Geçtiğimiz hafta yabancı piyasalar hareketli bir dönem geçirdi. Kredi değerlendirme kuruluşlarının olumsuz açıklamalarıyla gergin başlayan hafta, Paskalya tatiline kadar inişli çıkışlı günler geçirdi
Geçtiğimiz haftaya S&P kredi derecelendirme kuruluşunun ABD’nin kredi notu görünümünü negatife çevirmesi ile hızlı ve stresli başlayan piyasalar, haftanın sonuna doğru Paskalya tatilinin başlaması ile sakin bir kapanış yaptı. Her ne kadar S&P’den gelen bu haber ilk anda piyasalarda anlık bir türbülans yaşanmasına neden olsa da, haftanın geri kalanında ABD ve Avrupa piyasalarında mini ralliler yaşandığını gördük.
Dow Jones 12.507 puan ile recovery sürecinden bu yana yeni bir zirve daha yaparken, S&P finansal endeksi Şubat ayındaki 1.340 seviyesine bir adam daha yaklaşarak 1.337 puan seviyesinden haftalık kapanışını gerçekleştirdi.
FARKLI TEPKİLER
S&P’den gelen ABD’nin kredi görünümünün negatife çevrilmesi haberine ilişkin piyasalarda birçok farklı görüşün ortaya çıktığını görmekteyiz. Bir kesim S&P’den gelen bu haberin bir erken uyarı olduğunu söyleyip, önümüzdeki dönemde dünya piyasalarını bekleyen daha büyük tehlikelerin bir habercisi olarak yorumlarken, diğer bir kesim ise S&P’nin bu kararının siyasi olduğunu ve mevcut hükümetin bütçeye ilişkin gerekli düzenlemeleri yapması için bir baskı unsuru yaratmak adına böyle bir açıklama yapıldığını düşünmekte. Aslında görüşler ne tarafta olursa olsun ortada bir gerçek var ki, ABD hükümetinin bütçe açıklarının tarihin en yüksek seviyelerine geldiği ve FED’in bilançosunun uygulanan tahvil alım programları neticesinde 2,7 trilyon dolarlık rekor bir seviyeye ulaşmış olduğu. ABD ekonomisine ilişkin bu mevcut durum ne kadar sürdürülebilir sorusunun cevabını piyasalar, çok değil, önümüzdeki 1-1,5 yıllık süre içerisinde bize gösterecektir.
İlk satırlarda söz ettiğimiz gibi her ne kadar bu kredi görünümüne ilişkin haber kötü tarafta algılanan bir haber olsa da endeksler, finansal piyasalardaki anomaliyi ispat etmek istercesine, bu kötü habere karşın düşüşleri bir alım fırsatı olarak gördü ve haftayı en yüksek seviyelerinden kapadılar. Hafta başında 12.100 seviyesine kadar gerileyen Dow Jones endeksi, bu seviyeden gelen alımlar ile 12.500 seviyesinin üzerine kendini atmış oldu. Mevcut kapanış itibari ile Dow Jones endeksinde 12.700 – 12.800 bölgesinin görülme potansiyeli artmış durumda.
Geçen hafta piyasanın destek bulduğu seviye olan 12.100 ise önümüzdeki hafta aşağı tarafta takip edilecek bir seviye olarak karşımıza çıkmakta. S&P endeksine baktığımız zaman ise Dow Jones’a kıyasla yeni bir en yüksek seviyeye ulaşılamadığını görmekteyiz. Bu durum da bize finansal şirket hisselerine karşı hâlâ temkinli bir duruşun sergilendiğini göstermekte. Dolayısı ile S&P endeksi için önümüzdeki hafta 1.344 seviyesi ilk direnç olarak karşımıza çıkmakta. Şayet bu seviyenin üzerinde kapanış yapılabilir ise, S&P’de 1.370 – 1.380 bandındaki hedefine doğru hareket edebilir. Mevcut olumluluğu bize sorgulatacak durum ise geçen haftanın en düşük seviyesi olan 1.295 seviye altında yapılan haftalık kapanışlar olacaktır.
