Yitip Giden Umutlar Izieu Çocukları

Hitler ve Naziler tarafından öldürülen çocukların sayısı tam olarak bilinmiyor… Ancak Holokost’ta katledilen çocuk sayısının bir buçuk milyon civarında olduğu tahmin ediliyor…

Marsel RUSSO Perspektif
4 Mayıs 2011 Çarşamba

Evlerinden zorla alınan çocuklar, kimi zaman anne-babalarının, kardeşlerinin katledilişlerine tanık oldular, kimi zaman açlık ve susuzlukla mücadele ettiler, kimi zaman ise fiziksel güçlerinin çok üstünde işlerde çalışmak zorunda kaldılar… Taa ki gaz odalarına gidene dek…

İzieu çocuklarının hikayesi de mutlu sonla bitmedi…1944 yılında Naziler, küçük Fransız kasabasındaki İzieu Evi diye bilinen yetimhanedeki çocukların katledilmesi için Lyon’a üç araç gönderdiler. Burada Nazi teröründen saklanmaya çalışan, yaşları 3 ile 18 arasında 44 çocuk yaşıyordu…

“Çok sevgili anneciğim,

Yollamış olduğunu ayakkabılar için çok teşekkür ederim. Ayaklarım artık üşümeyecek değil mi anne? Burada güneş kendini göstermeye başladı ve karlar eriyor artık. Baharın geldiğini hissediyoruz. Dalları tomurcuklu ve çiçekli ağaçları ile baharı görmek ne kadar da hoş… Oranın resimlerini çekmeni istediğim mektubu almış olduğunu düşünüyorum. Oraların neye benzediğini unuttum, ne de olsa yurdumdan küçük yaştayken ayrıldım. (…) Fani’den bir koli bekliyorum, içinde mavi ekose bir etek olmalı!

Bundan başka yazacak bir şey bulamadığım için mektubuma seni tüm gücümle öperek son veriyorum.

Seni her zaman düşünen küçük kızın,

Jaqueline”

Mektup 26 Şubat 1944’te 10 yaşındaki Alice Jaqueline Luzgart tarafından yazılmış.

Bundan 5 hafta sonra, 6 Nisan 1944’te Jaklin ve 46 arkadaşı, Klaus Barbie’nin emri ile İzieu Yetimhanesi’nde Gestapo tarafından tutuklanır. Yedi öğretmenleri ile birlikte çocuklar ilk önce Lyon yakınlarındaki Montluc Hapishanesi’ne, oradan Drancy’ye gönderilirler.

Kızından haber alamayan anne Sarah Luzgart, Jaqueline’in akıbetini öğrenmek için seferber olur. 22 Mayıs günü annenin bulunduğu Nice’teki Fransız Reform Kilisesi’nin papazı Lyon’daki bir Yahudi kuruluşuna yazar ve bilgi talep eder. Gelen cevap İzieu Kolonisi’nin kapatıldığı ve çocukların öğretmenleri ile birlikte bilinmeyen bir istikamete gönderildikleri şeklindedir.

30 Mayıs Salı günü Jaqueline 75. konvoyla Auschwitz’e gönderilir. Aynı konvoyda İzieu’den iki çocuk daha vardır: 9 yaşındaki Charles Weltner ile 10 yaşındaki Hans Ament!  Üçü de, 18 yaşın altındaki 101 çocukla birlikte gaz odalarında can verirler.

Koloninin diğer sakinleri de aynı şekilde Auschwitz’in dişlileri arasında yitip giderler. İdareci Miron Zlatin ile pansiyonda görevli iki genç ise Estonya’ya sevk edilirler ve burada Gestapo tarafından kurşuna dizilirler.

Tutuklanan 51 kişiden sağ kalan tek kişi 26 yaşındaki öğretmen Lea Feldblum’dur.

Öldürülen çocukların en büyüğü 17 yaşındaki Arnold Hirsch, en küçüğü ise 4 yaşındaki Albert Bulka’dır.

