Şile’de renkli bir haftasonu: Weekend Limmud

Marsel RUSSO Toplum
4 Mayıs 2011 Çarşamba

Birincisi geçtiğimiz sene gerçekleştirilen Weekend Limmud bu yıl da dopdolu bir programla katılımcıları selamladı. 101 kişi, 29 Nisan- 1 Mayıs arasında Şile Garden Hotel’in koridorlarında, Limmud’a has bir telaş içinde, bir o salona bir bu salona koşuştururken, her zaman olduğu gibi konu seçmekte zorlandılar.

Tel Aviv Üniversitesi Psikoloji Yüksek Lisans Başkanı Prof. Carlos Strenger’in açılış konuşmasının ardından, ertesi gün İsrail’in en büyük günlük gazetesi Israel Hayom’un Dış Haberler Editörü ve makale yazarı Boaz Bismuth, “İsrail’in PR’ı ve Türk – İsrail İlişkileri” üzerine bir sunum yaptı. Uzun senelere dayanan gazetecilik anıları ile süslediği konuşmasında Bismuth, kendine öz üslubu ile İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad ile İstanbul’da nasıl bir araya geldiğinden, Mavi Marmara olayına dek çok değişik konuya değindi.

Aynı saat diliminde Psikolog Leyla Navaro “Soy Ağacı” konusunu ele alırken, Belkıs Kazmirci “Açık İletişim” hakkında bilgilerini katılımcılarla paylaştı. Jozef Tarı’nın “Doğanın Matematiği” başlıklı sunumu ile gazeteci Ayşe Hür’ün “Kaynayan Ortadoğu’yu” mercek altına aldığı konuşması izlenmeye değerdi.

Öğleden sonra kuşağının konuşmacılarından biri olan gazeteci Cüneyt Ülsever’in yaklaşan seçimler hakkında endişelerini ve umutlarını dile getirdiği ve sohbet tadında geçen konuşmasını, gazeteci Soli Özel ve Milliyet gazetesi köşe yazarı Aslı Aydıntaşbaş’ın beraber sundukları çalışma izledi. Arap ülkelerinde görülen hareketlenmelerin Türkiye, İsrail ve ABD’ye neler getireceği, Arap âlemini nasıl etkileyeceği, bölge ülkelerinin ve özellikle Suudi Arabistan ile İran’ın bu sokak hareketlerine nasıl tepki verdiklerini, son tahlilde siyasette yaşanan çelişkilerin dile getirildiği oturum büyük ilgi topladı.

Limmud’da konu seçmek çok zor! Bunlar cumartesi günü benim katılabildiğim toplantılardı. Katılamadıklarımda ise, bir gün önce açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Strenger’in “Tamamlanmamış bir ülke: İsrail” başlıklı sunumu; Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu’nun “Nefret Suçları” ile ilgili konuşması ve Suzi Sabaner’in  “Duygusal Bağışıklık Sistemimizi Nasıl Güçlendirebiliriz?” sorusuna yanıt aradığı çalışması vardı.

Ve geçtiğimiz sene, Talmud ile günlük yaşantı arasındaki anlamlı ancak bir o kadar basit ilişkiyi konu alan konuşması ile izleyicileri etkileyen Dr. Ruth Calderon, bu yıl da benzer bir başlıkla bu kez, “Tevrat’ın Yahudilerin yaşantılarındaki yeri”ni irdeledi günün son demlerinde.

Pazar günü sabah kuşağında Boaz Bismuth bir gün önce kaldığı yerden devam ederken, aynı saatte ayrı bir salonda Yomi Kastro, “Business 2.0: İnternet Girişimleri Kültürü” başlıklı konuşmasını yapıyordu. Uluslararası Kriz Grubu Türkiye / Kıbrıs direktörü Hugh Pope’un “Avrupa – Kıbrıs – Türkiye üçgeni”ni konu alan sunumu konunun boyutlarını göz önüne sermesi bakımından son derece bilgilendiriciydi

Televizyonun popüler dizilerinden “Muhteşem Yüzyıl” ile birdenbire gündeme oturan Osmanlı Sarayı ve Harem, Dr. İrvin Cemil Schick’in konu başlığıydı. Haremin teorik (dinsel) ve pratik (tarihsel) boyutları üzerine inşa edilen sunum ilgiyle izlendi. Sabah seansının ağır konularından bunalanların uğrak yeri ise Estel Lita Russo’nun “El Becerisi Atölyesi” oldu. Bayanlar kadar bu sene, bayların da rağbet ettiği atölye çalışmasından çıkan ürünler otel lobisini şenlendirdi.

Öğleden sonra Prof. Dr. Osman Altuğ “Uluslararası İşbirliği” konusunu masaya yatırırken komşu salonda Prof. Dr. Sevil Atasoy “Yahudi Zekâsı Diye Bir Şey Var mı?” sorusuna, bazı rakamsal değerler vererek ve bilimsel yaklaşımlarda bulunarak yanıt aradı.

Limmud demek elbette ki kapalı salonlarda saatleri saatlerin arkasına dizmek değil. Her ne kadar  gazetemiz sinema yazarı Viktor Apalaçi’nin sunduğu  “Jellyfish – Denizanası” adlı film izleyenleri derin düşüncelere sevk ettiyse de, Cuma akşamki konser gevşemek ve haftanın yorgunluğunu atmak için deva kıvamındaydı. Birlikte yenilen Şabat yemeğinden sonra, Barış Can Özbilgin ve Türker Çolak’ın eşlik ettiği Aslı Omağ, tatlı sesiyle dinleyicileri adeta büyüledi. Bir de Lisya Aben Meşulam’ın Zumba’sını unutmamak gerek. Genç ve kendini genç hissedenlerin rağbet ettiği Zumba güne dinç başlamak için eşsiz bir fırsat sundu katılımcılara…

Her ayrılışın bir hüznü olur, ancak bu sene Limmud Weekend’de bu duygu yaşanmadı. Herkes, böylesi kapsamlı bir çalışmayı kanıksamışçasına, gelecek sene yine buluşana dek, evlerine yollandı.  Tabii ki bu çalışmanın organizatörlerine teşekkür ederek.