<p><span>Elliot Welles,<span> </span>yılmaz bir Nazi avcısı olarak başta annesini öldüren Nazi’yi yakalamak için İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yıllarını harcadı. </font></span></p>
Elliot Welles, yılmaz bir Nazi avcısı olarak başta annesini öldüren Nazi’yi yakalamak için İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yıllarını harcadı. 2003’teki emekliliğine kadar Nefret Söylemiyle Mücadele Derneği’nin (Anti-Defamation League, ADL) Nazi savaş suçluları bölümünü yönetti. Welles, ABD’ye yerleşen Nazileri teşhis edip yargılanmalarını sağlayan en etkili güçlerden biri olarak biliniyor.
Asıl ismi Kurt Sauerquell olan Elliot Welles 18 Eylül 1927’de Viyana’da doğdu. Avrupa’da savaş başladıktan sonra kendisi ve annesi Anna, Naziler tarafından Riga, Letonya’ya sürüldü. Seçim anında Anna kenara çekildi ve bir otobüse yerleştirildi; bindiği otobüs diğerleri gibi işgalcilerin vurulduğu ormanlık alana götürüldü.
Welles’in oğlu Mark’ın anlattığına göre SS subayları iki gün sonra kurbanların giysileriyle birlikte döndüler ve Welles annesinin elbisesini tanıdı. Welles bundan sonraki birkaç yılı kendi başına Riga Toplama Kampı’nda geçirdi. Daha sonra Polonya’daki Stutthof Toplama Kampı’na yollandı. Savaşın bitimi yaklaştıkça Stutthof sakinleri Almanya’daki ölüm kampı Magdeburg’a gitmek üzere zorunlu bir yürüyüşe çıkarıldı. Welles bu yürüyüşten kaçmayı başardı ve Viyana’ya geri döndü.
Viyana’da Litvanya’daki toplama kampından kaçmayı başaran Ceil Chaiken ile tanıştı ve 1946’da evlendiler. Üç sene sonra ailece ABD’ye yerleştiler ve burada ismini değiştirdi. İlk ismini İbranice ismi olan Eliyahu’ya dayanarak Elliot olarak aldı. Asıl soyadı ise Almanca’da ‘mineral kuyuları’ demek olan Sauerquell olduğundan Welles soyadını seçti. Welles’in bir oğlu, bir kızı ve üç tane torunu var.
NEW YORK’TA ALMAN RESTORANI
1949’da New York’a yerleştikten sonra Welles çeşitli işlerde çalıştı. Doğu Yakası’nda bir salam fabrikasında bifteklerin kenarlarını çekti, Jack Frost şeker fabrikasında çuvalları taşıdı. En sonunda Lorelei’da garson olarak işe başladı. Almanların çoğunlukta olduğu Manhattan’ın yukarı doğu yakasındaki bu restoranda çalışarak para biriktirdi ve iki ortakla birlikte burayı satın aldı. Oğlu Mark’ın dediğine göre bu araştırmalarında ona yardımcı oldu: “Restoran sayesinde Alman asıllı Amerikalı topluluğunda ve Alman Konsolosluğu’nda bağlantılar kurmuştu.”
Welles hiçbir zaman annesini nakil için seçen adamın yüzünü ya da ismini unutmadı. Onu bulabilmek için Özel Soruşturma Bürosu ve Alman ve Avusturya konsolosluklarıyla yazışmalara başladı. Sonunda Welles Almanya’ya gitti ve burada resmi görevlileri hükümet kayıtlarını göstermeye ikna etti. Eski bir SS görevlisi olan adamı buldu. Adam 1976’da mahkemeye çıkarıldı. Mark’ın ifade ettiğine göre: “Bazı kesinleşen konularda suçlu bulundu, diğerlerinde değil. Pek tanık yoktu”. Adam sadece üç yıl hapse mahkûm edildi.
Bu kararın getirdiği yıkıma rağmen Eliot Welles çözümünü buldu. 1970’lerin sonlarında ADL’ye katıldı. Burada Avrupa işlerinin başkanı oldu. Örgütün New York’taki ofisinde çalışarak Nazileri bulabilmek için dünyayı taradı. Aynı zamanda tanıkları bulabilmek adına da araştırmasını genişletti. Yahudi gazetelerine Holokost’tan kurtulanları ortaya çıkması ve ifade vermesi için ilanlar verdi. Birçoğu ortaya çıktı ve ifade verdi. Welles Holokost’tan sağ çıkan kurbanların güvenini kazanmıştı. ABD Özel Soruşturmalar Bürosu Adalet Bölümü’nün başı Eli Rosembaum’un ifade ettiği şekli ile “Sağ kalanlar hükümet tarafından ulaşılmaz olabilirlerdi, hükümete güvenmeyebilirlerdi. Ama Eliot Welles’e güvenirlerdi”. Welles’in mücadeleci kişiliğinin bunda etkisi büyüktü.
