Çocuğunuzun doğum gününde attığı kahkahayı sonsuza kadar saklamak istemediniz mi? Ya da gittiğiniz seyahatte gördüğünüz bir manzarayı… İşte, onlar bunu yapabiliyor. Hayatın güzel anlarını sonsuza kadar saklayabiliyorlar…
BETTY MAZALTO
Fotoğrafçılık hikâyemin çıkış kaynağı annemden bana geçen yaratıcılık geni, hep bir şey yaratma çabası, insanoğlunun yarattığı tasarıma ve güzelliğe hayran olma tutkusu, içimde olan enerjiyi, heyecanı bir yere yansıtma çabası… İşte böyle başladı fotoğrafçılık… Ben reklamcılık mezunuyum, sonrasında Mars Entertainment Group’ta uzun süre marka yöneticiliği görevinde çalıştım. Yeni kararların alındığı dönemler vardır. İşte öyle bir zamanda çok doğru bir yolda yürüme kararı aldığımı düşünüyorum, çünkü eskiden beri fotoğraf çekmeyi hep çok sevdim, herkesin fotoğraflarını basmaktan vazgeçtiği dönemde, hep fotoğraflarıma sahip çıktım ve kursa gitme kararını da böyle aldım. Zevkle, keyifle, heyecanla fotoğraf çekmeye başladım.
Muammer Yanmaz’a ait 40 Haramiler Fotoğrafçılık Kursu’na gittim. Çok eğlenceli bir dönemdi benim için, temel eğitim ve profesyonel eğitim aşamalarıyla birlikte yaklaşık 6 ay süren eğlenceli bir süreç. Bu dönemde reklam fotoğrafçılığı, stüdyo ve ışık sistemleri eğitimi aldım; Amerika’nın ödüllü düğün fotoğrafçısı Göknur Olguner’den çağdaş düğün atölyesi ve ayrıca photoshop workshoplarıyla da eğitimimi destekledim.
Eğitim süreci bitince, İlk önce kızım Siena’yla beraber çocuk fotoğrafları çekmeye başladım. Onları çekmeye bayılıyorum; yüzlerindeki güzellik, saflık sanırım hiçbir şey de yok. Daha sonra mimari çekimler, ürün çekimleri ve Selin Franko ile yemek çekimleri yaptım. Sanırım benim en sevdiğim insanların duygularının görüldüğü ‘anın’ fotoğrafları, yani ‘Hikâye ve Portre’ fotoğrafçılığı…
Fotoğraf çekmek benim için mutluluk… Farklı insanlarla çalışmak, değişik projeler için fikir üretmek ve bunun için daha çok fotoğraf bakmaktan, nasıl daha iyi bir çıkartırım diye düşünmekten, insanların duygularını yakalamak ve bunun sonucunda da fotoğraflara bakarken anın heyecanını ve mutluluğunu tekrar tekrar hissettirmekten daha keyifli bir şey olamaz.
İşte bu yüzden Hikâye ve Portre fotoğrafçılığı sevdiğim ve uzmanlaşmakta olduğum alandır, şuanda; Galerist’in sergi açılışlarını, bebek ve çocuk doğum günlerini, özel gün (kına, nişan, nikâh, düğün) ve özel partilerin fotoğraflarını çekmekten çok büyük keyif alıyorum. Sanırım böylede devam edeceğim… Fotoğraf, hayatımızın akan zamanda iz bırakan kanıtları olduğuna inandım, hiç unutmamak, hep hatırlamak için, gelecekte de gülümsetmek için… www.bettymazalto.dphoto.com
SARİT BONFİL
Üniversiteden mezun olduktan sonra finans ve sigortacılık sektöründe çalışmaya başlamıştım. Ancak ikinci kızımı doğurduktan sonra iş hayatına ara verdim. Yaklaşık üç sene iş hayatından uzak kaldıktan sonra tekrar profesyonel hayata geri dönmek istemedim ve bir hobi aramaya başladım. Eşim de fotoğraf makinelerine çok meraklı olduğundan (sözde kendisine) profesyonel bir makine almıştı. İşe çocuklarımın fotoğraflarını çekmekle başladım. Sonra bu işi daha profesyonel yapmak istediğime karar verdim. Bu arada çok yakın bir arkadaşımın dijital baskı albüm tasarlamaya başlamasıyla beraber bu işi beraber ilerletebileceğimizi düşündük ve bu vesile ile de fotoğrafçılık kursuna gitmeye başladım. Beyoğlu’nda Fotoğraf Ağacı Fotoğraf Atölyesi’nde temel fotoğrafçılık, uygulamalı fotoğrafçılık, photoshop, profesyonel doğum ve bebek fotoğrafçılığı atölyelerine katıldım. Temel fotoğrafçılık atölyesinde fotoğraf makinesini tanıma, makinelerin çalışma biçimleri, enstantene, objektif kullanımı, nasıl kompozisyon oluşturulduğu; uygulama atölyesinde portre fotoğraf çekimi, kapalı mekânlarda fotoğraf çekimi, hareket fotoğrafı ve gece fotoğrafları çekimi; photoshop atölyesinde fotoğraf temizleme, renk ayarları yapmanın yanı sıra albüm tasarımı, doğum ve bebek fotoğrafçılığın da ise doğum öncesi müşteri ilişkileri, tanıtım, doğum sürecine yakından bakış, doğum konusunu bir fotoğraf hikâyesi olarak ele almak, stüdyoda bebek fotoğrafı çekimi öğretiliyor. Bir senelik süre içerisinde en çok çocuk portre fotoğrafları çektim. Şu anda da doğum günlerinde fotoğraf çekimleri yapıyorum. Bir hikâyeyi yazıyla değil de görsel olarak fotoğraflarla anlatmak bence çok daha etkileyici. İnsanların en mutlu, en özel, en unutulmaz, en duygusal, en heyecanlı anlarında heyecandan unutup da kaçırdıkları anları ben onlar için fotoğraflıyorum. Bu beni çok mutlu ediyor. Çocuk ve bebek fotoğrafları çekmeye devam edeceğim. Çünkü çocukların yüzlerindeki duygu ifadeleri gerçekten çok güzel. Bir arkadaşım “Biri doğum günlerinde çocuğumun fotoğraflarını çekip bir albüm hazırlasa ne kadar iyi olur, çünkü doğum günü hazırlıkları sırasında bir de ona vakit ayıramıyorum” dedi. Ben de bunun gerçekten iyi bir fikir olduğuna karar verdim ve bu açığı kapatmak üzere bu konuda uzmanlaşmaya karar verdim.
