Spor, ekonomi, halk ve devrim

İnsan zaman zaman düşünmeden edemiyor; acaba Türkiye’de cari açığın nedeni futbol mu diye?

Nedim BÜYÜKABOLAFYA Spor
30 Mart 2011 Çarşamba

Spor kulüplerinin her yıl yabancı oyuncu transferlerinde, futbolculara ve bonservis ücretlerine milyarlarca avro harcayarak cari açığı tetikliyorlar.

Bildiğim kadarıyla son iki yıldır Türk takımlarına transfer olan oyunculara ödenen bonservis ücretleri de gider olarak kaydediliyor.

Yani takımların yabancı oyuncular için ödedikleri bonservisler, aynı Türkiye’nin enerji ihtiyacını karşılamak için dışarıdan alınan petrol, doğalgaz   elektrik gibi ithal sermeye hesabının altında üretilmeyen ve getirisi olmayan varlıklar kaleminde yer alıyor.

Neden mi?

Örneğin Galatasaray 2010-2011 sezonu için Haziran-Temmuz-Ağustos ayı transferlerinde sadece Pino için 3 milyon avro, Lorik Cana için 4,5 milyon avro, Elano Blumer için 2,9 milyon avro ve Abdulkader Keita için ise 5,5 milyon avroyu gözden çıkardı. Ayrıca aynı dönem ara transferi için de üç futbolcu için 21 milyon avro daha harcandı. . Toplam 37,9 milyon avro. Ayrıca Galatasaray’da 22 Mart 2008’den bugüne 31 futbolcu geldi, 37 tane de gitti. Gidenlerden sadece Keita’dan bir milyon avro gelir sağlandı.

Fenerbahçe ise Dai için 6,5 milyon avro,  Niag için 8 milyon avro ve Miroslav Stoch için 5,5 milyon avro ödedi. Toplamda 20 milyon avro.

Bomba transferlerle göz dolduran ilk yarıyı ancak dördüncü olarak tamamlayan Beşiktaş ise sadece Ricardo Quaresma’ya 7,3 milyon avro ödedi. Simao için 1,9 milyon avro bonservis bedeli öderken, Almeida 3 milyon avro bonservis bedeli ödeyecek.

2010 sezon sonu itibari ile Fenerbahçe 25,5 milyon avro bonservis ödemesi yaparken sadece 1,5 milyon avro bonservis geliri aldı. Aynı dönem için Beşiktaş ise 9,6 milyon avro bonservis giderine karşın 2,1 milyon avro sattığı futbolculardan bonservis geliri elde etti.

Diğer yandan Beşiktaş’ın halka açık şirketi Beşiktaş Futbol Yatırımları A.Ş.’nin Ocak 2010 itibarıyla şirketin öz sermayesi eksi 15 milyon civarındaydı. Bir başka ifade ile Kartal’ın öz sermayesindeki erime yaklaşık dokuz ayda dört kat daha arttı.

Beşiktaş yedi yılda tam 68 futbolcu satın alırken bu futbolcuların sadece bonservislerine 80 milyon avro ödendi. Kartal, bu futbolcuların büyük çoğunluğunu ise ya ücretsiz olarak serbest bıraktı ya da yabancı kontenjanı açmak için karşılıksız kiraya verdi. Bedelsiz gönderilen futbolcular arasında bonservisine 7,5 milyon avro verilen ve sezon başı bedavaya gönderilen Delgado gibi yıldızlar da var.  Tek başarılı futbolcu satışı ise John Carew oldu. Kartal 3,5 milyon avro bonservis bedeli ödediği Carew’i Lyon’a 7,6 milyon avroya satıp transferden kâr sağladı. Bunun dışında satılan bütün futbolcular ödenen bonservis bedelinin altında elden çıkarıldı.

Yazmakla bitmeyecek olan transfer skandallarını bir kenara bırakıp başka içinden çıkamadığım bir konuya değinmek istiyorum.

Konu İMKB Ligi…

Spor kulüpleri hisselerine para yatıranlar son beş yılda borsa getirisini katladı. Fenerbahçe yatırımcıları son beş yılda yüzde 445 kazanırken, Trabzon Sportif yatırımcıları yüzde 455 getiri elde etti. Galatasaray hissesinin getirisi ise yüzde 274 oldu. Beşiktaş hissedarları ise yüzde 138 getiri sağladı. Aynı dönemde İMKB 100’ün getirisi yüzde 47’de kaldı.

Fenerbahçe Sportif’in hisselerinde 2011’un ilk günlerinden başlayarak artışın güçlendiği görülmekte. Şüphesiz bunda Fenerbahçe Kulübü’nün çağrı yoluyla hisse toplama kararının etkisi bulunuyor. Hisseler Ocak 2011’de 53 TL’den işlem görürken, bu ayın başında 99 TL’ye kadar yükseldi.

Beşiktaş hisselerindeki ise  iniş çıkışlı bir seyir yaşanıyor. Bunun nedeni ise mali yapısının zayıf olması.

Öte yandan, Galatasaray hisseleri son beş yıllık getirilerde Trabzon ve Fenerbahçe’nin gerisinde kaldı. Bunda kulübün, giderlerin toplandığı Futbol A.Ş. ile birleşme kararı etkili oldu.

Garip ama gerçek;

Futbol kulüplerinin mali yapıları gün geçtikçe batağa sürüklenirken, nasıl olurda İKMB’de hisse fiyatları yüzde 400’leri geçen oralarda yükselişler yaşanıyor.

Kısa yollu düşünürsek, kulüplerin tek geçim kaynağı halk.

Televizyonu izleyen halk, takım ekipmanlarını alan halk, reklamların amacı halk...

Eni-konu hisse senetlerini alan da halk...

Ama paraları savuran yöneticiler…

İster misiniz bir devrimde bizim spor kulüplerinde olsun!