22 Ağustos’tan önce, sonra

İnternet sansürü, Türkiye’nin önemli gündem maddelerinden biri… Peki, bu ‘sansür’ neler doğuracak, uygulaması nasıl

olacak?

Aydın BOLKAR Teknoloji
18 Mayıs 2011 Çarşamba

Geçtiğimiz hafta Yakup Barokas’ın da başyazıda değerlendirdiği internette sansür konusuna, hem teknik açıdan bakmak, hem de gelişmeler ışığında değerlendirmelerde bulunmak istiyorum.

Geçtiğimiz haftaki yazıdan alıntı: “Amaç, ceza kanunlarında suç oluşturan içeriklere sahip sitelere erişimin engellenmesi ise -ki özgürlükler açısından buna da karşıyım- öncelikli olarak etnik ve dinsel azınlıklara yönelik ‘nefret suçlarının’ bu kapsam dâhilinde ele alınması en birincil temennimdir. Çünkü bu tür suçların önüne geçmek bu suçların oluşmasına etki eden faktörlerin ortadan kaldırılması ile mümkündür.”

Her şeyden önce yapılmak istenen temelde interneti düzenlemek, yani regüle etmek. Bunda hiçbir sıkıntı yok. İnternet yeni çağın en büyük özgürlük alanlarından biri ama sağladığı faydalar yanı sıra, kuralları çiğnemek için de araçlar oluşturulmasına yardımcı oluyor. Nasıl sosyal toplumun her aşaması kurallar ve kanunlar bütünü ile idare ediliyorsa, çok doğal olarak internet de bir istisna değil. Türkiye’de katalog suç* olarak ifade edilen suçların söz konusu internet olunca serbest olması akılcı bir yaklaşım değil

Medyadan takip edebildiğimiz kadarıyla, yapılması planlanan düzenlemeler ile yukarıdaki katalog suçların engellenmesi amaçlanıyor. Peki, teknik olarak sistem nasıl işleyecek?

Medyada, sürekli Çin’de uygulanan yapıyla ilgili yazılar bulunuyor.

“Temiz hava için pencereyi açıyorsanız, sineklerin içeri girmesini de göze alacaksınız”.1980’lerde Çin siyasetçisi Deng Xiaoping tarafından söylenen bu söz Çin’de Great Firewall’un oluşumunu ateşleyen ilk kıvılcımdı.

Bugün gelinen noktaya, hep birlikte kısaca bakalım...

        Birçok büyük siteye üyelikte kimlik numarası girilmesi zorunlu.

        Çin’de yayın yapan bütün siteler (eğer engellenmek istemiyorlarsa) ICP denilen İnternet İçerik Üreticisi Lisansı almak zorunda. Site sahibi resmi makamlara başvuru yaptıktan sonra sonuç olumlu ise sitenizin en altına yerleştirmeniz için sitenize özel bir kimlik numarası veriliyor.

        Bütün forumlarda, video ve haber sitelerinde kullanıcı tarafından yapılan yorumlar izleniyor. Sisteme aykırı içeriklerin girilmesi durumunda içerik derhal internet polisi tarafından siliniyor.

        Yasaklı kelime havuzu denen bir sistem var. Bu havuzdaki kelimelerin geçtiği bütün web siteleri anında bloke ediliyor. Mesela bir blog yazınızda hükümetin karşı olduğu karşı partinin bir üyesinin ismini yazdınız. Sistem, içeriği yazdınız sayfayı anında bloke ediyor ve sayfanıza kimse ulaşamıyor. Sayfanız ancak ‘sakıncalı’ içeriği silerseniz tekrar ulaşılabilir duruma dönüyor.

        İnternet kafelere giriş yaparken sisteme kimlik numaranızın kaydedilmesi zorunlu. Giriş yapmak için kimliğinizi uzatıyorsunuz numaranız ve isminiz hükümetin internet kafelere verdiği sisteme giriliyor. Böylece nerede kaç saat internete girdiğiniz de kayıt altına alınmış oluyor.

