Uzun yıllar Neve Şalom Sinagogu gabaylığı yapan ve son 4 senedir de İtalyan Sinagogu Yönetim Kurulu’nda çalışmalarına devam eden Leon Esim ile cemaat için yaptıklarını ve yapacaklarını konuştuk.
Leon Esim 1974 senesinde iş hayatına atıldıktan sonra bir aile büyüğünün ısrarlarına dayanamayıp Cumartesi sabahları Neve Şalom Sinagogu’nda bulur kendini. Gel zaman git zaman çok hoşuna gider bu durum. Gerisini kendisinden dinleyelim.
Neve Şalom serüveni nasıl başladı?
Babamın dayısı senelerdir her Şabat günü Neve Şalom’a giderdi. Benim böyle bir alışkanlığım yoktu çünkü Cumartesi günleri de çalışırdım. Bir gün dayım yanıma geldi ve beni Neve Şalom’a gelmem için ikna etti. Çok zor minyan bulunduğunu ve genç olduğum için orayı canlandırabileceğimi söyledi. Böylece 1988 yılında Neve Şalom Sinagogu’na yahid olarak gitmeye başladım.
Aradan aşağı yukarı bir sene geçmişti ki Kültür Komisyonu Başkanı Albert Albohayre gabaylık yapmam için bir öneride bulundu. Hiçbir bilgim olmadığı için biraz çekindim ancak yahid olduğum dönemde her zaman tevaya yakın olmak, çıkıp bir şeyler okumak arzusunda olurdum. Albert Albohayre de bana yardımcı olacağını söyleyince kendimi birdenbire Neve Şalom Sinagogu gabayı olarak buldum.
Şunu eklemeliyim ki Neve Şalom Sinagogu’nun benim hayatımda yeri başkadır. Görevim süresince cemaatimizden birçok insanla tanıştım ve çok şeyler öğrendim.
Uzunca bir dönem bu görevi başarıyla yürüttün. Ne gibi yeniliklere imza attın?
Sinagoga ilk gitmeye başladığım zamanlarda 7-8 kişiden fazla yahid bulamazdık. Bu durum karşısında bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. Çevremdekilere, tanıdıklarıma telefonlarla ulaşıp davet etmeye başladım. Birkaç zaman içinde yahid sayımız 20-30 hatta 40lara ulaştı. Tabii ki yeterli değildi. Aklıma bir fikir geldi ve cemaatimizin çeşitli dernek ve kurumlarını Şabat duasına davet etmeye başladım. Onlar da sağ olsunlar bize çok destek verdiler ve bu sayede her hafta, Neve Şalom Sinagogu görkemine yakışır bir şekilde, hak ettiği kalabalık kitleye ulaşmaya başladı.
Ayrıca seuda olayını da başlattım. Bizzat tüm kahvaltılıkları bir gün önceden tedarik eder, ertesi gün dua sonrası sofralar kurar, layıkıyla bir Şabat kahvaltısı yapardık.
Gelenleri teşvik etmek, mutlu ayrılmalarını sağlamak, motive etmek için kimi zaman ufak tefek hediyeler de verirdik.
Tüm bunların yanı sıra İbranice bildiğim için yurt dışından gelen protokoler misafirler olduğu zaman hemen benden yardım istenirdi. İş yerim de yakın olduğundan hemen gelir tercümanlık yapar, yardımcı olurdum.
Neve Şalom’daki görevin ne kadar devam etti? Ayrıldıktan sonra neler yaptın?
Yaklaşık iki senedir gabaylık görevini sürdürürken Yönetim Kurulu’na davet edildim. 16 sene boyunca hem gabay hem de Yönetim Kurulu üyesi olarak çalışmalarımı sürdürdüm. Artık zamanımın dolduğunu düşündüğüm bir dönem, ayrılma kararı aldım.
Ardından İtalyan Cemaati’nden teklif geldi. Çok fazla yahidleri olmadığını ve benim bu durumu değiştirebileceğimi düşünerek ricada bulundular. Kabul ettim ve Yönetim Kurulu’na girdim. Halkla İlişkiler sorumlusu olarak hemen çalışmalara başladım. Kısa bir süre içinde İtalyan Sinagogu’na duaya giden 12-13 kişilik yahid topluluğunu 45-50 kişiye çıkartabildik.
Aynı zamanda Or-Ahayim Hastanesi Yönetim Kurulu’na da girdim. Oradaki görevim ise dini komisyonla ilgilenmek ve kaşerut komisyonunu takip etmek.
Duyduğuma göre çok güzel şofar çalarmışsın. Buna da değinmek ister misin?
Zaman zaman bayramlarda tokealık yaparım. Yani şofar çalarım. Her Roş- Aşana’da Sinagog’daki duanın ardından Barınyurt, Or-Ahayim Hastanesi ve İhtiyarlar Yurdu’na giderek oradaki pansiyonerleri ve hastaları hem ziyaret eder hem de onlara da şofar çalarım. O kadar mutlu olurlar ve minnet duyarlar ki uzun senelerdir bu mitsvayı yapıyorum ve yapmaya da devam edeceğim.
Bütün bu görevler zamanınızın çoğunu alıyordur. Peki, iş hayatınızı nasıl devam ettiriyorsunuz?
1974 senesinde ticarete başladım. Toptan damatlık gömlek, elbise yapıyorduk. Yaklaşık 30 sene işler çok iyi gitti. Ancak Çin Pazarı tekstil sektörünü vurunca biz de bundan nasibimizi aldık. Bu nedenle alternatif bir iş daha yapmam gerekliliği doğdu. Cemaatin içinde olan bir insan olduğum için ne yapabilirim diye düşünmeye başladım ve reklam işine girdim. Dindaşlarımızın iyi günlerinde veya kötü günlerinde reklam işleriyle ilgilenmeye başladım. Örneğin bir vefat olduğunda yardımcı oluyorum. Gazeteye vefat, başsağlığı, teşekkür ilanları veriyorum, çelenk yaptırtıyorum. Yurtiçi ve yurtdışı cenaze nakli, gümrükleme ve konsolosluk işleriyle ilgileniyorum. Bunun dışında hastalanan bir dindaşımız bana ulaştığı zaman ambülans ve doktor ayarlamalarını yapıyorum.
İş, aile ve cemaat işlerini beraber yürütmeye çalışıyorum. Cemaatte aldığım görevlerden büyük keyif alıyorum. Tabii ki zaman ayırmak gerekiyor. İnşallah bana ihtiyaç duyulduğu sürece de gerekli vakti ayırmaya da devam edeceğim.