ALPER VARON Beş yıldır fotoğraf çekiyorum ve bu hayatta en çok keyif aldığım şeylerden biri. Fotoğrafçılık işinde okullu değil, alaylı sayılırım çünkü bir kursa katılmadım. Fotoğrafçılığa, benden önce bu konuya merak salmış ve çok ilerletmiş iki arkadaşım sayesinde başladım ve onlardan çok şey öğrendim. Tutku haline gelen bu hobimi geliştirmek için çok okudum ve çok deklanşöre bastım. Fotoğrafçılıktaki en önemli ilgi alanım kuşlar. Türkiye’de yaşayan ve göç sırasında Türkiye’den geçen toplam 468 tür kuştan 257’ini fotoğraflamayı başardım. Hedefim ve arzum yurt dışındaki kuş türlerini de fotoğraflayabilmek. Manzara, şehir, bina, insan ve makro türünde de fotoğraflar çekiyorum. Bir süredir çocuk fotoğrafları çekmeye başladım. Onlarla çalışmanın çok keyifli ve kuş fotoğrafı çekmek kadar zor olduğunu gördüm. Çünkü onlar da kuşlar gibi ne yerde ne gökte sabit duruyorlar, bu zorluk bile beni çok eğlendiriyor. Ayrıca çektiğim resimleri kardeşim Meyzi Sarfati’nin dizayn zevki ile bir araya getirip çok şık ve güzel bir anı olan foto-albümler de hazırlıyoruz. Fotoğrafçılık konusunda resmi bir eğitim almamama rağmen bir süredir dostlarımdan gelen talep üzerine eğitim vermeye başladım. Bu eğitim sırasında öncelikle arkadaşlarıma ellerindeki profesyonel kameranın özelliklerini, fotoğraf çekme tekniklerini öğretiyorum. Sonrasında ise açık havada çekim yaparak ışığı kullanmayı, objeleri oranlamayı, yerleştirmeyi öğretiyorum. Fotoğraf çekmekten ve fotoğrafçılıkla ilgili her şeyden o kadar keyif alıyorum ki, ne yeni bir tür kuş için sabah 5’lerde yola düşmek, ne de minik bir çocuğun top havuzundaki kahkahasını yakalayabilmek için yuvarlanmak beni yoruyor. Geçtiğimiz yaz National Geographic Dergisi’nin kapağında bir fotoğrafımın yayınlanmış olması ise fotoğrafçılıkla ilgili en güzel ödülüm diyebilirim. NUR KASUTO Seneler evvel Açıkhava’da bir konserde izlediğim fotoğrafçı kız kıskandırdı beni ve “neden olmasın?” dedirtti. Bir süre araştırdıktan ve kendi kendime savaş verdikten sonra İfsak’da kursa başladım (savaş, çünkü bütün kurslar akşamlarıydı). Sıfırdan başlayan arkadaşlarla beraber tanıştım fotoğraf makinesi ile. İşin temelinden başladık fotoğrafçılığa. Altı haftalık bir eğitim sonrası ışığı doğru kullanmayı, doğru kadraj yapmayı, en önemlisi de istediğim görüntüyü yansıtmanın teorik bilgisini aldım... Bütün bu bilgiden sonrası tamamen bana kalmış, ne kadar çok çekersen o kadar çok tecrübe kazanıp kilometre kaydedersin fotoğrafçılıkta. Daha sonra bir fotoğraf stüdyosunda asistan olarak çalıştım ve işin püf noktaları, fotoğrafın görüntü hileleri ile ilgili bilgilendim. Yeğenimin düğününden aldığım ilham ile kendi kendime fikir üreterek bir şeyler yaratmak ve başarmak amacı ile başladım deklanşöre basmaya. Önce yeğenlerim, şimdi ise belli zaman aralıkları ile hamile takip fotoğrafları, bebek takip fotoğrafları, doğum günleri ve gelinin hazırlık aşamasındaki özel anları yakalamayı seviyorum… Yakalamak diyorum çünkü insanları yönlendirmeyi sevmiyorum, doğal hallerini görüntülemek istiyorum bunu en güzel veren de tabi ki bebekler. Çekilen kareleri kişiye özel bir albüme dönüştürüyorum. Bu arada kendimi geliştirmek amacı ile eğitime de devam ediyorum tabii... İzzet Keribar’ın seyahat fotoğraf çekim teknikleri ve tüyoları, Ayça Oğuş’un doğum fotoğraf semineri bunlara dahil. Fotoğraf çekerken kendimi resmen kaybediyorum; ne yorgunluk, ne zaman mefhumu kalmıyor. Sonrasında da karşımdakinin memnuniyeti ve beğenisi benim için paha biçilemez bir duygu.
Virna BANASTEY GÜMÜŞGERDAN / Karel VALANSİ