Sergide yoksul Yahudi göçmenlerin 20. yüzyılın en önemli gösteri insanları oluşunun hikâyesi sunuluyor
Seyircilerini kelepçelerden, deli gömleğinden ve su tanklarından kurtuluşu ile büyüleyişinden yüzyıl sonra efsanevi sihirbaz Harry Houdini son gösterisini sunuyor. Houdini’nin süregelen efsanevi mirası önemli bir sanat müzesi sergisine konu olacak.
New York’taki Yahudi Müzesi’nde Cuma günü başlayan ‘Houdini: Sanat ve Sihir’ sergisi ile aynı zamanda geçen yüzyılda Amerika’ya göç eden fakir Yahudi göçmenlerin yıldızlığa yükselişlerinin hikâyeleri yer alıyor. Görsel medya, sinema ve fotoğraf sanatının yıldızları yarı karanlık ve tiyatral ışıklandırma ile aydınlatılan galerilerde ziyaretçileri, seyircilerini bir kez daha selamlıyor.
Sergide, Houdini’nin sahne sihirleri ile başlayan ve nefes kesen salon dışı kaçış gösterileriyle sona eren kariyeri gözler önüne serilecek. Tarihi fotoğraflar, art nouveau dönemi posterleri, film posterleri ile birlikte Matthew Barney, Vik Muniz, Raymond Pettibon’un Houdini üzerine eserleri beraber sergileniyor. Ayrıca çeşitli gösterilerde kullandığı sihir malzemeleri; kelepçeler, deli gömleği, süt tenekesi, prangalar ve sandık da ziyaretçilerin ilgisine sunuluyor.
Uluslararası şöhrete ulaşan Houdini çok mütevazi şartlarda dünyaya geldi. Budapeşte’de Erik Weisz ismiyle 1874’te bir hahamın oğlu olarak doğdu. Henüz çocukken ailesiyle Wisconsin’e göç eden Houdini, 12’sinde sirke katılmak için evden kaçtı. Ailesine destek olmak için geri dönen Houdini, çeşitli işlerde çalıştı. İlk işleri arasında çilingir çıraklığı yer alıyordu.
Genç yaşından başlayarak, koşu, yüzme ve boks antrenmanları yaparak fiziksel gücünü ve kondisyonunu geliştirdi. Böylelikle elleri kelepçeli olarak, bir sandığa kilitli şekilde buz gibi sudan kaçışı gibi sıra dışı gösterilerini yapacak insanüstü yapıya erişti.
Babasının 1892’de ölümünden sonra gösteri dünyası kariyerine başlayan Erik, Fransız sihirbaz Jean-Eugene Robert Houdini’nin anısına Houdini ismini aldı. Gezici sirkler ve ucube şovlarında sahne aldı.
Vodvil yönetmeni Martin Beck tarafından 1899’da keşfedildiğinde Amerika ve Avrupa çapında turnelere başlayacaktı.
İlerleyen yıllarda Houdini sahte spiritüeller, medyumlar ve ölülerle konuştuklarını iddia edenlerin ipliğini pazara çıkarmak için çaba sarf etti. Kendi numaralarından bazılarını da açıkladığı çeşitli kitaplar yazdı.
1926 yılında 52 yaşındayken apandisitinin patlaması sonucu meydana gelen akut enflamasyon nedeni ile hayatına veda etti. New York, Queens’te yer alan Yahudi mezarlığına gömüldü.
Müze küratörü Brooke Kamin Rapaport, işçi sınıfı seyircilerinin, çoğu Amerika’ya politik veya dinsel özgürlük amacıyla göç etmiş insanların kendini Houdini’nin göçmen geçmişi ile bağdaştırdığını, ününün kaynaklarından birinin bu olduğunu dile getirdi. Kelepçelerden, zincirlerden ve kilitli sandıklardan yara almadan çıkması, özgürlük arayışındaki kitleler için ilham verici bir sembol oldu.
Houdini gösterilerini seyircilerine hep aynı soruyu sorarak sonlandırırdı. “Mucizeler son bulur mu?”