Özel Okullar Birliği’nin düzenlediği 10. Antalya Sempozyumu’nun bu yılki konusu ‘EĞİTİM VE BEYİN’di. ABD, Kore, Hollanda ve Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinde görev alan eğitimciler, nörologlar, psikiyatr ve psikologlar bir araya gelerek beyin işlevlerinin öğrenmeyle ilişkisi konularında sunumlar yaptılar
- Hacettepe Üniversitesi’nden Prof. Dr. Sirel Karakaş,‘İnsan beyni basit olsaydı biz onu anlamayacak kadar aptal olurduk’ cümlesi ile eğitimcileri düşündürmeye başlayarak Antalya’da geçirilecek üç günün ne kadar önemli olacağını vurguladı.
- Harvard Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgay Dalkara, öğrenmenin gerçekleşmesi için beyinde elektriksel faaliyetlerin gerçekleştiğini, beyindeki tek bir nöronun bile 1.000-10.000 arasında sinaptik bağlantı yaptığını belirtti. Beynin varoluş sebebinin ‘Adaptasyon’ – çevreye uyum sağlayabilme özelliği – olduğunun, bunun beynin plastisitesi olarak adlandırıldığının üzerinde durdu. İyi eğitim almış bir insanın beyninde oluşan rezerv sayesinde ileri yaşta bunamaya karşı önlem alındığını açıkladı. İnsan beyni öğrenmeyle beslenmezse 20 yaşında dahi prematüre yaşlanma olabileceğini anlatırken, eğitimcilere düşen görevin ne kadar önemli olduğu hatırlatıldı.
Uzmanlar çeşitli konuşmalarında eğitimin temelinin beyindeki bağlantıları artırmak olduğunun altını çizdi.
- Kore Üniversitesi Beyin ve Motivasyon Araştırma Başkanı Dr. Sung-İl Kim, beynin bütün olarak ele alınması gerektiğini belirtti. Bir kelimenin beynin düşünme, görme, dinleme ve konuşma alanlarını aktive ettiğini, bu sayede beynin bütün olarak çalıştığını bilimsel olarak açıkladı.
- Koç Üniversitesi İnsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sami Gülgöz’ün eğitimcilere verdiği önemli mesajlardan biri de öğretilecek bilginin mutlaka eski bilgiyle bağlantı kuracak nitelikte olması, ezbere dayalı eğitim yerine eleştirel ve yaratıcı düşünmeyi gerektiren eğitimin hedeflenmesi idi.
Öğrenilen bilginin hatırlanması için öğrenen kişinin hislerinin devreye girmesi ve öğrenende bir anı bırakmasının önemi üzerinde duruldu. Bu durumda beyindeki dopamin ve seratonin hormonu aktive edilerek hatırlamanın kolaylaştırıldığı anlatıldı. Duygunun devreye girmediği öğrenmelerde ise önemseme ve sık tekrarın hatırlamayı sağladığı belirtildi.
- Nöroloji Uzmanı Dr. Bülent Madi okullarda eğitim programları hazırlanırken öğrencinin gelişimine tam olarak katkıda bulunmak isteniyorsa beyin gelişimi ve işleyişinin gözardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Dr. Madi Milli Eğitim Bakanlığı’nın anaokulları için hazırladığı müfredat programını inceleyerek, programa eklenebilecek alanlar hakkında örneklerle bilgi verdi.
- İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin,anaokulu döneminde eğitime yapılacak daha fazla yatırımın ileride daha fazla geri dönüş sağlayacağını vurguladı. Prof. Dr. Keskin gelişim evreleri ve bu evrelerde uygun eğitimin öneminden bahsederken; ‘Harflerin, rakamların, renklerin erken öğretilmesi bile beynin gelişimini olumsuz etkiler çünkü beyin ancak algı seviyesine uygun uyaranları kullanabilir’ dedi. Keskin, gelişmenin bir bina inşaa etmek gibi olduğunu, önce temelin atılması sonra binanın yapılması ve en son çatının konulması gerektiğini eğitimle bağlantılar kurarak anlattı. Eğitimde doğru yaklaşımın sınıfta alabilen öğrenciyi eğitmek, alamayanı ise yönlendirmek olduğunu vurguladı.
- Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Kamile Hamiloğlu,araştırmaların çoğunun erken yaşta yabancı dil öğreniminin daha kolay olduğunu desteklediğini belirtti. Hamiloğlu ‘Sağ ve sol beyin yarıkürelerinin birlikte aktive edilmesiyle öğrenme ve anımsama sağlanır’ dedi.
Beynin işleyişini anlayabilmek için kullanılan beyin görüntüleme yöntemleri şöyle sıralandı: EEG, MEG, PET, fMRı. Bu yöntemlerle sınıf ortamında zorlanan öğrencilerin beyin işleyişini anlayarak bireyselleştirilmiş eğitim programlarının hazırlanabileceğinin altı çizildi.
- Harvard Üniversitesi Öğrenmeve Öğretme Merkezi Yüksekokulu Müdür YardımcısıDoç. Dr. Antoinetta S. Peters, geribildirim verilirken bunun öğrencinin veya öğretmenin belirlediği hedeflerle sonucun karşılaştırılarak yapılması gerektiğinden bahsetti. Pozitif ve negatif geri bildirim verme yöntemlerini anlattıktan sonra her iki yöntemin de öğreticiliği olduğunu iletti. Çocuklarla çalışırken pozitif geribildirimin, yetişkinlerle çalışırken negatif geribildirimin daha çok işe yaradığının üzerinde durdu. Negatif geribildirimin kişide yetersizlik duygusu ve olumsuz hisler yaratmaması için, karakter hakkında değil davranış hakkında geribildirim yapılması gerekliliğinin önemini vurguladı.
- Doç Dr. Mehmet Ali Gürpınar, kişinin kendini güvenli ve yeterli hissettiği durumlarda öğrenmenin gerçekleşebileceğini iletti.
- Aydın Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Miraç Özar; öğrenme için gerekli koşulları aşağıdaki gibi sıraladı:
* Dinlenme / Uyku
* Doğru besinler ve bol su
* Oksijen
* Hareket / Egzersiz
* Fruktoz ve Glikoz
* Motivasyon
Yapılan panellerde uzmanlar sporun, müziğin, dokunmanın; öğrenme, hafıza, matematik, görsel ve işitsel dikkat gibi alanları geliştirerek beynin bütünsel çalışmasına katkıda bulunduğunu ilettiler.Beynin bilgisayar gibi bir yazılımı olduğu, herkesin bu yazılımla doğduğu fakat bunun geliştirilmesi gerektiğine değinilerek eğitim adına daha yapılacak çok iş olduğunun mesajı verildi.
Ceni KANDİTAN / Ulus Özel Musevi Anaokulu Müdürü
Emel LEVİ / Minix Anaokulu Müdürü