        MSN, QQ gibi anlık mesajlaşma programları da sansür kapsamında. Sansür sistemi tarafından sakıncalı olarak belirlenmiş kelimeleri yazsanız bile karşı tarafa iletilmiyor.

        Telefonda konuşurken de ‘protesto’ kelimesini söylemeniz halinde görüşmenizin kesildiği söyleniyor.

        ‘Polis şiddeti’, ‘Tiananmen olayı’, ‘Özgürlük konuşması’ kelimelerine hiçbir sitede rastlayamıyorsunuz. Bu kelimeleri internette aratsanız bile karşınıza hiçbir sonuç çıkmıyor. Aynı yasaklama ‘BBC Haberleri’, ‘Amerika’nın sesi’ kelimeleri için de geçerli.

        Çin’de şu anda Facebook, Twitter, YouTube gibi internet sitelerinin yasaklı olduğunu söylememe gerek bile yok sanırım. Bu tür sitelere olan ihtiyacı Çin kendi klonlarını yaratarak çözmüş durumda. Facebook yerine Renren, Twitter yerine Fanfou, YouTube yerine Youku gibi klon sitelere hükümetin de maddi destek verdiği ve böylece Facebook, Twitter, YouTube gibi sitelere olan ihtiyacın da ortadan kaldırıldığı söyleniyor.

Eğer zamanında engellenen internet siteleri arasında YouTube olmasaydı belki de bugün milyonlarca Türk kullanıcısı DNS’in ne olduğunu bilmek zorunda kalmadan yaşamlarını sürdürebilirlerdi. Eğer engellemeler sadece gerçekten sakıncalı içeriklere uygulanmış olsaydı, kullanıcıları rahatsız eden tercihler yapılmamış olsaydı, aslında bugünkü yeni düzenlemelere de ihtiyaç olmayacaktı. Ama internet düzenlemeleri, istemeden bir canavar yarattı ve şimdi engellenen her siteye girebilen bu canavarı durdurabilmek için daha büyük bir engelleme ihtiyacı duyuluyor.

Pratik uygulama bence şu şekilde olacak; filtreleme PC bazında değil de bağlantı bazında yapılacağından dolayı, detaylı olarak anlatılan dört adet filtreden (Aile, Çocuk, Standart, Yurtiçi - ki bence en komik filtre bu, kullandığımız internet sitesinin sunucularının yurtiçinde olup olmadığını kaçımız biliyoruz acaba?) kullanıcıların neredeyse %100’ü standart filtrede kalacaklar. Zaten diğer filtre tipleri sadece kamuoyuna yapılacak uygulamayı makul göstermek amaçlı hazırlanmış gibi duruyor (Aile, Çocuk).

Standart filtrenin eleklerinin genişliği de uygulanacak düzenlemenin çerçevesini tanımlayacak.

15 Mayıs Pazar günü bu konuyu gündeme taşımak amaçlı tüm Türkiye çapında gösteriler düzenlendi. Sanırım 12 Haziran’a kadar bu konuda kesinlikle hiçbir detaylı açıklama yapılmayacak ama sonrasında alınan tepkiler doğrultusunda uygulama şekillenecek.

İnternet tamamen kısıtlanır mı? Sanmıyorum ama eskilerin güzel bir sözü vardır, ‘Şuyuu vukuundan beterdir’ derler.

Hep birlikte göreceğiz...

* Türkiye’de Katalog Suçlar = İntihara Yönlendirme, Çocukların Cinsel İstismarı, Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanılmasını Kolaylaştırma, Sağlık için Tehlikeli Madde Temini, Müstehcenlik, Fuhuş, Kumar Oynanması için Yer ve İmkan Sağlama, Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar. Webrazzi İnternet Sitesi’nden alıntı yapılmıştır.