Geçtiğimiz hafta içinde Medeniyetler Beşiği Antakya’ya giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, programı kapsamında Antakya Sinagogu’nu ziyaret etmesi Türk Musevi Cemaati’nde sevinç yarattı. Gül, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir sinagogu ziyaret eden ilk Cumhurbaşkanı oldu.
2-3 Kasım tarihleri arasında gezi ve bazı temaslarda bulunmak üzere Antakya’ya giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrunnisa Gül üç semavi dinin ibadethanelerini gezdi. Gül, programı kapsamında Antakya Sinagogu’nu da ziyaret etti.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve eşinin de katıldıkları gezide kendilerine, il Valisi Celalettin Lekesiz, Belediye Başkanı Lütfü Savaş, İl Emniyet Müdürü Ragıp Kılıç, Jandarma Alay Komutanı, İl Müftüsü, ilin mülki amirleri ve iş adamları eşlik etti.
Heyeti, Hahambaşı Rav İsak Haleva, Antakya Musevi Cemaati Başkanı Şaul Cenudi, Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman, Yardımcısı Moris Levi, Hahambaşılık Basın ve Dış İlişkiler Sorumlusu Deniz Saporta, Hahambaşı Genel Sekreteri Yusuf Altıntaş karşıladı.
Sinagog kapısında çiçekler, alkışlar ve coşkuyla karşılanan Cumhurbaşkanı Gül, Antakya cemaati üyeleriyle teker teker selamlaştı.
Sinagog kapısında basına demeç veren Cumhurbaşkanı, sinagogu ziyaret etmekten duyduğu memnuniyeti dile getirerek; “Ülkemizde her farklı dinin ibadethaneleri var, bu tarih boyunca böyle oldu… Biraz önce camide, şimdi sinagogdayız, daha sonra kilise ziyaretimiz olacak. Hepsi Türkiye Cumhuriyeti’nin değerli vatandaşlarıdır. Burası hepimizin yurdudur, ülkesidir. Yüzyıllardır burada hoşgörü ve kardeşlik içerisinde yaşandı. Bu gün de böyle. Herkesin dini inancı farklı olabilir ama karşılıklı saygı, sevgi ve dayanışma içerisinde ülkemizi daha iyi hale getirmek için uğraşıyoruz” dedi.
İlk kez bir sinagoga giren Cumhurbaşkanı Gül, Şofar sesiyle karşılandı.
“Cumhurbaşkanımızın afiyet ve esenliği için dua ediyoruz”
Türkiye Hahambaşısı Rav Haleva, “Tarihimizde ilk kez gerçekleşen ve bizce büyük bir lütuf olan bu ziyaretinizle bizlere şeref verdiniz, onur verdiniz, bizleri ihya ettiniz.
Cumhurbaşkanımızla karşılaştığımızda dinsel geleneklerimiz gereği hiç eksik etmediğimiz şükran duygularımızı bu kez izninizle; yüksek sesle dile getirme şansına erişmiş olmayı şahsım adına bir mazhariyet telakki ediyorum: “Makbul kullarına izzetinden izzet bağışlayan Yüce Tanrım sana şükürler olsun”
Türkiye Musevileri Hahambaşısı olarak Türk Musevi Cemaati Yöneticileriyle birlikte bugün, burada ziyaretinizle bizleri onurlandırmanızı tarihi bir olay ve cemaatimiz adına bir mutluluk olarak değerlendiriyoruz.
Ve her mutlu olayda yerine getirmeyi hiç aksatmadığımız bir geleneğimizi, Zat-ı Âlinizin de çok iyi bildiği; Devletimizin yücelmesi ve Cumhurbaşkanımızın afiyet ve esenliği için dualarımızı izninizle muhterem huzurlarınızda bir kez daha ifa etmek istiyoruz.
Bu duamızın ülkemizde yaşayan dindaşlarımın tümünün duygularına tercüman olduğunu ifade etmeme lütfen müsaade buyurunuz Sayın Cumhurbaşkanım” dedi.
