Tora, Tanrı’nın dünyaya müdahale ettiğini ve insanoğlunun işlerinde belirleyici bir rol oynadığını gösteren pek çok örnekle doludur. Öte yandan, insanoğlunun doğru ile yanlış arasında çoğunlukla ayrım yapabildiğini, iyiyi ya da kötüyü seçebildiğini de biliyoruz. Burada bir çelişki söz konusu olsa da, Tora, özgür irade sorunsalına çözüm getirmez.
Tora’nın kısaca değinerek geçtiği konular üzerinde kafa yormak din âlimlerine düştüğünden, bilgelerimiz binlerce yıldır özgür irade kavramını enine boyuna tartışmakta ama kesin bir sonuca varamamaktadır. Doğruyu söylemek gerekirse, tartışmaya katılmayan din âlimi yok gibidir. Kimi, özgür irade yoktur, insan düşünce ve niyetini kontrol edebilir ama eninde sonunda, her şey Tanrı tarafından önceden belirlenmiştir der (“Yukarıda öyle kararlaştırılmadıkça, aşağıda kimsenin parmağı bile kanamaz” – DerehAşem). Kimi ise “özgür irade ancak kötü olanı seçme serbestisidir” görüşünü savunur.
Nasıl yani? Kötüyü seçmek özgürlüğü mü? Evet çünkü Tanrı, iyi olanı yapmamızı ister. Dolayısıyla doğal olan, iyi yolu izlememizdir ve bu, bir seçim değildir. Buna karşılık, iyi dururken kötüye yönelmek bir seçimdir ve özgür irade, tam da bu noktada devreye girer.
O halde Tanrı insanoğluna neden özgür irade verdi? Vermesi gerekiyordu çünkü yaratılışın amacı, insanoğlunun mükemmelliğe ulaşması ve bunun için çabalamasıdır. Zaten insan, doğası gereği, mutluluğu elde etmek için hazıra konmaktan çok, bu uğurda uğraşmaktan hoşlanır.
Kutsal Olan, başarmamızı sağlayacak tüm olanakları bize bahşetti: İyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt etme yeteneğine ve uygun seçimi yapma gücüne sahibiz. Üstüne üstlük bizleri bir de özgür irade ile donattı. Hepimiz yaratılışın bütününü onarma (tikun) göreviyle dünyaya geldik ve bunu, kendimizi onarma suretiyle yapacağız. Eksikliklerimizin, kusurlarımızın, zaaflarımızın bilincine varacak ve bunları düzeltmeye çalışacağız. Bu yüzden insan olarak her birimiz çok önemliyiz; hepimiz aynı hedefe kilitlenmiş, aynı amaca hizmet ediyoruz.
“Ee?” dediğinizi duyar gibiyim. “Bütün bunların Pesah ile ne ilgisi var?” Çok ilgisi var çünkü Tanah’ın birkaç yerinde, Tanrı’nın bazı kişilerin “kalbini sertleştirdiği” yazılıdır. O halde, bu kişilerin özgür iradelerini kullanamadıklarını söylemek mümkün müdür? Ve eğer özgür iradelerini kullanamamışlarsa, kötüyü seçtikleri için cezalandırılmaları adil midir?
Yukarıda sözünü ettiğimiz Tora bölümleri şunlardır: Şemot 8:28; 9:7; 9:12; 10:1, 20, 27; 14:4, 8, 17; Devarim 2:30, Yeoşua 11:20. Özdeyişler Kitabı’nda (Mişle) yazılı olduğu gibi: “Bir kralın kalbi, akarsu gibi Tanrı’nın Ellerindedir; istediği yöne doğru akıtır.”
Konumuz Pesah olduğuna göre bu pasuklardan, Şemot Kitabı’nda bulunanları ele alalım.
Tanrı, Moşe’ye, ağabeyi Aaron ile birlikte Paro’ya gitmelerini ve Bene Yisrael’i salıvermesini söylemelerini istedi. İlk olarak Aaron asasını Paro’nun ve büyücülerinin önünde yılana dönüştürdü. Ancak Paro’nun kalbi güç kazandı (Şemot 7:13).
Bunun üzerine Tanrı, Mısır’ın üstüne birtakım belâlar gönderdi.
Birinci belâ: Kan - Paro’nun kalbi güçlendi ve aldırış etmedi (Şemot 7:22).
İkinci belâ: Kurbağa istilâsı - Paro kalbinigüçlendirdi (Şemot 8:11).
Üçüncü belâ: Bitler - Paro’nun kalbi güçlendi (Şemot 8:15).
Dördüncü belâ: Vahşi hayvan istilâsı - Paro bu sefer de kalbini sertleştirdi ve halkı salıvermedi (Şemot 8:28).
Beşinci belâ: Salgın hastalık - Paro’nun kalbi sertleşti ve halkı salıvermedi (Şemot 9:7).
Altıncı belâ: Çıbanlar - Tanrı, Paro’nun kalbine güç verdi (Şemot 9:12).
Yedinci belâ: Dolu –Paro... Kalbini sertleştirdi ... Paro’nun kalbi güçlenmişti (Şemot 9:34 ve 35).
Sekizinci belâ: Çekirgeler – Tanrı, Paro’nun kalbine güç verdi (Şemot 10:20).
Dokuzuncu belâ: Karanlık – Tanrı, Paro’nun kalbine güç verdi (Şemot 10:27).
