Yolda gördüğünüz her on kişiye en sevmediğiniz ders neydi diye sorsanız en az yedisi hiç düşünmeden “matematik” diye cevap verir. Hayatta faal olarak en çok hangi derstten yararlanıyorsunuz sorusunun cevabı ise kuşkusuz yine matematik olur. Sizce bu çelişkinin sebebi ne olabilir? Gelin bu sorunun cevabını birlikte bulmaya çalışalım.
Herhangi bir şeyi sevmenin yolu onu anlamaktan geçer. Ancak anlayabildiğimiz şeyleri severiz. Eğitim sistemimiz ve sonucunda var olan adı her sene değişen SBS,ÖSS,LYS,YGS gibi sınavlar öğrencinin anlamaya dayalı değil tamamen ezbere ve dört şıktan birini bulmaya endeksli bir eğitim şekline dönüşmüştür. Bu çeşit derslerden geçip gelen insanların matematikten nefret etmesi kadar normal hiçbir şey yoktur. Aslında matematik yaratıcının doğanın içine bıraktığı ipuçlarıdır.
Nasıl mı? Bir kase sıcak çorbanızın nasıl soğuduğunu düşündünüz mü? Çorbanın sıcaklığı ile odanın sıcaklığı etkileşerek çorba ısı kaybederek oda sıcaklığına ulaşmaya çalışır. Bunu üstel fonksiyonlarla gösterebilir ve aynı odanın içine konan herhangi sıcak bir yemeğin ne kadar sürede soğuyacağını hesaplayabiliriz.
Fizik, elektrik ve elektronik mühendisliği mesleğinde yapılan tüm işler matematik demek aslında.
Çadırcılıktan tutun ordunun düzenlenmesi, vergilerin belirlenmesi, takvim hazırlanmasına kadar aklınıza gelebilecek her işte matematiğin parmağı olduğunu onsuz hiçbirşey yapılamadığını fark edeceksiniz.
Bir deniz minaresine baktığınızda gördüğünüz spiral; sarmaşıkların ağaca tırmanırken çizdiği eğri Helis; gezegenlerin kendi yörüngelerinde dolaşırken çizdikleri elipsler doğanın içinde var olan muhteşem geometri değil de nedir?
Peki Fibonacci sayılarını hiç duydunuz mu? Herhangi bir ayçiçeğinin göbeğindeki spiralleri saymak ve o muhteşem düzen içindeki ayçiçeklerine bakmak aklınıza geldi mi? Ya kozalaklar veya tütün yaprakları. Bir gün saymaya karar verirseniz saat yönünde saydığınız spirallerin ters yönde saydıklarınıza oranının 5’e 8 olduğunu göreceksiniz. Bunlar Fibonacci sayılarıdır ve doğanın her yerinde vardır.
Cami minarelerine ne demeli hele de bu minareleri yapan Mimar Sinan ise. Edirne’deki Selimiye Cami’nin üç merdivenli minarelerinde merdivenler minarenin içindeki gövdede helis şeklinde dolanarak birbirini kesmeden yukarı çıkar. Böyle bir işi yapabilmek için inanılmaz bir geometri bilgisine sahip olmak gerektiğini hatırlatırken geleceğin inşaat mühendisleri için geometrinin önemini bir kere daha vurgulamış olalım.
Yaşamın içinde var olan matematik ve geometri örneklerini saymakla bitiremeyiz.
Ne dersiniz Galileo “İnsana bu mükemmel beyni veren Tanrı’nın, insanın bu beyni kullanmasını istemediğine inanmıyorum” diyerek bizlere farkındalık, gözlem, düşünme ve çalışmaya dair mesaj mı vermek istemiş?
Berta Banana / Ulus Özel Musevi Lisesi Matematik Bölüm Bşk.