ABD’nin önde gelen Yahudi kuruluşlarından Simon Wiesenthal Merkezi, Hitler’in 1919 yılında yazdığı bir mektubu 150 bin dolar karşılığında satın aldı. Mektubun tarihi değeri ve Holokost’un nedenlerini anlamadaki eşsiz yeri tartışıladursun yüksek paralar ödeyerek Nazi eşyaları toplayanların antisemit olup olmadıkları sorusu yeniden kamuoyunu meşgul ediyor.
1. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bir yıl sonra, Eylül 1919’da, Alman ordusunda hareket halinde olmayan birlikleri nasyonalizm konusunda eğitmek amacındaki bir propaganda biriminin başında olan Teğmen Karl Mayr, Adolf Gemlich adındaki bir askerden “ordunun Yahudi sorunu karşısındaki duruşunu” soran bir mektup aldı. Komutan Mayr, bu mektubu yanıtlama görevini, altında görev yapan Adolf Hitler’e verdi. Ortaya çıkan, Gemlich mektubu, Hitler’in antisemit görüşlerinin ilk belgesi olarak tarihte yerini aldı.
Geçtiğimiz ay, ABD’de Simon Wiesenthal Merkezi’nin Dekanı Marvin Hier, altında Hitler’in imzasının bulunduğu orijinal mektubu satın aldıklarını ve Los Angeles’daki Hoşgörü Müzesi’nde sergileyeceklerini açıkladı. Hier, mektubun ellerine gelene kadarki yolculuğunu da kamuoyu ile paylaştı.
1945 yılında William Ziegler adındaki Amerikan askeri mektubu, Nüremberg’deki yüzlerce belge ile birlikte buldu. Ziegler, mektubu bir koleksiyoncuya sattı. 1988 yılında Simon Wiesenthal Merkezi mektubu satın alma fırsatını buldu ancak mektubun daktilo ile yazılmış olmasından dolayı belgeye şüphe ile yaklaştı. Hitler’in o yıllardaki durumunu göz önünde bulundurarak, orduda basit bir görevde olan Adolf’un o dönem için büyük bir lüks olan bir daktiloya sahip olamayacağını düşünen Merkez, mektubu satın almadı. Geçen süre içinde, Hitler’e ait olduğu iddia edilen birçok günlüğün sahte olduğunu ortaya çıkaran, el yazısı uzmanı Charles Hamilton Jr., mektuptaki imzanın gerçek olduğunu açıklarken Hitler’in orduya ait bir daktiloyu kullandığı anlaşıldı.
Wiesenthal Merkezi, mektupla tekrar karşılaştığında bu sefer fırsatı kaçırmadı ve yüz elli bin dolar karşılığında mektubu satın aldı. İlk önce New York’da bir sergide kamuoyuna sunulan mektup, yakın zamanda Los Angeles’daki müzede daimi yerini alacak.
Gemlich mektubu, Hitler’i ve dolayısıyla Holokost’u anlayabilme konusunda tarihi bir önem taşıyor. Sadece Hitler’in inanışlarını gösterme açısından değil, Yahudileri sistematik bir şekilde yok etme konusundaki ilk fikirlerini de ortaya koyma açısından çok önemli addediliyor. Mektupta, Hitler’in “Duygusal dayanaklar bulan ve bu şekilde doğan antisemitizm, kendisini pogromlar şeklinde ifade edecek” sözü özellikle Merkez tarafından yapılan çeviride vurgulanıyor.
Diğer taraftan Hitler’in bir mektubuna bu kadar yüksek bir fiyat ödenmesi bazı tarihçiler tarafından tepkiyle karşılanıyor. Toronto Üniversitesi’ndeki Prof. Emeritus Holokost Çalışmaları Merkezi’nde görevli Michael Marrus, “Bu belge Magna Carta değil” diyerek tepkisini belirtiyor.