IMKB’YE ETKİSİ WALL STREET’TEN KÖTÜ OLDU
Geçen haftanın dikkat çeken bir diğer noktası ise, ABD’nin kredi görünümüne ilişkin gelen bu olumsuz habere, Wall Street’ten daha fazla tepki gösteren bir endeks daha olmasıydı. Maalesef bu endeks IMKB oldu. Haberin geldiği gün olan Pazartesi günü, ABD’de endeksler günü %1,5 civarında ekside kapatırken, IMKB’deki değer kaybı bir ara %3 aştı ve Pazartesi günkü kapanış %2,69 aşağıdan gerçekleşti. Tabii ki bu durumda, eğer Türkiye için bu tarz bir haber gelecek olur ise IMKB’nin bu duruma nasıl tepki vereceği sorusunu hemen akıllara getirdi. Her ne kadar önümüzdeki dönemde Türkiye piyasaları, kredi derecelendirme kuruluşlarından gelecek not artırımı haberlerine kendini hazırlamış olsa da, şayet bu beklentinin gerçekleşmemesi durumu dahi, IMKB’nin bu tarz gelişmelere nasıl tepki vereceğini geçen haftadan belli etmiş oldu.
Geçen hafta en düşük 66.283 seviyesine gören IMKB100 endeksi, bu bölgenin aynı zamanda bir destek bölgesi olması ve yurtdışı piyasalardaki yükselişlerin etkisi ile haftayı 68.732 seviyesinden kapatmış oldu. Her ne kadar hafta içinde kayıplar telafi olsa da, IMKB’nin yurtdışı piyasalardaki rallilere katılamadığını ve 69.000 seviyesinin üzerine kendini atamadığını gördük. Bu durumun az da olsa sebebi olarak, TCMB hafta içinde gerçekleştirdiği Para Politikası Kurulu toplantısından çıkacak kararlara ilişkin beklentileri de gösterebiliriz. Merkez Bankası yeni başkanı ile yaptığı ilk toplantıda, politika faiz oranı ve munzam karşılık oranlarında bir değişime gitmezken, kısa vadeli TL ve yabancı para karşılık oranlarında artışa giderek yılbaşından bu yana ortaya koyduğu politikayı devam ettirmiş oldu.
Her ne kadar geçen haftaki olumluluk IMKB tarafında sınırlı kalmış olsa da, Haziran ayındaki genel seçimlere kadar olan süreçte IMKB100 endeksinin 70.000 – 72.000 bölgesi içine kendini atma arzusu devam ediyor. Yurtdışı piyasalardaki yatay-yukarı yönlü eğilim bozulmadığı sürece IMKB’deki mevcut yukarı hareket bir şekilde devam edebilir. Yukarı yönlü hareketin devamı için bu hafta 69.000 seviyesi üzerinden kalınması olumlu olacaktır. IMKB100’deki olumlu görüntünün sorgulanacağı durum ise, 65.800 seviyesinin altındaki kapanışlar olacaktır.
DOLAR NEREYE GİDİYOR?
Avrupa Merkez Bankası’ndan gelen Euro’ya ilişkin faiz artırımın kararından sonra, Euro\Usd paritesindeki değer kaybı hızlanan Dolar para birimi, TL’ye karşıda aynı görüntüsünü korumaya devam ediyor. Ayrıca içeride TCMB’ nin uyguladığı sıkılaştırıcı para politikası da TL’nin değerlenmesine katkı sağladığından dolayı kur 1.51 – 1.52 bandında işlem görmeye devam ediyor. Şayet kurdaki gerileme süreci devam edecek olur ise aşağı tarafta 1.50 ve sonrasında çok kuvvetli olan 1.4750 seviyesi karşımıza destek olarak çıkmakta. Yeniden yukarı yönlü TL’nin değer kaybedip doların değer kazandığı bir trendin başlaması için ise, grafik üzerinde kırmızı çizgi ile gösterdiğimiz alçalan trend çizgisinin üzerine çıkılması ve 1.55 seviyesi üzerinde günlük kapanışlar görmemiz gerekecektir.