İstanbul Üniversitesi ve Türk Gelecek Araştırmaları Vakfı’nın (TÜGAV) birlikte düzenledikleri Değişim Liderleri Zirvesi/ İstanbul Dünya Politik Forumu 14-15 Mart tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Hahambaşı Rav Haleva zirvede bir konuşma yaptı
Bugüne kadar alışılmışın dışında politikaları hayata geçirerek değişime önderlik etmiş farklı alanlardan liderleri, devlet adamlarını, iş dünyasının küresel aktörlerini ve akademisyenleri bir araya getiren zirvenin açılış konuşmalarını TÜGAV Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Eyüp Özgüç, YÖK Üyesi ve İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, Devlet Bakanı Cumhuriyeti Hayati Yazıcı, Ukrayna Başbakanı Mykola Azarov ve Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yaptı.
Başbakan Erdoğan’ın açılış konuşması
Türkiye’nin Avrupa Birliği süreci hakkında açıklamalarda bulundu, Ortadoğu’daki ve Türkiye’deki gelişmelere değindi. Erdoğan ayrıca “Dünyayı birlikte değiştirmeliyiz. Geçen 8 yıllık süreçte demokratikleşme sürecinde önemli adımlar atan Türkiye, dünya barışı için büyük çaba sarf etmektedir. Komşularımız ile her türlü görüşmeyi yapabilmekteyiz. Onların iç işlerine hiçbir şekilde müdahale etmemekle birlikte sadece gerekli durumlarda yapıcı eleştiriler yapmaktayız.
İspanya ile birlikte başlattığımız Medeniyetler İttifakı dünya barışı için önemli bir adımdır. Savaşan, çatışan değil barışan bir dünya istiyoruz. Bunun için diğer ülkeler ile görüşüyor, arabuluculuk yapıyor, projeler geliştiriyoruz. Avrupa Birliğine üye oluşumuzda medeniyetler çatışması kavramını geçersiz kılacaktır.
İslam’ın ve demokrasinin bir arada olabileceğini gösteren demokratik bir ülkeyiz. Medeniyetleri kucaklıyoruz. Değişimleri ve özgürlükleri destekliyoruz.
Terörü bir bütün olarak ele alıp el birliği ile sorun olmaktan çıkarmalıyız. Terör uluslararası bir sorun olarak ele alınmalıdır. Bireysel çabalar yetersiz kalmaktadır” dedi.
İki gün süren zirve kapsamında dünyanın ekonomik ve politik sorunları konu alan oturumlar yapıldı.
‘Farklı İnançlar Ve Ortak Değerler’ oturumu
14 Mart Pazartesi günü, T.C Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez moderatörlüğünü yaptığı “Farklı İnançlar ve Ortak Değerler” başlıklı oturumda Appeal of Concience Vakfı Başkanı Haham Arthur Schneier, George Washington Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Hossein Nasr, Rum Ortodoks Kilisesi Patriği Bartholomeos, Vatikan Dinler arası Diyalog Konseyi Genel Sekreteri Başpiskopos Pier Luigi Celata’nın yanı sıra Türkiye Yahudi Cemaati Hahambaşısı Rav İsak Haleva birer konuşma yaptılar.
Hahambaşı Rav Haleva konuşması “Din” kavramının kısa bir açıklamasını yaptıktan sonra sözlerini şöyle sürdürdü: “Din adlı kurumu kısaca, ‘İnsanoğlu’nun tanrıya olan inancının günlük pratik yaşama aktarılması yöntemi olarak tanımlayabilirsek eğer; bunun dünya denen bu gezegenin sakini olan insanoğlunu eksen alması var olma sebeplerinin belki de en önceliklisi olsa gerektir. (…) Din adını verdiğimiz bu kurum; bu gezegenin sakini olan insanoğlunun öteki dünyasındaki huzurunu hazırlayan, gerek amacı ve gerekse de işlevi bakımından bu sınırlar içerisinde değerlendirmesi ve bu sınırlar dışına taşırılmaması gereken bir kurum mudur?