Hier’in bu yoruma cevabı ise çok net; “Nazi hatıraları ve objeleri için bir pazar oluşturmak istemiyoruz ancak bu mektup bir şahsın elinde kalmamalıydı. Bu belge, kesinlikle kamuya açık olmalıydı ve şimdi Hoşgörü Müzesi’nde ait olduğu yeri buldu.”
Tüm bu tartışmalar zaman zaman kamuoyunun gündemine gelen bir soruyu yeniden canlandırıyor. Neden Nazi dönemi hatıra eşyalarına bu kadar ilgi var? Ya da Nazi hatıra eşyalarını toplamak ne kadar kötü?
Kariyerine Pentogon’da başlayan Marc Garlasco, askeri operasyonlar bölümünde hedef belirlemeden sorumluydu. 1999’da Kosova’da, daha sonra da 2. Körfez Savaşı’nda Amerikan ordusunun vuracağı yüzlerce hedefin belirlenmesinden rol oynadı. Daha sonra ise kariyerinde büyük bir değişiklik yapan Garlasco, Pentagon’dan ayrılarak, bir sivil toplum örgütü olan İnsan Hakları İzleme Örgütü’nde analist olarak çalışmaya başladı. Dünyanın farklı noktalarındaki savaş ve mücadelelerde savaş kanunlarının ihlal edilip edilmediği araştırarak bu konuda rapor hazırlayan Garlasco, 2006’da 2. Lübnan Savaşı’nın ardından kullanılan silahlarla ilgili olarak İsrail karşıtı nitelendirilebilecek bir rapor kaleme aldı.
Dünya kamuoyunun Garlasco’nun ismini duyması ise Eylül 2009’da oldu. İsrail yanlısı bir blog, Garlasco’nun Nazi hatıratları toplama konusundaki hobisini dünyaya duyurdu. Omri Ceren adlı bloggerın yazdığı haberi ertesi gün Haaretz ve Guardian gibi gazeteler daha geniş kitlelere duyurdu.
Birçok İsrail yanlısı blog, Garlasco’nun hobisinin detaylarını vermek için yarıştı. Garlasco’nun bazı web sitelerinde yaptığı yorumlar (bir deri SS ceketine yaptığı “çok havalı” yorumu) ve Alman ordusunun madalya ve nişanları üzerinde yazdığı 400 sayfalık kitap gün yüzüne çıktı.
Garlasco ise kaleme aldığı ve Huffington Post’ta yayınlanan bir yazı ile kendini savundu. Garlasco, ailesinin geçmişinde askerler olduğunu bu yüzden de askeri tarihi her zaman çok sevdiğini belirtti. 2. Dünya Savaşı’na ait hem Almanlara hem de Amerikalılara ait hatıratlar topladığını vurgulayan Garlasco, “Hiçbir zaman hobimi gizlemedim, çünkü bunda utanılacak bir şey yok. Binlerce askeri tarih meraklısı 2. Dünya Savaşı’na ait teçhizat ve eşya toplar çünkü biz geçmişten öğrenir, ders alırız,” dedi.
Ancak bu savunma yeterli olmadı, İnsan Hakları İzleme Örgütü önce Garlasco’dan bir savunma istedi, ardından da durumun bir ‘imaj sorununa’ neden olduğu gerekçesiyle kendisini görevden uzaklaştırdı.
Peki, 3. Reich dönemine ilgi duymak, o döneme ait eşyaları toplamak ne kadar kötü?
İngiltere’de askeri eşyaların ticaretinde söz sahibi olmuş şirketlerden biri olan Regimentals, satışının büyük bir bölümünü internet sitesi üzerinden gerçekleştiriyor. Sitede yer alan ürünlerin bir kısmı 18. yüzyıla kadar uzanıyor. Ancak yine de satışın büyük bir kısmını 2. Dünya Savaşı’na ait ürünler oluşturuyor. Şirketin kurucusu Malcolm Fisher koleksiyoncuları ‘sadece tarihe ilgisi olan insanlar’ olarak tanımlıyor. Fisher, “Bu eşyaları toplayanlar, hayatın çeşitli evrelerinden, sıradan insanlar. Yüzde birlik bir kısım belki ‘delileri’ oluşturur ancak bu oran hayattaki herkes ve her şey için geçerlidir” diyerek koleksiyoncuların büyük bir kısmının ‘zararsız’ olduğunu savunuyor.
