“İsrail sınır kapısında bir sabah” başlıklı 1 Haziran 2011’da yayınladığınız makale özeleştiri olmaktan ziyade, ‘sarı gazetecilik’ ve dezenformasyon sınıfına uygun. Bu makalenin New York Times’ta yayınlanmış olması, yazınızda tekrarladığınız gibi iki Yahudi tarafından yazılmış olması içeriğinin doğru olduğuna delalet etmez.
Makalede, ‘Kalandia Kontrol Noktası’ Filistinli çoluk çocuğun hastanelere, camilere gitmek için geçmek zorunda oldukları sakin ve huzurlu bir geçit noktası olarak tanımlanıyor. Böyle sakin bir geçidin neden yalnız bir kişinin geçebileceği dar bir tünelden oluştuğu, niye çocukların ve ihtiyarların oturabilecekleri yerlerin olmadığı, dikenli tellere, turnikelere neden ihtiyaç bulunduğu soruluyor. Bu sorulara yanıt olarak, zalim İsraillilerin zavallı Filistinlilere fiziksel acı çektirmek istemeleri, vurdumduymaz İsrail askerlerinin de bu durumdan zevk aldıkları iddia ediliyor.
Şimdi bir de bu sakin geçitte iki gün önce 40 kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan olaylar hakkında aşağıda linkini verdiğim haberi okuyup video klipini izleyin:
http://www.jpost.com/VideoArticles/Video/Article.aspx?id=223730
Görebileceğiniz gibi, makaledeki yüzlerce zavallı, masum çocuk ve ihtiyar- bu gün molotof kokteylleri, yanan lastikler ve taşlarla geçitteki askerlere nasıl hücum ediyorlar. Göstericiler, “Hedefimiz Yeruşalayim” diye yürüyorlar, niyetleri Ramallah’dan Yeruşalayim’deki El Aksa Cami’ne varmak, hücumları öyle şiddetli ki ancak gözyaşı gazı sayesinde dağıtılıyorlar. Yaralılar arasında İsrailli polisler var. Göstericiler, “niyetimiz savaşmak, masaya oturmak değil” diyorlar. Üstelik bu olaylar daha üç hafta önce İsrail’in kuruluş yıldönümündeki yine aynı masum Kalandia Geçidi’nde meydana gelen olaylara nazaran çok daha ılımlı. Özetle, bu masum geçitte bir ay içinde yüz kadar yaralı. Şimdi sizce, bu geçitte uzun boylu bir kontrole, dar geçitlere, dikenli tellere, turnikelere ihtiyaç var mı, yok mu?
Doğru olup olmadığını kontrol etmeden yayınladığınız, maksadı İsrail’i ve askerlerini şeytan gibi göstermekten başka bir şey olmayan bu makale bana Avusturyalı filozof Ludwig Wittgenstein’ın bir hikâyesini hatırlattı: Adamın biri, bir gazete bayiinden geçerken gözüne bir manşet ilişmiş. Haber o kadar olağanüstüymüş ki haberi doğrulamak için o gazeteden bir tane daha satın almış. Hala şüphede, o gazetenin bütün nüshalarını satın almış, aynı manşeti yüzlerce kere okumuş ve böylelikle doğru olduğuna kanaat getirmiş. Anlaşılan siz de Wittgenstein’ın hikâyesindeki hataya düşmüşsünüz, NY Times’ta yayınlanmışsa, iki Yahudi tarafından yazılmışsa, üstelik yaranmak istediğiniz unsurların hoşuna da gidecekse bu makale muhakkak doğrudur deyip basmışsınız haberi.
Biz İsrailliler, eleştiriden ve özeleştiriden muaf değiliz, ama hiç olmazsa bize karşı iddiaların gerçek olmalarını bekliyoruz. Ümit ederim ki, yazdıklarım bir yerde hata etmiş olabileceğiniz ihtimalini uyandırmıştır.
Sevgi ve saygılarımla
Yosi BENALTABET
7 Haziran 2011