Yoksa din adını verdiğimiz bu kurum, İnsanoğlunun bu dünyadaki yaşamını akıl, duygu ve davranış biçimleri de dahil olmak üzere, bu yaşamı, yaşamakta olan herkes için yaşanmaya değer bir hale getirmeye yönelik bir yaşam rehberi, bir tür hayatı kullanma kılavuzu, bir çeşit ömür sürme prospektüsü müdür?
Kuşkusuz her iki tanımın da savunacak tarafları, hatta ateşli sayılabilecek savunucuları olabilecektir.
Bana göre bu doğrular birbiriyle çelişmez, hatta birbirlerini güçlendirir.
Din kurumunun ilgi alanı bu dünyadaki her şey ve bu dünya üzerinde yaşayan insanoğludur. Bu nedenle de bu dünyanın ve bu dünyada yaşayan insanoğlunun durumuna kayıtsız kalması mümkün değildir.”
Hahambaşı Rav Haleva, Tevrat’ın bütününde yer alan ve bireysel ahlak yoluyla toplumsal ahengi hedefleyen, semavi dinlerin de hemen hepsinin benimsediği “ çalmayacaksın”, “öldürmeyeceksin”, “Zina etmeyeceksin”, “Yalan yere tanıklık etmeyeceksin”, “haset etmeyecek, göz dikmeyeceksin” emirlerini hatırlattı ve bunlar kendine insan sanını yakıştıran herkesin benimsediği içsel değerler olduğunu, ancak günümüz dünyasında çözüm aranan birçok küresel insani sorunun var olduğunu da belirtti.
Hahambaşı Rav Haleva konuşmasında ayrıca, Dünya adlı bu küçük gezegende “ben” ile “öteki”nin birbirinin hasmı değil, en geniş anlamıyla birbirinin ‘Yarar-Zarar Ortağı’ olduğu görüşü hakim olmadıkça, ortak değerlerden söz etmenin gerçekçi olmayacağını vurguladı.
Hahambaşı Rav Haleva konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: “İnanç farklılıkları ne denli belirleyici olursa olsun çağımızda ortak değerler söz konusuyken bence ilk gözetilecekler, esasen var olan “Ortak Alan”ların keşfi ve bu alanların sürgit genişletilerek çeşitlendirilmesi olmalıdır.
Ortak değerler insanoğlunun bu alanlardaki gereksinimlerine ve özlemlerine yanıt getirmesine olduğu kadar, yeni özlemlerle yepyeni seçeneklerin doğabilmesi için uygun ortamlar sağlayabildikleri ölçüde yararlı ve kalıcı olabilecektir.
Ancak bu sayededir ki; insanoğlu “ ben” ile “öteki”nin temelde aynı cevherden olduğu gerçeğini kavrayabilecek, yüzyıllardır birikmiş bulunan ve “Ortak alan”ların keşfinin önünü kesen tıkanıkları açabilecek, “ben”in özünü öteki”nin gözünden gizleyen kalın kabukları kırabilecektir”.
Aynı gün ayrıca, T.C. Başbakanlık Başbakan Müşaviri İbrahim Kalın, İsrailli gazeteci/yazar Zvi Bar’El, Washington Ortadoğu Enstitüsü Başkanı Wendy Chamberlin, Gazeteci Yazar Cengiz Çandar ve Suriye Devlet Başkanlığı Danışmanı Bouthania Shaban’ın konuşmacı olarak katıldıkları “Ortadoğu barışı mümkün mü?” başlıklı oturumun moderatörlüğünü gazeteci yazar Soli Özel yaptı.
Zirve, Salı günü de “Küresel Değişimler Ve Yeni Dengeler”, “Birbirimize İhtiyacımız Var- Politik Ve Ekonomik İşbirliği, “Uluslararası Diplomasinin 5 Kuralı”, “İnsanlığın Geleceği”, “ Ortadoğu’da Tarihsel Değişim- Ortadoğu’yu Neler Bekliyor” gibi konuların masaya yatırıldığı oturumlarla devam etti.