Rochelle G. Saidel’in Nazi avcıları ile ilgili yazdığı kitabında anlattığı şekliyle Elliot Welles geçmişi hakkında ya da şimdiye kadar yaptığı çalışmalar hakkında pek konuşmak istemiyor. Welles bu konuya kendini adamış biri ve ADL’ye katılmadan önce de Nazi avcılığı yaptı. Aşağıdakiler Rochelles G. Saidel ile konuşan Welles’in sözleri: “Bu benim için bir borç gibi, kurbanlara karşı yakıcı bir borç. Ruhum ancak suçlular adalete teslim edildiğinde rahat edecek. Yaşadığım sürece bu benim meselem”.
TOZLU ARŞİVLERDE GEÇEN YILLAR
Welles ABD, Almanya, Avusturya ve başka yerlerin mermer koridorları ve tozlu arşivlerinde yıllarını harcadı. Yaptıklarının unutulacağını ümit eden ve ortadan kaybolan adamların ve kadınların izlerini sürdü. Azimli bir şekilde dünyanın birçok yerindeki isteksiz hükümete bilgi ifşa etmek, şüphelileri bulmak, onları gözaltına almak ve mahkemeye çıkarmak için baskı yaptı. Rosenbaum’un dediğine göre “Eğer bu davaları takip etmeye meyilli bir görevli değilseniz Elliot Welles’i görmekten hiç memnun olmazdınız”. Büro 1979’da Nazi suçlarına iştirak edenleri teşhis etmek, soruşturmak ve yargılamak için kurulmuştu.
Welles özellikle Boleslav Maikovskis davasındaki çalışmalarıyla tanınır. Savaş sırasında 200 Litvanyalı Yahudi köylünün toplu katliamı ile sonuçlanan tutuklamaları yapmak için görevlendirilen kişiydi bu. 1965’te Sovyet mahkemesi tarafından gıyabında ölüm cezasına çarptırıldı. Savaştan sonra yerleştiği New York’ta bir süre sessizce yaşamaya devam etti. 1987’de ise Almanya’ya kaçtı. Daha çok Welles’ın ısrarı üzerine Maikovskis 1990’da 86 yaşında iken Almanya’da mahkemeye çıkarıldı. 1994’te sağlık problemleri nedeniyle duruşma askıya alındı ve iki sene sonra öldü.
Welles’in üzerinde çalıştığı davalardan başka biri de Josef Schwammberger’inkiydi. Bu 40 yıl boyunca Arjantin’de saklanan eski bir Nazi kampı komutanıydı. Welles onun Almanya’ya geri verilmesini sağladı. Burada 1992 senesinde ömür boyu hapse mahkûm edildi. 2004’te hapishanede öldü.
30 Haziran 1995’te Avusturya Dışişleri Bakanı atandıktan sonra ona bir tebrik mektubu yolladı. Bu mektup, aynı zamanda Holokost sırasında 60 bin Avusturya Yahudisinin ölümüne sebep olan ve Suriye’ye sığınan Alois Brunner’ın yargılanması talebini de içeriyordu. Mektupta yer alan yazı Welles’in bu işi ne kadar önemsediğinin kanıtı: “Unutmamalıyız ki Suriye neredeyse kırk yıldır Brunner’e sığınma hakkı ve koruma sağladı. Bunu Avusturya’nın, Almanya’nın ve Fransa’nın onu yargılama hakkını vermekten kaçınarak yaptı. Avusturya 1972’den beri hiçbir Nazi suçlusunu yargılamadı. Bu vicdansızlık… Avusturya hükümetinin Suriye ile ilişkilerini iyi tutma isteğini bu konunun üzerinde tutması gerçekten utanç verici”.
Holokost’tan sağ çıkan kurbanların çoğunda olduğu gibi Welles’de de kapanmayacak yaralar açılmıştı. Riga toplama kampından kurtulan Doktor Gertrude Schneider’ın anlattığına göre Kanal 2 CBS’de televizyon programına birlikte çıktıklarında Welles kameralara sırtı dönük durdu. Schneider’a göre New York’ta iken avladığı Alman Nazilerin onu tanıyacağından korkuyordu. Korku dolu anılarının tekrar canlanacağını düşündüğünden ve dayanılmaz acılarının tekrar ortaya çıkacağı korkusu ile Welles pek konuşamamıştı.
2006’da 79 yaşında hayata gözlerini yuman Elliot Welles ömrünün yarısından fazlasını annesi başta olmak üzere milyonlarca masum insanı katleden Nazileri korkusuzca avlamakla geçirdi. Birçok kişinin ifade vermesini sağlayarak Nazilerin yakalanmasına yardım etmek için cesaret ve ilham verdi ve bunda başarılı oldu.