Herkesin kendini iyileştirme yetisi vardır, düşüncelerinizle bedeninize neler yapabileceğinizi öğrenmek istiyorsanız 6 Mart Pazar günü U-mmud Eğitim Festivali’ne katılın
İnsanın duyguları, düşünceleri, psikolojik durumu ve davranışları, bağışıklık sistemini ve sağlığını değiştirmektedir.
Her birey, bedensel, psikolojik, zihinsel ve duygusal öğelerin birleşimidir ve her öğe eşit derecede önemlidir. Sağlıklı bir yaşam için her biri ele alınmalıdır. University of Colorado’daki Psikoloji Bölümü öğretim üyelerinden Maier (Tori DeAngelis, Monitor on Psychology, vol .33, Haziran 2002) yapılan yeni araştırmalarla, “bağışıklık sisteminin beyne nöral etkinlikleri değiştiren sinyaller gönderdiğini, bu sinyallerin de nöral aktiviteden kaynaklanan, davranış, düşünce ve ruh halini değiştirdiğinin” bulunduğunu söylemektedir.
Bilim adamları, bedenimizin stres karşısında verdiği tepkilerle ilgili araştırmalarda;
- Hormonal dengelerin bozulduğunu,
- Kasların sertleştiğini,
- Kan basıncının arttığını,
- Kalbin daha hızlı çarptığını,
- Oksijen tüketiminin arttığını,
tespit etmişlerdir. Bu fizyolojik tepkilerin baş ağrısı, sindirim hastalıkları, alerjiler, yüksek tansiyon ve kalp rahatsızlıklarına yol açtığı bilinmektedir.
Yapılan araştırmalarda kansere yakalanmadan önceki iki yıl içinde, hastaların yoğun stres, depresyon veya bir travma yaşadıkları ortaya çıkmıştır (Simmonton,1978). Özetle, stres ve duygusal deneyimler, değişikliğe olan uyumumuzu belirleyip, enfeksiyon, kanser gibi hastalıklara yakalanma riskimizi arttırmaktadır.
Herkesin kendini iyileştirme yetisi vardır ve kişilerin iyileştirme yetileri, inançları ve beklentileri doğrultusunda işe yaramaktadır.
Bugün artık beden ve zihnin birbirini bütünleyen iki parça olduğunu biliyoruz. Zihin de, beden kadar tıbben gerçek ve önemlidir. Herkesin kendini iyileştirme yetisi vardır ve kişilerin iyileştirme yetileri, inançları ve beklentileri doğrultusunda işe yaramaktadır.
‘Beden-Zihin Becerileri Geliştirmek’, stresli bir dönemden geçen veya bir rahatsızlık ile yaşamlarını sürdüren bireylerin, bedensel, zihinsel ve duygusal olarak değişmelerine olanak sunar. Beden-zihin yaklaşımları, zihnin yetilerini arttırarak, bedenin fonksiyonlarını ve semptomlarını etkilemek için pek çok farklı teknik kullanmaktadır.
Bilişsel-davranışçı yaklaşımla yapılan çalışmalar ve hasta destek grupları, en yaygın ve kabul edilmiş olan tekniklerdendir. Duygular, düşünce süreçleri ve davranışlar arasındaki ilişki, bilişsel davranışçı yaklaşımın temelini oluşturur. Hayat deneyimleri ve geçmiş yaşantılardan, hayat hakkında bilgiler süzülmekte ve bazı varsayımlar oluşturulmaktadır. Otomatikleşen bu varsayımlar, olaylar karşısındaki düşünceleri ve dolayısıyla duyguları belirler. Eğer bu varsayımlar akılcı olmayan inanç ve düşüncelere dayanıyorsa öncelikle psikolojik ve buna bağlı olarak da fizyolojik rahatsızlıklar oluşmaktadır. Bilişsel davranışçı yaklaşım; duygu-düşünce-davranış bağlantısının işlevsel olarak düzenlenmesini öngörür.
Sözel olan müdahaleler, harekete ve sanatsal dışavuruma dayanan, olumsuz duygulanımları ifade etmeye yarayan teknikler de tüm dünyada, yaygın bir biçimde kullanılmaktadır.
Beden- zihin becerileri kapsamında kullanılan diğer teknikler arasında, meditasyon, zihinsel görüntüleme, nefesle gevşeme, yoga, tai-chi ve dışavurumcu yaklaşımlardan, sanat, müzik ve dansı sayabiliriz.
Beden-zihin becerileri öğrenildiğinde kişilerin,
- Yaşama pozitif bir bakış açısı geliştirdiği,
- Hastalık veya içinde bulunulan sorunlu durumla baş etmeyi kolaylaştırmak için, daha fazla iç görü ve olumlu algılar geliştirdiği,
- Depresyonda ve kaygıda bir azalma, iyi hissetme halinde ve hayata bağlılıkta bir yükselme yaşadığı,
- Daha az fiziksel hastalık belirtisi yaşayıp, kaygısının azaldığı,
- Bedenin kuvvetini ve dayanıklılığını tekrar kazanmasına yardımcı olma işlevini gören daha kuvvetli bir bağışıklık sistemi geliştirdiği gözlemlenmiştir.
Kişilerin beden-zihin becerileri başlığı altında öğrendiği, tüm yaşam süresince kullanabilecekleri, yaşanılan olaylar karşısında oluşan olumsuz duygulanımlarla baş etme ve/veya bu duyguları ekin bir biçimde sistemlerinin dışına çıkararak zarar görmeyi engellemektir. Olumlu yaşam becerileri kazanan kişilerin hem bedenleri, hem duyguları, hem de ilişkileri sağlıklıdır.
Dr. Ufuk AKIN