Kaybolan on kabile; Reuven, Simon, Dan, Naftali, Gad, Aşer, Yisahar, Zevulun, Efraim ve Menaşe’nin yarısıdır. Bunlar, kuzeydeki Yisrael Krallığı’nı oluşturuyorlardı ve bu krallık Kral Şelomo’nun ölümünden sonra Yeuda Krallığı’ndan ayrılmıştı.
M.Ö. 722’de Yisrael Krallığı Kral Şalmaneser önderliğindeki Asurlular’ın eline geçti. Bu kral, birçok Yisraeloğlu’nu Gozan Nehri kıyılarındaki Halah ve Habor’a ve Med’in kentlerine sürdü (İkinci Krallar, 17:6; 18:1). Ancak bütün Yisrael vatandaşları sürülmemişti (İkinci Tarihler, 35:17-19).
Her ne kadar bu Yisraeloğulları’nın “Asur topraklarına sürülünce” (İkinci Krallar, 17:3) özümlendiği genel bir kanı ise de; Birinci Tarihler 5:26’daki bir bölüm kaybolan kabilelerin “bugüne dek” süregeldiğini ima etmektedir. Bu inanç, peygamberler tarafından Tanrı’nın “Yisrael’in artanlarını” dünyanın köşelerinden toplayacağı şeklindeki (İşaya, 11:12) kehanetlerle de canlı tutulmuştur. Zeharya, Yisrael ve Yeuda’nın biraraya gelişi ve Mesianik dönemlerde Tanrı’nın kutsamalarını alacağı konusundaki vizyonlarından (Zeharya, 8:13) bahsetmiştir.
“Kaybolan” on kabilenin varlığının devam ettiğine dair duyulan inanç, Talmudik ve Midraşik edebiyatta da yaşanmıştır. Bu kabilelerin genellikle Sambatyon nehrinin öte yanında yaşadığına inanılırdı. Bu nehrin suları hafta günlerinde düzgün fakat güçlü akardı ve Şabat günleri de dinlenirdi.
Rabiler, On Kabile’nin gönderildiği mekanların yerini saptamaya çalışmışlardır. Yeruşalayim Talmudu’nda Sambatyon nehrinin öte yanında sürgünlerin yalnız üçte birinin yaşadığı fakat bunların eninde sonunda geri dönecekleri (Sanhedrin, 10:6) ifade olunur. Bu görüşe karşı çıkanların birisi olan R. Akiva, “On Kabile”nin hiçbir zaman geriye dönmeyeceğini (Sanhedrin, 10:3) savunmuştur.
devam edecek...
Kaynakça: “Yahudilik Ansiklopedisi”, Cilt I, II, III