Bu olayın hatırlanması ve kolektif bellekte yer alması için 50 yıl beklemek gerekti. İzieu Müzesi uzun uğraşlardan sonra 24 Nisan 1994 tarihinde dönemin Fransız Cumhurbaşkanı François Mitterand’ın katılımı ile açıldı. “İzieu Çocuklarının” hatırasının yaşatılmasında iki kişi çok önemli bir rol oynadı: Bunlardan biri koloninin kurucusu ve yöneticisi – baskın anında yetimhanede bulunmayan - Sabine Zlatin, diğeri ise avukat, tarihçi, “anı militanı” Serge Klarsfeld…

Savaşın hemen ertesinde Sabine Zlatin, evin girişine olayın anısına bir plaket konması için başvuruda bulunur. Yerel yöneticilerin devreye girmeleri ile istenen plaket konur. Ayrıca İzieu’nün bağlı olduğu merkezde bir anıt inşa edilir ve 7 Nisan 1946’da, Gestapo’nun İzieu Evini boşaltmasından iki sene sonra, 3000 kişinin katılımı ile açılır.

 Sabine anıta İngiliz şair John Donne’un şu dizelerimi kazdırır:

“Her insan kıtanın bir parçasıdır

Bütünün bir kısmıdır

Her insanın ölümü beni indirgiyor

Çünkü ben insan soyunun bir parçasıyım…”

Geçen zaman heyecanın sönmesini neden olacaktır. Gerçi Genaral De Gaule 1964’te buradaki törenlere katılacak ve dikkatleri yeniden İzieu’ye çekecektir, fakat bu Yahudi anısını ön plana çıkartmak yerine, savaş esnasındaki Fransız Direnişine odaklanacaktır. Neticede, Sabine ve İzieu Evinden sürülüp öldürülen çocukların geride kalan ailelerinden başka 6 Nisan’ı anacak kimse kalmayacaktır, uzun yıllar boyunca…

Her şey genç bir avukat, bir kurtulan ve Nazi avcısı Serge Klarsfeld ile eşi Beate’nin 1970 yılları başında Lyon Kasabı olarak ünlenen Klaus Barbie’yi Peru’da tespit etmeleri ile değişik bir yola girer. Barbie uzun uğraşlardan ve uluslararası pazarlıklardan sonra 1982 yılında Fransa’ya iade edilir. 1983’te davası Lyon’da görülmeye başlanmadan önce,  Klarsfeldler, dünyayı arşınlamışlar ve İzieu Evinden koparılan 44 çocuğun 33 ailesine ulaşmışlardır. Onlar davanın müdahilleri olacaklardır.

Dava 11 Mayıs 1987 tarihinde başlar ve birkaç hafta sonra, 4 Temmuz’da son bulur. Klaus Barbie insanlık suçu işlemekten ömür boyu hapse mahkûm edilmiştir.

İzieu’den Auschwitz’e sürülen ve burada, gaz odalarında katledilen 44 çocuk, Holokost süresince yok edilen 1,5 milyon çocuğun çok küçük bir kesiti… 11 yaşındaki Liliane Gerenstein, tıpkı Alice Jaqueline gibi, onlardan biri.  Sabine Zlatin’in baskından sonra koloninin odalarından topladığı resimler ve yazılar arasından çıkan Liliane’a ait bir şiir, zor dönemleri çocuk gözünden aksettiriyor adeta…

 TANRI’YA DUA

Tanrım?  Ne kadar iyisin!

Biri yaptığın iyilikleri saymağa kalksa hiç bitiremez…

 

Tanrım?  Yöneten Sensin!

Adalet Sensin,

İyiyi ödüllendiren,

Kötüyü cezalandıran Sensin…

 

Tanrım?  Sayende çok güzel bir hayatım oldu.

Başkalarında olmayan birçok şeyim oldu.

 

Tanrım?  Şimdi Senden tek bir şey istiyorum:

Annemi, babamı bana geri ver.

Onları ( benden daha fazla ) koru.

Koru ki, onlara bir an evvel kavuşabileyim.

 

Geri dönmelerini sağla!

O kadar iyi bir annem ve babam var ki…

Sana inanıyorum Tanrım ve Sana şükrediyorum.

Amen

Detaylı bilgi için:  www.izieu.com