Askeri eşyalar pazarında önemli bir yüzdeyi de reprodüksiyonlar, diğer bir deyişle, kopyalar oluşturuyor. Bu alanda hevesli olanlar zaman zaman üniformalar giyerek ‘canlandırma’ oyunları oynuyor.
3. Reich dönemine ait birçok eşyanın kopyalarını sunan Militaria-net, SS üniformalarından Nazi nişan ve rozetlerine kadar birçok ayrıntıyı, bu oyunların meraklılarına sunuyor. Sitenin kurucusu Anthony Hole, birçok televizyon kanalına çektikleri savaş filmlerinde destek olduklarını belirtiyor. Hole’un koleksiyoncularla ilgili tanımı ise daha detaylı, “Action Man’lerle oynayarak ve savaş filmleri seyrederek büyüyen, orta yaşlı erkekler…”
Hole, canlandırma oyunlarındaki seçimlerin ise estetik bazlı olduğunu vurguluyor; “2.Dünya Savaşı’nda Alman ordusunun üniformaları diğer bütün ordularınkinden daha iyi görünüyordu. İngiliz üniformalarına bakarsanız, estetik olmaktan ziyade pratik olduğunu görürsünüz.”
Bazıları ise bu olayı değerlendirirken 3. Reich dönemindeki kuvvetlerle Naziler arasında ayırım yapıyor. İngiltere Yahudi Cemaati yöneticilerinden Mark Frazer, BBC’ye yaptığı bir açıklamada, bu konunun olay bazında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Frazer, “Bazı koleksiyoncuların niyetleri tamamen tarihi ve akademik. Buna hiçbir itirazımız yok. Ancak yelpazenin diğer ucunda Nazi üniformaları giyerek Hitler dönemindeki yaşamı canlandıranlar var… Bu insanların tarihin bu karanlık çağı ile ilgili tutku ve fantezilerinin olması büyük bir sorun,” diyerek konunun tek bir başlık altında genellenmemesini savundu.
Frazer’ın üzerinde durduğu bir konu daha var: “Bazı şeyler sebebi ne olursa olsun kesinlikle kabul edilemez,” diyerek kamplardan geldiği bilinen bir eşyanın satışına kesinlikle göz yummayacaklarını ve cemaat olarak bunu durdurmak için her şeyi yapacaklarını belirtti.
Nazi hatıratlarının satışı Avrupa’nın birçok ülkesinden yasak. 2000 yılında, Fransa’da Yahudi Öğrenciler Birliği ve Irkçılık ve Antisemitizmle Mücadele Derneği, açık arttırma sitelerinde bu eşyalara yer veren Yahoo’ya, “savaş ve insanlık suçlarını maruz gördüğü” gerekçesi ile dava açtılar. Yahoo, hemen Nazi eşyalarının sitede satışını yasakladı. 2003 yılında sona eren davada ise mahkeme Yahoo’yu suçsuz buldu. Aynı dönemlerde on-line açık arttırma sitesi e-bay de Nazi eşyalarının satışını yasakladı.
Hitler’in imzalı mektubu 150 bin dolara alıcı bulurken, bir Nazi rozetine birkaç yüz dolar veren birinin tehlikeli bulunması kimilerine mantıksız gelebilir. Ancak uzmanlar ‘tehlikeli’ ile ‘tehlikesiz’ arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: satın alırken ardında politik bir gerekçe olup olmaması… Binlerce koleksiyoncu arasında gerçekten politik nedenleri olanları ortaya çıkarmak ise ancak şöyle ifade edilebiliyor: “Gölgeleri kovalamak.”