Toplum olarak kronik bir sorunumuz var. Hemen zengin olmak istiyoruz. Sonuca odaklanıyoruz. Başarının derhal gelmesini istiyoruz. Bir teknik direktörün takımın başına gelir gelmez takımı şampiyon yapması gereklidir düşüncesindeyiz. Hâlbuki antrenörün gençlerin önünü açması, uzun dönemde takımı başarıya götürecek adımları atması toplum olarak bizleri pek de ilgilendirmez.
İşte bu düşünce yüzünden senelerce şerefli mağlubiyetler yaşarız. Bu yüzden “Neden 70 milyonluk ülke iyi bir tenisçi, yüzücü, maratoncu, kayakçı çıkaramaz?” diye sorarız. Aslında sorunun cevabı bizlerde saklıdır. Başarının ne kadar emek istediğinin farkında değiliz. Başarı gelmeden önce çok defa başarısız olmak gerektiğini bilmiyoruz. Hatta bunun bir erdem olduğunu kabullenmiyoruz. Sizlere işte tam böyle bir hikâye anlatmak istiyoruz bu hafta…
Hikâyemizin kahramanı 25 Temmuz 1983 tarihinde Adapazarı’nda doğdu. Kenan Sofuoğlu, motosiklet tamiriyle uğraşan bir babanın üç erkek çocuğundan biriydi. Babasının mesleğinden olsa gerek, üç kardeş de küçük yaşlardan beri motor sesine âşıktı. Ağabeyleri Bahattin ve Sinan’la birlikte küçük yaşlardan beri motosiklete binen Kenan, yeteneğiyle babası İrfan Basi Sofuoğlu’nun dikkatini çekmişti.
Kenan ve ailesinin hayatı 1999 Adapazarı depreminde alt üst oldu. Beş katlı bir binada oturan Sofuoğlu ailesi, en üst katta olmaları nedeniyle çöken apartmanın enkazından sağ kurtuldular. Binanın enkazında ise tam on beş kişi hayatlarını kaybetti.
Yokluk içinde geçen deprem yıllarından sonra Kenan ilk yarışına 2000 yılında on altı yaşındayken özel bir izinle, sakatlanan ağabeyi Sinan’ın motoruyla çıktı ve dragda (kalkış yarışları) birinci oldu.
Pistlerde fırtına gibi esen üç kardeş 2001’de Balkan Motosiklet Pist Şampiyonası’nda ilk üç sırayı aldı. Lakin mutlulukları fazla uzun sürmedi.
“ABİM EN BÜYÜK DESTEKÇİMDİ...”
2002 yılında büyük ağabey Bahattin Sofuoğlu bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Bu beklenmedik kayıp Kenan’ı tarifsiz bir üzüntüye boğdu.
Kenan o günleri şöyle anlatıyor, “Bizim en büyük abimiz Bahattin bize destek ve güç veren kişiydi. İstanbul’dan 100km uzaklıkta olan motosiklet dükkânımızın sorumlusu Bahattin’di. Her şeyi o hallederdi. Gereken parayı o bulurdu. Sinan ve benim geleceğimiz için çok sevdiği arabasını dahi satmıştı. Bizim için her şeyini veren ağabeyimi, ona belki de ençok ihtiyaç duyduğumuz anda bir trafik kazasında kaybettik.”
Bu olayın ardından aynı yıl içinde babası dükkânındaki bütün motosikletleri satıp topladığı 50 bin Euro’yla Kenan’ı Almanya’ya yolladı. Burada bir motor kiralayarak yarışlara katılan Sofuoğlu ilk üç yarışta başarılı olamadı, ancak ümidini ve inancını kaybetmedi. Sonraki altı yarışta birinci oldu ve Yamaha’nın dikkatini çekti. Yapılan teklifi kabul eden Sofuoğlu, Almanya lisansıyla yarışlara başladı. Avrupa Superstock Şampiyonası’nda 2004’te üçüncü ve 2005’te ikinci olarak yeteneklerini yavaş yavaş sergilemeye başladı.
