Sanatın yıllar yılı geliştiği ve moda konusunda genç yeteneklerin çok konuşulduğu bugünlerde, görselliğin tanımını yapan Can Vitaly Levi’yi ele aldık. Kendine yarattığı farklı dünyasının kapılarını araladık. Bakın, nelerle karşılaştık…
O, 1985 İstanbul doğumlu.
O, bir kardeş ve bir abi.
O, anneci bir çocuk.
O, küçükken yaramaz biri olup büyüyünce en iyi yerlerde olacağını önceden öngören bir yetenek.
O, enerjisi ve ortamda yarattığı sinerji ile yaratan biri.
O, bir görsel sanatlar uzmanı.
O, Luzer's Archive kitabında 200 en iyi genç moda fotoğrafçısı arasında yer alan biri.
O, gelecek vaat eden çocukları yetiştirmek ve o yolda ilerlemeleri için çaba gösteren kişi.
O, projelerle beslenen hep daha fazlasını isteyen, asla yetinmeyen bir erkek.
O, tecrübesine tecrübe katmakla uğraşan esprili bir kişilik.
İşte O, Can Vitaly Levi!
Senin için moda nedir?
Moda insanın üstüne yakışanı giymesidir. Şaka bir yana bence moda, yaratıcılığın ve görsel sanatların insanlarla buluşma kanallarından en popüler olanıdır. Ama bizim insanımız modayla trendi biraz fazla birbirine karıştırıyor. Bu durumun en basit örneği "bu sene bu moda" gibisinden kalıplarımız... Moda böyle bir olgudan ibaret değil. Tam tersi trend gelir geçer ama moda hep kendini yeniler.
Neden moda tasarımı değil de moda fotoğrafçılığı?
Benim elime kalem versen çöp adamı ancak çizerim. Bir de ince eleyip sık dokuyarak tasarlamak var, zor çok zor… Okula başladığımdan beri kalemle yaptığım tek aktivite sıraya davul çalıyor gibi vurmaktan ibaret. Ama benim için moda fotoğrafçılığı bambaşka bir tutku. Çünkü o koşturmacaya, insanlarla beraber çalışmaya bayılıyorum. Buna ek olarak, bu kadar profesyonel çalışıp bu kadar ilginç insanı başka bir ortamda zor bulursunuz. İlginç derken çılgın olmak ve uçlarda yaşamaktan bahsediyorum.
İlk gözbebeğin Galatamoda çekiminde neler hissettin?
Benim için muhteşem bir deneyimdi. Heyecanımı anlatmaya kelime haznem yetmez. Bütün ekip olarak gayet güzel çalıştık ve ortaya çok hoş bir sonuç çıktı. O çekimde emeği geçen kimsenin hakkını ödeyemem buna sen de dahilsin…
Bugüne kadar Can neler yaptı?
Fotoğrafçı egosu bir başka olur, bize böyle şeyler söylenmez hemen bir tarafımızda bir şeyler olabilir. Can çok genç yaşta bu sektörde yerini aldığı için yaşı kadar tecrübe edindi. Farklı birçok yerde görevlendirildi. Dergiler (Maxim, All, All4kids), kampanyalar (Apple), reklam çekimleri (Bmw, Omo), özel moda çekimleri (Gamze Saraçoğlu, Kyo My Friend, Levis)... Hepsini sayarsak çok uzar ama bugüne kadar yaptığım en iyi şey, Koray Erkaya gibi bir fotoğrafçının yanında yetişmektir; ötesini düşünemem!
Şimdi neler yapıyorsun?
Tabii ki moda dergi ve reklam çekimleri tam gaz devam ediyor. Hem de son iki aydan beri Markafoni’yle çalışıyoruz. Orada da hep bir öncekini solda sıfır bırakacak çekimler yapmak için elimizden geleni ardımıza koymuyoruz.
Yakın gelecek için sansasyonel bir planın var mı?
Var tabi ki. Bir değil birden çok var. Çok yakın gelecekte yurtdışında kesinleşmiş olan çekimlerim var. O çekimlerin hazırlık aşamasına çok önem veriyorum ama maalesef görsel olan şeyler yazıyla anlatılamıyor. Bunun dışında hayata geçmesini düşündüğüm bir fotoğraf kitabı var. Biraz ilginç ve sofistike bir kitap yapmayı planlıyorum. Bu da Türkiye'de moda fotoğrafçılığı sektöründe bir ilk ve başlangıç olur.
Yerli ve yabancı moda fotoğrafçılarından ‘keşke şu kişi’ dediğin biri var mı?
Yerli olarak Koray Erkaya ve Tamer Yılmaz’dan başka isim söylemek zaten mümkün değil. Her ikisi de dünya çapında çok önemli fotoğrafçılardır. Bu iki isimden edindiğim 90’lar tarzını benimsemiş biri olarak o döneme ait çalışmalar beni inanılmaz heyecanlandırır. İlham kaynağımın başyapıtları olur. Yabancılar arasında Richard Avedon derim! Fotoğraf sadece o an olanı ihtişamlı göstermek değil, düşüncelerinde oluşturduğun kompozisyonu en ince detayına kadar hayata geçirmektir. Richard Avedon'u bilenlerde; bir önceki sözü ne kadar yansıttığını ve yaşattığını bilir.
İdealinde hangi marka ve tasarımcılarla çalışmak var?
Tipik bir isim veremem ama sektörde oluşan yeni tasarımcılar, yeni moda ilgilileri ile beraber çalışıp; o heyecanı, o adrenalini yaşayarak yaratmak
çok ama çok hoşuma gidiyor.
Boğazkesen'deki sergi açılışında yaşanılan olaya rağmen sergi açmayı planlıyor musun?
Eline sopa alıp orada burada içki içiyormuş da, ses yapıyormuş da fikri ile yola çıkıp saldıran adam için ne düşünebilinirse hepsini aynen düşünüyorum. Tek kelime ile kınıyorum. Bu nedenle de 'Hayır! Asla sergi açmam. Değmez bu memleket için' demiyorum. Birkaç kafası dumanlıya bırakırsak meydanı yanmışız. Direnmeliyiz ki başarılı olalım. En önemlisi suçluların hak ettikleri şekilde cezalandırılmalarıdır. Bu durumda inancımız artar, vicdanımız rahatlar ve kendimizi güvende hissederiz. Ülkemiz bütün bu karmaşaya rağmen görsel sanatlar konusunda inanılmaz bir potansiyele sahip ve bir sanatçı olarak bundan faydalanmak aklımdan geçenleri insanlara gösterme fikrini çok arzuluyorum. Göreceksiniz, çok yakında...
İlona LEVİ