İngiliz askeri suskunluğunu bozdu

92 yaşındaki Denis Avey yayınladığı bir kitapla suskunluğunu bozdu. Avey kitabında, bir İngiliz askeri olarak iki kez Auschwitz’e girdiğini ve orada tanık olduğu dehşet verici sahneleri anlatıyor.

Nelly BAROKAS Kültür
27 Nisan 2011 Çarşamba

Denis Avey 60 yıl suskunluğunu korudu. Yeni yayımlanan kitabında 92 yaşındaki Avey, Auschwitz temerküz kampına nasıl iki kez girdiğini ve Holokost vahşetine tanıklığını kaleme aldı.

O dönemde bir İngiliz askeri olan Denis Avey, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Naziler tarafından yakalanıp Auschwitz yakınındaki IG Farben’e ait bir çalışma kampında, kıyafetlerinden dolayı “çizgililer” olarak adlandırılan Auschwitz’den tutuklular ile birlikte çalışmaktaydı.

Yahudilerin kitlesel olarak imha edildiğini ve krematoryumdan etrafa yayılan tuhaf kokuyu duyan Avey, Auschwitz’de neler olup bittiğini kendi gözleri ile görmek istedi.

Tutuklu olduğu kampta koşulların çok kötü olmasına karşın, yemek biraz daha iyi, esirlere yaklaşım Auschwitz’deki kadar acımasız değildi. Savaş esiri olduğu için Kızıl Haç’ın yardımları bazen kampa ulaşıyordu.

“PİS HAVA” VE “KOKMUŞ ÇORBA”

Haftalar süren bir hazırlık sürecinin ve nöbetçilere rüşvet vermesinin ardından Denis Avey, Hollandalı bir Yahudi ile kıyafetlerini değiştirerek iki kez Auschwitz’e girdi ve tüm geceyi orada geçirdi. Kıyafet değiştirirken ve kamptayken her seferinde yakalanıp öldürülme riskini nedense göze aldı.

İngiltere’de yayımlanan “The Man Who Broke Into Auschwitz” adlı kitabını Denis Avey, Rob Broomby ile birlikte yazdı. Biyografi niteliğindeki kitabın tanıtımında Avey; “Hayatım 50 sigaraya bağlıydı; 25’i kampa girerken, 25’i çıkarken. Nöbetçi isteseydi beni kolaylıkla vurabilirdi” demekte.

Yaşamını iki kez tehlikeye atma motivasyonunu nereden buluyordu? Kendi ifadesine göre olanlara kendi gözleriyle tanık olup uygulanan vahşeti ilerde dünyaya anlatabilme arzusu. Ölen işçilerin iskeleti andıran bedenlerinden oluşmuş kümelerin görüntüsünü beynine kazıdı. Bu ölü bedenler, yüzleri artık ifadesiz, vücutları iskelete dönüşmüş tutuklular tarafından taşınıyordu. Bedenleri taşıyanlar güçsüzlükten yıkılınca, gardiyanlar tarafından ölünceye dek tekmeleniyorlardı.

İnsanlar gaz odalarına gönderilmek üzere dizildikleri sıradan dışarı itiliyorlardı. Hiçbiri başkaldıramıyordu çünkü zayıf ve güçsüzdüler. Denis Avey, barakalardaki pis kokuyu, insanlara dağıtılan kokmuş çorbayı kitabında anlatıyor.

Denis Avey; “Auschwitz dünyadaki hiçbir yere benzemiyordu, orası dünya üzerindeki cehennemdi. Ben işte bu cehennemin tanığı oldum. Ancak bu dehşet verici bir deneyimdi” demekte.

Kampta ve savaşın son günlerinde, “ölüm yürüyüşü”nde canlı kalmayı başaran Avey, ordu mensuplarına deneyimlerini ve tanıklığını anlatmayı denedi. Oysa birçokları gibi susmayı yeğledi ve bu suskunluğunu 60 yıl sürdürdü.

İngiltere’ye döndüğünde gerçeği, oğlunun niye bir deri bir kemiğe dönüştüğünü annesi dahi öğrenemedi. Avey, altı yıl süresince geceleri kâbuslar gördü, bu kâbuslardan titreyerek uyandı. Birkaç yıl önce bir radyo söyleşisinde çözüldü ve öyküsünü anlatmaya başladı. O günden beri Holokostu anma kuruluşları ve birçok siyasetçinin saygısını kazandı.

Uluslararası Raoul Wallenberg Vakfı, Denis Avey’i bir sertifika ile onurlandırdı.

Denis Avey’in savaş yılları anılarını kaleme aldığı içeriği oldukça çarpıcı kitap yine de umut veren tümcelerle sonlanıyor.

Auschwitz’den sağ çıkmayı başarmış Ernst adlı bir Yahudi’nin kayıt altına alınan anılarında kendisine İngiliz ürünü 10 paket sigara ile ayakkabılarına taban temin eden Avey adlı bir askerden söz eder. Ernst sigaraları gıda ile değiş tokuş yaptığını, ayakkabılarının sağlam tabanı olmaksızın “ölüm yürüyüşü”nden hayatta kalamayacağını anlatır.

ŞÜPHELER

Günümüzde hayatta olan bazı Holokost kurtulanları ile konuya eğilen tarihçiler Denis Avey’in kitabında anlattığı üzere Auschwitz’e girdiği iddialarına şüphe ile yaklaşmaktalar. Hatta World Jewish Congress (Dünya Yahudi Kongresi) kitabın yayımcısı Hodder&Stoughton’a başvurarak kitabın içeriğinin tarihsel doğruluğunu araştırma önerisinde bulundu.

Daha önceleri Holokost ile ilgili genellikle gerçek olmayan olgulara dayanan iki kitap yayınlandığını belirten Dünya Yahudi Kongresi yetkilileri, sağlam temellere dayanmayan bu tür yayınların Holokost inkarcılarına malzeme oluşturduğu endişesini taşımaktalar.

Yad Vaşem Holokost Araştırma Merkezi’nden de yapılan açıklamada iddialarını doğrulayan kanıtlara ulaşılamadığı için Avey’in onurlandırılamadığı ifade edildi. Merkezin sözcüsü Irena Steinfeldt, bazı kurtulanların kayıt altına alınmış anılarına başvurulduğu halde Denis Avey’in Auschwitz’de bulunduğu iddialarını destekleyen bir bilgiye rastlanmadığını söyledi.

İngiliz ordusunun eski bir askeri olan ve Avey ile aynı tutuklu kampında bulunan 91 yaşındaki Brian Bishop, “Bunu nasıl yaptığını anlayamıyorum. Her iki taraftan birçok kişinin yardımı olmaksızın bizim kamptan Auschwitz’e geçebilmek mümkün olmazdı” demekte.

Polonyalı Yahudi 84 yaşındaki Sam Pivnik de; “Avey’in öyküsüne inanmak zor. Çünkü bir Auschwitz tutuklusu ile yer değiştirmek sadece kendi hayatını değil o bloktaki tüm tutukluların hayatını tehlikeye atmak anlamını taşıyordu” demekte.