2006 senesinde hiç beklemediği bir anda sponsoru olan Türk menşeli benzin şirketi Kenan’dan desteğini geri çekti. Tam da başarılara koştuğu bu dönemde bir anda parasız ve işsiz kalmıştı.
TÜRK SPORUNA ADINI ALTIN HARFLERLER YAZDIRDI
Bundan sonra bir mucize daha oldu. Kenan o günü şöyle anlatıyor bir Alman kanalına verdiği röportajda; “Evet, birden beni uzaktan takip eden ama benim tanımadığım, kendisi İsviçre’de yaşayan Türk bir işadamı çıktı karşıma. Beni dönemin en iyi takımı olan Ten Kate Honda’da görmek istediğini söyledi. Ana sponsor olan Winston ile bağlantılarını kurarak beni Katar’da takımla beraber test sürüşüne çağırdılar. Başarılı oldum. Sponsorumu senede ancak 3-4 sefer görüyorum. Kendisi geri planda kalmayı tercih ediyor.”
Hollanda’nın Ten Kate Honda takımıyla beraber Sofuoğlu Dünya Supersport Şampiyonası’nda ilk yılında üçüncülük elde etti. Sofuoğlu’nun bu başarısı gelecekteki zaferlerin ayak sesleridir.
2007 yılı, Kenan’ın yılı oldu. Katıldığı dokuz yarışta altı kez podyuma çıktı; iki birincilik, bir ikincilik ve üç de üçüncülük alarak İngiltere Brands Hatch etabı öncesi açık ara liderliğe oturdu. İngiltere’de, elde ettiği ikincilikle 206 puanla en yakın rakibi Fransız Foret’in 80 puan önünde sezonun bitişine üç yarış kala dünya şampiyonluğunu ilan ederek ve henüz 24 yaşında Türk spor tarihine adını altın harflerle yazdırdı. O günlerde şampiyonluğunu ağabeyi Bahattin Sofuoğlu’na adayan Kenan’ı Motosiklet Federasyonu Asbaşkanı Süleyman Memnun şu kelimelerle anlatıyor; “Motosiklet dünyasının en büyük sporcusu geliyor. Göreceksiniz, önümüzdeki yıllarda katıldığı bütün organizasyonlarda zirveyi kimseye bırakmayacaktır. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en önemli sporcularından biri olacaktır.”
AİLEDE ACI BİR KAYIP DAHA
Yine de kara yazgı bu kıymetli ailenin peşini bırakmaz. Kenan’ın ağabeyi Sinan Sofuoğlu, 9 Mayıs 2008 günü Kocaeli Körfez Pisti’nde geçirdiği motosiklet kazası sonucu hayatını kaybeder. Bu üzücü olay, birbirine çok bağlı olan Sofuoğlu ailesini bir kez daha derinden sarsar.
Kenan, her şeye rağmen çalışmalarını sürdürür ve 2010 Dünya Supersport Şampiyonası’nda yeniden dünya şampiyonu olur. Şampiyonluğunu kutlayan annesi, gazetecilerin oğlunun şampiyonluğuyla ilgili sorularına, sonuçtan çok mutlu olduğunu belirterek, “Her şey çok güzeldi. Son yarışta sıralamadaki konumu önemli değildi. İstese birinci olabilirdi. Ailecek zor günler yaşıyoruz, yaşayacağız da... 2007’de şampiyon olduğunda Bahattin abisi yoktu, Sinan abisi vardı… Şimdi ise Sinan da yok... Sevinçlerimiz her zaman böyle buruk oluyor, buruk sevinçler yaşıyoruz,” dedi.
Her şeye rağmen Kenan, hayata küsmez ve bu kutsal çabasıyla adını Türk spor tarihine yazdırır…
Aynı zamanda sabırsız olan bizlere, üzerinde uzun süreler düşünülmesi gereken çok iyi bir ders verir.