Örnek bir hanımefendiye veda...

Zorluklarla geçen yaşamına rağmen çevresindekilere her zaman örnek olan Ninet Öjeni Amato’nun ardından dostlarının yazdıklarına yer veriyoruz

Toplum
2 Mart 2011 Çarşamba

19 Şubat Cuma günü,  otuz kırk kadın Ulus Mezarlığı’nda 89 yaşında aniden vefat eden Ninet Amato’yu son yolculuğunda yalnız bırakmamak üzere toplanmıştı. Hanımların bazıları diğerlerini hiç tanımıyordu ama hepsi adeta bir kardeşlik zinciri gibi birbirine yakın hissediyor,  birbiriyle konuşuyor, Ninet’i sevgi, hayranlık ve saygı ile anıyor, onun hakkında birbirlerine anekdotlar anlatıyordu. Onlar kimisi genç, kimisi yaşlı, Ninet’i gezdiren veya bunu yapamadıklarında onunla telefonda sohbet eden hanımlar, arkadaşları veya akrabalarıydı.

Kimdi Ninet Amato?

Yirmi yıldır tamamen kör olan Ninet, Kazes ailesinin itina ile yetiştirilen kızıydı. Ancak 16 yaşında vereme yakalanır.  Babası genç kızı İsviçre’deki bir sanatoryuma götürür ve onu başhekime emanet eder. Orada tek başına, neredeyse ziyaret edilmeden, iki sene kalır. Ninet bu korkunç görülebilen durumu ancak güzel taraflarıyla anar, bu hoş ve zeki kız, sanatoryumdaki diğer genç hastalarla buluğ çağının belki en mutlu ve neşeli senelerini geçirir. 

Türkiye’ye döndüğünde lise diplomasını alır, arkadaşlar edinir, çalışmaya başlar (uzun seneler Bureau International du Travail’da  çalışır).  O arada Diş Hekimi Habil Amato ile evlenir. Habil Amato, zeki ve araştırmacı olup Türkiye’de ilk diş implantları yapanlardandı. Genç çiftin Yaşar Kemal’den Balaban’a kadar renkli, entelektüel, sol eğimli, ilerici bir muhitleri olur.  Ne yazık ki Dr. Amato devamlı sağlık sorunları yaşar ve Ninet’in yurt dışında yapılan hatalı göz ameliyatından az sonra vefat eder.  Ninet artık diğer gözünü de kaybedeceğini bilir ve cesurca Altı Nokta Körler Vakfı’nın yardımcı eğitimiyle kendini bu duruma hazırlar, beyaz bastonunu kullanmaya, merdiven inmeyi öğrenir.

Ve artık, yirmi sene önce, gözleri tamamen görmez olduğu zaman bizlere, onu gezdiren hanımlara, ışık vermeğe başlar…

Karanlık dünyasına rağmen hiç şikâyet etmezdi Ninet. Tek başına oturan, sürdüğü rujun giydikleriyle renk uyumuna bile dikkat eden, parasal işlerini aklında tutup kendi halleden, formda kalmak için her gün jimnastik yapan bu ufacık azimli ve gururlu kadın, bizden paltosunu tutma dahil hiçbir yardım kabul etmezdi.

O NTV radyosunu dinleyip dünyada olup bitenleri, politikayı, tüm yenilikleri ve fikirleri ilgi ve heyecanla izleyip bize aktarırdı.

Bizler  Linet’e yalnız refakat eder, onunla yürüyüşlere çıkar, onunla sohbet eder ve Gina Alkaş ile Ester Almelek kendi yazılarında canlandırdıkları gibi vakit geçirir aydınlanırdık.

 Son sene dengesini kaybetmemek için eşyalarını stratejik şekilde yerleştiriyordu fakat evini seneler önce hayır kurumlarına bırakmasına rağmen, kesinlikle  evinden başka bir yerde yaşamak istemedi.

Ta ki ölümünden bir gün kala, kapıcısı Sabri onu yerde, odasında, bulana kadar…

Ninet, hayatımızda çok özel bir yerin vardı.

Renée-Jeanne Aji

Sevgili Öjeni Hanım, babasının onu çağırdığı şekliyle “Sevgili Linet”, bugüne kadar tanıdığım en renkli kişilerden biriydi.  Gururlu duruşu, keskin zekâsı, kültürü, yaşadıkları, anılarını paylaşma şekliyle gerçekten hepimize örnek oldu. Öyle ki onu sokağa çıkarma gününün gelmesi için sabırsızlıkla bekler olmuştum. Yaşama bağlılığı, kendi kendine yetebilmesi, hiç şikâyet etmeden “Allah’a şükür” deyişi, yıllardır hiç görmediği halde bizleri görüyormuşçasına gözlüklerinin arasından bakışını hep özlemle hatırlayacağım. Ondan gerçekten çok şey öğrendim…

Gina Alkaş

Ninet Amato’yu birkaç kelimeyle anlatmak gerekirse, şöyle diyebiliriz:  o karanlık dünyasına rağmen, birçoğumuzdan fazla, bu dünyada olup bitenleri takip eden ve hayata tutunmak için müthiş bir yaşam savaşı veren, etrafını saran ona yardıma gelmiş insanlara sevecenliğiyle ve duyarlığıyla örnek olmuş bir kişidir.

“Üsküdar’a giderken/Aldı da bir yağmur”

Zor anlarında, merdivenleri titrek küçük adımlarla indiği, el yordamı ve bastonu ile yolunu bulmaya çalıştığı zamanlarda, inatla bu şarkıyı mırıldanırdı.

Bu şarkı adeta ona bir sihirli güç verirdi. Açık havaya, yürümeye bayılırdı. Küçük adımlarla kol kola yürüdüğünüz zaman, neler neler anlatırdı bilseniz. Sanat, politika, tarih her şeyi konuşabilirdiniz onunla ve ondan çok şey öğrenirdiniz. Onu gezdiren biz hanımlara, en önemli verdiği ders: Hayatın ne kadar zor olursa olsun yaşanmaya değer olduğunu ve problemlerle nasıl mücadele etmemiz gerektiğini gösterirdi Ninet. Bizlerin düşünmeden yaptığımız basit hareketleri, o büyük çaba ve cesaretle gerçekleştirirdi. Neşeli olduğu zamanlar, eski tınılardan şarkılar mırıldanırdı. Etrafta yürüyen insanlar hayret ve hayranlıkla bu küçük kadını izlerlerdi. Hepimiz onu çok arayacağız.  Böyle vakur, zeki, cesur ve sevecen bir insanın hayatımızda bıraktığı ışık kolay kolay kaybolmayacaktır.

Ester Almelek