Kültürümüzde, ardından kahve içme geleneği olduğundan, ‘kahveden önce yenen’ anlamına gelen ‘kahve altı’ sözünden gelir KAHVALTI. Araştırmalar en çok atlanan öğün olduğunu söylüyorsa da sağlıklı beslenmenin en temel kuralıdır dengeli bir kahvaltı ile güne başlamak. Ne güzel sözdür ‘kahvaltını kral gibi, öğle yemeğini prens gibi, akşam yemeğini fakir gibi ye’!
Hafta arası sabah erkenden işe/okula koştururken çoğunlukla geçiştirilen kahvaltı, gerçek değerine ancak haftasonları sofralarımızda kavuşur; özellikle pazar sabahı kahvaltısı keyfi çoğumuz için bambaşkadır. Has zeytinyağına bana bana yenen çeşitli ekmekler, peynir ve zeytin çeşitleri, domates-salatalık, meyve, çılbır, omlet, menemen, rafadan, sahanda yumurta, hakiki bal-kaymak, reçel-tereyağ, börekler, poğaçalar, açmalar, kekler, kurabiyeler, simitler.. Hatta sütlü tatlılar, gözleme ya da sıcacık çorba.. Fransa’daki Türkiye Mevsimi kapsamında Gaziantep’e yemek yazarları götürdüğümüzde, sofranın zenginliği yabancı konuklarımızın ağzını açık bırakmış, kahvaltı kültürüne alışık olan ben bile kahke, nohut dürümü, katmer derken çılgına dönmüştüm.
Fransız arkadaşlarımızı bir pazar sabahı kahvaltısına çağırdığımızda önce kahvaltı davetine anlam verememiş, sofrayı görüp keyifli sohbete katıldıktan sonra ‘pes, biz yemek kültürümüzle öğünüp dururuz ama böyle bir şey hiç görmedik, asıl keyif sizin sofralarda’ demişlerdi.
Bu kadar geniş bir kahvaltı kültürümüz olduğu halde Eskişehir Anadolu Üniversitesinde geçen yıl gerçekleştirilen Türk Mutfağında Kahvaltı Seminerinde de tartışıldığı gibi maalesef bu zenginliğimizi dünyaya gösterememişiz. Uluslararası literatürde Ingiliz, Amerikan ve Iskandinav kahvaltılarından bahsedilirken Türk kahvaltısından söz edilmez pek.
Türk kahvaltısının hakettiği düzeye erişmemesi sorunu İsrail kahvaltısı için de geçerlidir. İsrail’de otel, café ve evlerde sunulan zengin kahvaltının kökeni aslında kibbutz’lara dayanır. Erken saatlerde başlayan çalışma öncesinde kahvaltı salonunda buluşan kibbutznik’ler taze meyve suları, salatalar, meyveler, yumurtalar, marine edilmiş balıklar, kekler ve sütlü ürünlerle güne başlarlar. Bu gelenekten yola çıkarak son yıllarda trend olan 7 gün-24 saat kahvaltı servisi veren café’ler İsrail’de çok ‘à la mode’. Hoşuma giden bu konseptin iyi temsilcilerinden biri Tel Aviv’deki Café Benedict. Ev yapımı ekmekler eşliğinde İsrail, Ingiliz, Amerikan, Texan kahvaltı seçenekleri mevcut.
İsrail kahvaltısı denince şakşukadan bahsetmeden olmaz. Şakşuka, kimi kaynaklara göre Tunus kimilerine göre Libya kökenli bir yemek; Kuzey Afrika ve Orta Doğu mutfaklarının çoğunda mevcut. Yemeğin esası üç ana malzemeden oluşuyor: Domates, yumurta, sarmısakli-baharatlı acı sos. Sonra soğan, biber, pırasa, patates, ıspanak, ya da evde ne malzeme varsa, yaratıcılığınıza bağlı. Türkiye’de patlıcan-kabak-patates ve yoğurtlu mezeye şakşuka deriz, Antalya’nın meşhur yaz yemeğidir; bu şakşuka ise aslında bizdeki menemen. Yolunuz Tel Aviv’e düşerse Yafo’daki Dr. Shakshuka’yı denemeyi ihmal etmeyin.
Sonbaharın hüküm sürmeye başladığı bu günlerde yaz sebzeleri yerini kış sebzelerine bırakmadan leziz bir peynirli-patlıcanlı şakşuka tarifi vereyim. Tekrar buluşuncaya dek sofralarınızdan bereket, lezzet ve keyif hiç eksik olmasın.
Peynirli patlıcanlı Şakşuka (4 kişilik)
MALZEME:
6 büyük boy domates (soyulmuş ve küp doğranmış)
8 yumurta
4 yemek kaşığı sıvı yağ
2 diş sarmısak (dövülmüş)
1 çorba kaşığı acı biber salçası
2 dilim rendelenmiş beyaz peynir
Tuz, taze çekilmiş karabiber
1-2 sivri yeşil biber, kimyon, zerdeçal da isteğe bağlı eklenebilir.
YAPILIŞI:
1 patlıcan (küp doğranmış ve yağda sotelenmiş)
Yağı sahanda kızdırın, sarmısakları çevirin. Domates, patlıcan ve biber salçasını ekleyip 15 dakika pişirin. Tuz, karabiber ve diğer baharatları ekleyin, bir kaç dakika daha pişirip yumurtaları dikkatlice kırın, 5-6 dakika hafif ateşte demlendirin. Servis ederken rendelenmiş beyaz peynirle süsleyin.
Şefin tavsiyesi: Domatesli karışımın güzelce piştiğinden emin olun, yumurtaları kırdıktan sonra sahana bir şey eklemeyin, bir daha karıştırmayın.