem iki ülke hem de Avrupa ilerleyecekti. Bu amaçla 1833 yılında Fransızca ‘de l’Allemagne- Almanya Üzerine’ kitabını yazmaya başladı, daha ileride de Almanca olarak tekrar yayınlanan kitapta geleneksel din görüşleri yerine, insanoğlunun günlük ihtiyaçlarına yönelik panteist dini savunuyordu.
1836 da Heine’nin hayatına ilk kez ciddi olarak bir kadın girdi. Bu kadın 1841 yılında evleneceği Crescence Eugenie Mirat veya kısaca Mathilde idi.
Heine ve Paris’te sürgünde olan birkaç aydın, ‘Genç Almanya’ olarak adlandırılan genç Alman nesli için ilham kaynağı olmaktaydılar. Başta, Heine olmak üzere, bu aydın grubu, belirli politik bir görüşü savunmamalarına rağmen sosyal kurumları, kişileri eleştirmekten geri durmuyorlardı. 1836 yılında Almanya’da ‘Genç Almanlar’a sansür getirildi. Heine de yasaklılar listesinde görünse de yayıncısı sayesinde sansüre uğramadan eleştirilerine devam edebildi. Ancak 1840’da ölen ve işçi sınıfı tarafından tutulan Börne aleyhine yazmaya başlayınca bu sınıfı karşısına aldı.
1840 yılında Şam’da yaşanan ‘kan iftirası’ olayı, Heine’ye Yahudiliğini hatırlattı. Olayı körükleyen Fransa’yı eleştirmeye başladı ve yarım bırakmış olduğu Ortaçağ’da Yahudilere uygulanan zulmü konu eden ‘Bacherah Hahamı’ kitabını yayınladı.
1840 yılından sonra Heine politik yazılar yazmaya, Prusya ve Bavarya Krallarını ağır şekilde tenkit eden yazılar yazmaya başladı.
1843’te Heine ile Karl Marx’ın yolları kesişti. Heine, Paris’te sürgünde olan ve Heine hayranı Marx’ın yayınladığı ‘Vorwarts- İleri’ gazetesine yazılar yazmaya başladı. Ancak 1845 yılında Marx Belçika’ya sürgüne gönderilince bu birliktelik sona erdi. Zaten liberal sosyalist görüşlü Heine ile komünist Marx arasında ciddi görüş ayrılıkları bulunmaktaydı.
1848 yılında felç geçiren Heine, hayatının sonuna kadar ‘yatak-mezar’ adını verdiği yatağa mahkûm oldu. Yatalak geçirdiği sekiz yıl boyunca birçok ünlü esere imza attı.
17 Şubat 1856 tarihinde vefat eden Heine sessizce Monmartre mezarlığına gömüldü.
Heine’nin birçok eseri Schumann, Schubert, Mendelssohn, Brahms, Strauss, Carl Orff gibi besteciler tarafından müzik dünyasına kazandırıldı.
Diğer bir ilginç konu olarak, 1821 yılında Almansor kitabında “Kitapların yakıldığı yerde, sonunda insanlar da yakılır” diye yazmış, Hitler’in Şansölye olmasından 99 yıl önce yazdığı ‘Almanya’da Din ve Felsefe’ kitabında Alman toplumunu incelemiş ve Alman yapısının dünyayı ele geçirmek için her türlü insanlık dışı uygulamayı yapabileceğini yazmıştı.
Yahudiliğinin ve yazdıklarının ödülü olarak 1933’de Berlin’de yakılan kitaplar arasında Heine’nin kitapları ilk sıraları almıştı.
Yahudi dünyasında Heine, kendisini Yahudi tarihinde önemli bir sima olarak gören laik kesim ile din değiştirmesi nedeniyle kendisini hain olarak gören dindar ve milliyetçi kesim arasında polemik konusu olmuştur. Kitap yakma ile ilgili sözleri Kudüs’teki Yad Vaşem müzesinde sergilenmektedir.
Kaynaklar :
Encyclopedia Judaica : Heinrich heine
Works by Heinrich Heine – Project Gutenberg
Heinrich Heine portal
www.heine-portal.de,
www.heinrich-heine.net
Jewish Encyclopedia – Heinrich Heine
Heinrich Heine – Biographie – Gallica BNF