SABAN FORUM 2010/ ABD- İsrail ilişkileri zor seçimlerin eşiğinde

Washington’da, “ABD - İsrail İlişkileri: Zor Seçimler” başlığı altında düzenlenen Saban Forumu’nda, İsrail – Filistin barışını ilerletebilmek için Amerikalı ve İsrailli liderlerin hangi konulara odaklanması gerektiği tartışıldı

Elda SEVEVİ Dünya
15 Aralık 2010 Çarşamba

10-12 Aralık 2010 tarihleri arasında Washington Saban Ortadoğu Merkezi, geniş katılımlı bir foruma ev sahipliği yaptı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Rodham Clinton, ABD eski Başkanı Bill Clinton, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak, ve Filistin Özerk Yönetimi (FÖY) Başbakanı Salam Fayyad foruma katılan önemli isimler arasında. Forumun amacı politikalara yön veren otoriteleri bir araya getirmek ve fikir alışverişinde bulunmak olarak açıklandı.

Barış sürecini ilerletmeye ilişkin önemli fikirler içeren forum Hillary Clinton ve Ehud Barak’ın İsrail-Amerikan ilişkilerini konu alan açılış konuşmaları ile başladı. Her iki konuşma da forum oturumları İsrail ve ABD’yi ilgilendiren birçok ortak konuya odaklandı. ABD seçimleri ve değişen yönetimler, Ortadoğu’da değişen güç dengeleri ve dünya çapında nükleer silahlanmayı önleme çabaları gibi başlıklar da tartışıldı.

Saban Forum’un diğer panel konuşmacıları arasında, İsrail muhalefet partisi Lideri Tzipi Livni, Ortadoğu Barış Elçisi George Mitchell ve İngiltere eski Başbakanı Tony Blair, İsrail Başbakan temsilcisi Dan Meridor; ABD Yakındoğu İlişkileri Bakanı Jeffrey Feltman; İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Uzi Arad ve Türkiye’nin ABD Büyükelçisi Namık Tan da bulunuyor.

Clinton: İsrail ve FÖY barış için yardımımızı istiyor

Hillary Clinton yaptığı konuşmada, ana anlaşmazlık konularını şu şekilde sıraladı: ‘sınırlar ve güvenlik, yerleşim birimleri, Kudüs’. Her iki tarafın da, ABD’nin barış çabalarının devam etmesini isteğini, dile getirdiğine değinen Clinton, karşılıklı anlaşmaya varmaktan başka bir yol olmadığının da altını çizdi.

Hillary Clinton forum öncesi İsrail ve FÖY barış elçileri ile görüşüp, Obama yönetiminin barış görüşmelerini ne şekilde ilerletmek istediğini aktardı. Clinton İsrailli baş müzakereci Yitzhak Molho ile 9 Aralık’ta, Filistinli baş müzakereci Saeb Erekat ve İsrail muhalefet partisi lideri Tzipi Livni ile de 10 Aralık’ta görüştü. Clinton ayrıca FÖY Başbakanı Salam Fayyad ve İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak ile de temaslarda bulundu.

ABD’nin arabuluculuk şartları

ABD, her iki taraftan da sonuca yönelik adımların beklenildiği bir sürece girildiğini vurguladı. Tarafların anlaşmaya varma konusundaki ciddiyeti, ana konularda kat edilen mesafe ile ölçülecek. ABD, sınırların net olarak çizilmesini ve FÖY’ün, İsrail, Ürdün ve Mısır’la komşuluklarının net olarak kesinleşmesini istiyor. ABD’nin ikinci odaklandığı konu mülteciler, ardından yerleşim bölgeleri ve en son olarak da Kudüs geliyor.

Barak: “İsrail’in var olduğu bir nesilde yaşamaktan mutluyum”

İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak ise yaptığı konuşmada, İsrail Devleti’nin var olduğu bir nesilde yaşamaktan duyduğu mutluluğu, bir Yahudi Devleti olarak İsrail’in varlığı ve yaşama hakkına sahip olduğunu vurguladı.

ABD’nin barış için harcadığı çabanın kıymetli fakat yetersiz olduğuna değinen Barak, ABD’den barışın düşmanlarına karşı durmasını beklediklerini belirtti. Günümüz İsrail’inin tam anlamıyla bir başarı öyküsü olduğunu vurgulayan Barak, İsrail’in teknoloji üreten ve imkânsızı imkânlı hale getiren bir millet olduğuna dikkat çekti. 2011’e girerken İsrail’in komşuları ile barış fırsatı ve düşmanlarının tehdidi arasında kaldığının altını çizdi. Barışa ulaşmaya önem verdiklerini belirten Barak, görevlerinin barışı sağlarken ulusal güvenliklerini de sağlamak ve belirsizliklerle dolu ortamı sonlandırmak olduğunu sözlerine ekledi. Barış için çözüm yolunu Barak şu şekilde çizdi: “İki halk için iki devlet, Yahudi Devletine gelecek nesillerinin de rahat yaşayacağı sınırlar ve silahsızlanmış bir Filistin Devleti, yerleşim birimlerinin İsrail egemenliğinde kalması, izole yerleşimlerin İsrail içine taşınması, mülteci sorunun Filistin Devleti ile birlikte çözülmesi, Kudüs’ün Arap nüfusu yüksek bölgelerinin tartışılması, kutsal bölge konusunda karşılıklı anlaşmaya varılması, karşılıklı anlaşma imzalanması, anlaşmaların sıkı güvenlik maddelerine dayandırılması.”

Ortadoğu’nun zor bir bölge olduğuna ve zayıfa yer bulunmadığına değinen Barak, düşmanlarının İsrail’i yenemeyeceklerini veya terör ile zayıflatamayacaklarını bilmeleri gerektiğini sözlerine ekledi. Barak konuşmasını barış temennileri ile sonlandırdı.