Onuncu belâ: Mısırlıların tüm behorların (ilk doğanların) ölmesi – Mısır halkı Bene Yisrael’i ülkeden çabucak göndermek için halkı sıkıştırdı (Şemot 12:33). Ancak “Tanrı Paro’nun kalbine güç verdi ve Paro, Bene Yisrael’in peşine düştü (Şemot 14:8).
Bene Yisrael tam da Mısır’dan çıkmışken, Tanrı neden Paro’nun kalbine yeniden güç verdi? Paro niye özgür iradesini kullanamadı?
Yukarıdaki pasukları dikkatle inceleyelim: İlk beş pasukta, Paro, kalbini kendi sertleştiriyor. Acımasız ve gaddarca davranıyor; yalnız Bene Yisrael’e karşı değil, ıstırap çeken kendi halkına karşı da. Altıncı belâda Paro’nun kalbini Tanrı sertleştiriyor ama yedincisinde, kalbini sertleştiren, yine Paro’nun kendisi.
Demek oluyor ki Tanrı, pişmanlık duyması için Paro’ya tam altı kez fırsat tanıyor ama o, kafasının dikine gidiyor. Dolayısıyla ilk beş belâ sırasında Tanrı’nın, Paro’ya hiç müdahale etmediğini; ancak sekiz, dokuz ve onuncu belâlarda Tanrı’nın Paro’ya artık müsamaha etmediğini ve kötülük yolunun kapısını sonuna kadar açtığını görüyoruz. Böylece Tanrı’nın ne kadar sabırlı olduğuna ve zor öfkelendiğine, iyiyi seçmesi için Paro’ya yeterince şans verdiğine tanık oluyoruz.
Bir kişinin kalbini sertleştirmek, o kişinin, niyetinin aksine hareket etmesine neden olmak anlamına gelir. Oysa Paro tutumunu en baştan beri istikrarlı bir şekilde ortaya koymaktadır. Bene Yisrael’i salıvermeye hiç niyeti yoktur. Özgür iradesini kullanmış ve onları köle olarak kullanmaya devam etmeye karar vermiştir. Tanrı’nın iradesine defalarca karşı çıktığı için, cezalandırılması yadırganamaz.
Tanrı’nın her yaptığında büyük hikmet vardır. Kutsal Olan’ın Mısır’a gönderdiği belâlar, son derece ilginç kısasa kısas (mida keneged mida) örnekleridir. İncelemek ister misiniz?
Kan: Mısırlılar ihtiyaç duydukları suyu Bene Yisrael’e doldurtup taşıtıyordu. Ayrıca Mısırlılar, Nil Nehri’ne tapıyordu. Tanrı, Mısırlıların taptığı Nil Nehri’ni kana dönüştürerek, gerçek gücün kimde olduğunu gösterdi.
Kurbağalar: Mısırlılar, Bene Yisrael’i yerde sürünen hayvanları toplamaya zorluyordu. Sonunda her tarafı benzer hayvanlar kapladı.
Bitler: Mısırlılar, Bene Yisrael’e ortalıktaki bütün tozu süpürmesini emretmişti. Bütün o tozlar, bitlere dönüştü.
Vahşi hayvanların istilası: Mısırlılar, gösterileri için Bene Yisrael’e vahşi hayvanlar yakalatıyor, bu bahane ile onları yabanıl yaşamın ortasına gönderiyor ve hayatlarını tehlikeye atıyorlardı.
Hayvanlara musallat olan salgın hastalıklar: Bene Yisrael, Mısırlıların hayvan sürülerini uzaklardaki çöle götürmek zorundaydı; amaç onları ailelerinden uzaklaştırmaktı. Mısırlılar artık davar sahibi olmayı hak etmiyordu.
Çıbanlar: Bene Yisrael, Mısırlıların hamamlarında çalıştırılıyordu. Mısırlılar sürekli suyun sıcak ya da soğukluğundan yakınıyor, Bene Yisrael de onlar için koşuşturmak zorunda kalıyordu. Çıbanları o kadar acı veriyordu ki, Mısırlılar artık banyo alamıyordu.
Dolu: Bene Yisrael’in Mısırlılar için dikmek ve bakımını yapmak zorunda olduğu bütün gül bahçeleri ile bağlar, artık yok olmuştu.
Çekirgeler: Bene Yisrael’in çalışmaya zorlandığı bütün tarlalar, çekirgeler tarafından yok edilmişti.
Karanlık: Bene Yisrael, Mısırlılar için meşale taşırdı. Bu yüzden Mısırlılar karanlıkla cezalandırıldı.
Behorların ölümü: Paro, yeni doğan tüm İbrani erkek bebeklerin öldürülmesini emretmişti. Mısırlılar da bu duyguyu tatmalıydı.
Böylece Mısırlıların başına gelen tüm belâların, Bene Yisrael’e yaptıklarının bire bir karşılığı olduğunu görüyoruz.
Mısır’dan Çıkış, ilkbaharın müjdecisidir. Pesah, sederi (düzen) ile, ritüelleri bol olan bir bayramdır ancak öncelikle hatırlamamız gereken, Kutsal Olan’ın şu emirleridir (Şemot 13:3 ve 13:8):
Mısır’dan, köle evinden çıktığın bu günü iyi hatırla çünkü Tanrı sizi buradan zor kullanarak çıkardı. O günü çocuğuna anlatacak ve Mısır’dan çıkışımız sırasında, Tanrı tüm bu mucizeleri benim için yaptı diyeceksin.