‘Asırlardır böyle bir şerefe nail olmadık’
Antakya Cemaat Başkanı Şaul Cenudi yaptığı konuşmada “Sizi burada görmek bizim için çok büyük bir mutluluk. Coşku ve sevinç içerisindeyiz. Dün akşam yemekte beraberdik sizin o yürekten gelen gülüşünüz, size olan saygı ve sevgimizi kat kat arttırdı. Bizler cemaat olarak Antakya’nın varoluşuyla birlikte buradayız. Ancak Antakya Musevileri bu yıllar zarfınd
a büyük göç verdi. Asırlardır sizin buraya gelişiniz gibi şerefe nail olmadık. Bir cumhurbaşkanının ibadethanemizi ziyaret etmesi, tüm cemaatimizi çok mutlu etti. Hoş geldiniz sefa geldiniz” dedi
“Üzüntümüz Antakya’da cemaatin küçülmesi”
Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman “Sayın Cumhurbaşkanımızı Cumhuriyet tarihinde ilk kez sadece Antakya’da değil, Türkiye toprakları üzerinde bir sinagogda görmek bizler için çok büyük bir mutluluk ve şeref. Pazar akşamı Antakya’ya gelerek ibadethaneleri ziyaret edeceğinizi duyunca biz de Antakya Musevi Cemaati’ni yalnız bırakmak istemedik ve İstanbul’dan Hahambaşımız ve birkaç çalışma arkadaşımızla bu tarihi günde sizlerle birlikte olmak istedik ve bundan büyük onur duyuyoruz. Hoş geldiniz, şeref verdiniz” şeklinde başladığı konuşmasını Antakya’ya 2005 yılında “1. Medeniyetler İttifakı Toplantısı”na katılmak üzere geldiğini aktararak sürdürdü. “Üniversitede yapılan bu toplantı gerçekten çok ilginçti ve o gün Antakya küçük bir şehir olmasına karşın Türkiye’nin örnek bir mozaiğini teşkil ettiğini düşünmüştüm. Bu şehirde, Müslümanlar, Museviler, Hıristiyanlar, değişik inanç sahipleri kardeşçe yaşayabilmişler ve bunu asırlarca götürebilmişler. Bunu şehrin dokusunda çok daha iyi hissedebiliyoruz. Milyonlarca kişinin yaşadığı büyük şehirlerde ise hissetmek daha zor oluyor ancak bu doku Türkiye’mizin her yerinde var ve tüm dünyaya gösterebileceği örnek bir tablo. Ve bununla da gurur duyuyoruz” dedi.
Herman konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bugün tek üzüntümüz Antakya’da cemaatin küçülmesi. Beş sene önce 130-140 Türk Musevi vatandaşı varken bu gün çeşitli nedenlerden ötürü çoğu İstanbul’a göç etmesi sonucu günümüzde sadece 27 kişi kaldı. Az sayıdaki nüfus bir cemaat yapısını, bir dua yerini ayakta tutmakta zorlanıyor. Antakya Cemaat Başkanı Şaul Cenudi’yi ve arkadaşlarına bu gösterdikleri gayret için teşekkür ediyorum.
Neticede bir sinagog, kilise adı her ne ise bir dua yeri ve tarihi bir mekân hepimizin, Türk milletinin, Türkiye’nin bir zenginliğidir. Bunu ziyaretçilere, turistlere gösterdiğimizde hepimiz gurur duyuyoruz ve duymaya devam edeceğiz. Dolayısıyla bir şehirde nüfus kaybolsa bile, sinagogun açık kalması için elimizden geleni yapıyoruz. Bu tarihi dokuyu gururla ve bozulmadan muhafaza etmemiz lazım.
Türkiye tarihine, bir sinagog ziyaret eden ilk cumhurbaşkanı olarak geçeceğiniz için çok mutluyuz.”
Ardından Ehalin kapıları açıldı ve Hazan Rıfat Romi Anoten duasını okudu. Dua sırasında Türkiye Cumhuriyeti ve isminin geçmesinden etkilenen Gül, dua hakkında ayrıntılı bilgi aldı.
Dua makamları hakkında bilgilendirilen Gül’e Maftirim eserlerini içeren albüm cd hediye edildi.
"Resim Altı: (soldan sağa) Sami Herman, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve eşi, Hayrunnisa Gül, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hahambaşı Rav İshak Haleva, Şaul Cenudi"