Nuia MANA
“Evlilik çok iyidir, boşanma çok kötüdür” gibi düz bir mantık kafamıza geçirilmiş bir çuval. Evlilik bir insana çok iyi gelebileceği gibi, hayatını da karartabilir. Boşanma bir insanı yıkabileceği gibi, hayatının en iyi kararı da olabilir. Hayat siyah-beyaz değildir. Aslında hiçbir şey ne iyi, ne kötüdür. Her şey kişiye göre değişir.
Efendim, cemaatte son zamanlarda boşanmalar çok artmış. Ee, yani? Hiç de oturup buna üzülmüyorum. Boşananların arkasındayım. Yeniden başlama cesaretini göstermiş bu insanlar, dedikodunun ve iyi gün dostlarının sinsi güçlerine karşı, bilek ve yürek güçlerini donanarak yeniden yola çıkıyorlar. Ne güzel işte.
Zaten maddi-manevi zor olan bir sürece bir de cemaat baskısı, ahlaki yargılar ve sinsi dedikodular eklemenin ne alemi var? Bırakın insanlar nasıl mutlu olacaklarsa onu yapsınlar.
“Cık, cık, cık, şeytanın avukatlığını yapıyor bu,” diye düşünebilirsiniz. Tamam, evliliğinizde mutlu iseniz, ne güzel, tabii ki keyfini sürün. Herkes o çok özel insani bulamıyor çünkü. Ama evliliğinizde mutlu değilseniz, o çok özel sandığınız insan “Zonk!” çıktıysa, içten içe çürüyorsanız, kısacık yaşamınızı harcıyorsanız, ya aptalsınız, ya da çevrenizden çekiniyorsunuz. Çevrenizdeki,- sizi sözüm ona çok seven- insanlar size yeniden başlama konusunda destek olmuyorlar, demek ki.
Evlilik karşıtı değilim. Mutsuz evlilik karşıtıyım. Mutsuz bekârlık da karşıtıyım. Kısacası mutsuzluk karşıtıyım. Bu bedende, bu isimle, bu toplumda, bu zamanda tek bir yaşamın var, neden mutsuz olasın?
Çocuklar varsa da boşlanılmalı. Çünkü mutsuz evde büyüyen çocukların isi daha zor. Boşanmış çocukların anne-babaları birbirleri için kötü konuşmadığı sürece çocuk sağlıklı büyüyor. Annesinin de babasının da iyi insanlar olduğunu, ancak anlaşamadıkları için ayrıldığını öğreniyor.
Evlilik törenlerine ve düğünlerine harcanan paraları düşünüyorum da şimdi. O bile çok mantıksız. Bir kere, beyaz gelinlik denen giysi, Viktorya İngiltere’sinde bekâret takıntısı olan Hıristiyan Viktorya’dan çıkma bir fikir. İki yüz yıllık tarihi var sadece! Öyle binlerce yıldır giyilen bir şey değil. Yahudi geleneği de değil. Hayatimizin en önemli giysisiymiş gibi bize dayatılan elbisenin tarihi amma alakasız aslında!
Bir de yapılan düğünler. Bir evliliğin sağlam temellerinin ve aşkın gücünün bu düğünün büyüklüğüyle ya da ihtişamıyla uzaktan yakından alakası yok. Bir sürü dış kapının mandalı gelip eğlenecek, dans edecek, ama aynı mandallar bir gün boşansam arkamdan laf çevirecek… Niye ben bunlar eğlensin diye uğraşayım?
Bu partiler bu kadar önemliyse, boşanma partisi de verilmeli. Boşanan bir yakınıma gelinliğini Internet’te satmasını, kazandığımız parayı da Taksim’de yememiz gerektiğini söyledim. Çıkalım kutlayalım! Çünkü yaşamda her şey kutlanmalıdır! Yaşamın kendisi bir kutlamadır!
Sevgide, mutlulukta kalalım!