Ester Eti Alkanlı, ender rastlanan güzel ve özel insanlardan biri. Tohummuş, kök vermiş, fidan olmuş, filizlenmiş, yaprak açmış ve hayatın içinden gelen besin kaynaklarıyla kendini koca bir çınar ağacına dönüştürmüş. Yaşamın piri olmuş, bilgelik yapraklarını yeni nesillere aktarmak üzere ‘çınardan el almış’
Önce küçük bir tohumdu…
1943 yılında dünyaya geldi. Adını Ester koydular. Savaşa doğan bir bebekti. 1. Karma İlkokulu’nda okurken, hem komşusu hem de matematik öğretmeni olan Eliezer Konfino’dan torpil beklerken; aksine Bay Konfino ona çok sert davranmıştı. Bu onun yaşadığı ilk hayal kırıklığıydı.
Dört beş arkadaş bir olup annelerinden gizli kimliklerini alarak Taksim, Saint Pullcherie’ye kendi kendilerine yazıldılar. Henüz on bir yaşındaydı Ester ve bu onun yaşamındaki ilk başarıydı.
On altı yaşında evlendi. Başını sokacak bir çatı, sıcak bir yuva, iyi bir eş ve mutlu iki çocuk hayalleri vardı. Hayatı bundan ibaret sanmıştı. 1972’ye kadar bu böyle sürdü. Kendini eşine ve çocuklarına adamıştı.
Tohum Ester’in en büyük besin kaynağı çekirdek ailesiydi.
Kökleri gittikçe büyüdü…
Ester, eşinin ailesine çok bağlıydı. Kendi tek çocuk olduğundan, onlar onun da ailesi olmuştu. Çocukları aynı yaştaydı. 72’de büyük fırtına koptu ve bir ağaç devrildi. Trafik canavarı çok sevdiği eltisini alıp götürdü. Ester’in hayatı değişmeye başladı. Doğa-ana ona iki çocuk daha sundu ve o, çınar ağacının koşulsuz sevgisiyle, iki kız yeğenine sahip çıktı. Biyolojik anneleri değilken de onlara anne olabilmenin yollarını aradı. İki oğlunun yanında artık iki güzel kızı vardı. Çınar ağacının dalları arttıkça kendini daha güçlü hissediyordu.
Gövdesi biçimlendi…
O dönem, Doğa-ana ona, henüz bilmediği birçok sorumluluk ve zorluklar hazırlamıştı. Ester, zorluklara çözümler üretmeliydi. Yeni bir Ester olma, büyüme zamanıydı. Çınar’ın gövdesi biçimlenmeye başlıyordu. Arkadaşları evlerde toplanıp konken oynarken, Ester özel dersler alıp kurslara gitti. İngilizce, daktilo, teleks kursu derken, Taksim’de bir turizm şirketinde satış elemanı oldu. Üç sene çalıştıktan sonra şirkete ortak oldu. On yıl süren bir zamanda, gelen turistlere tur organizasyonları yapıyordu. Bir yandan çalışıyor, bir yandan çocukların okul ve ev düzenini, kendi arkadaş ve aile ilişkilerini de aksatmadan sürdürmeye çalışıyordu.
7o’li yılların verdiği zorlukların ardından, 79’da Ester ve eşi, çocuklarının yurt dışında tahsil görmelerini tercih ettiler. Büyük oğlu Aslan Amerika’da üniversiteye giderken; kardeşi İzzet de lise için İsrail’e gitti. Yeğen kızlarım diye bahsettiği öz evladı gibi sevdiği Jülyet ve Sibel ile baş başa kaldı. Bir velinin en kutsal görevlerinden birini de keyifle yerine getirdi. Onların evlenip tohumlanmalarını büyük bir zevk ve gururla seyretti.
Ve yaprak vermeye başladı…
1980 yılında Türkiye’de ihtilal oldu; İzzet askerlik görevini yapmak üzere Türkiye’ye döndü. İki sene sonra terhis oldu; abisini ziyaret etti ve Amerika’da kaldı.
Ester Eti Alkanlı anlatıyor
“Yıl 1986. Yorgundum ve değişik şeyler yapmak istiyordum. Önce biraz dinleneyim derken boş durmadım, aklımda yeni fikirler filizlenmeye başladı. Babam ‘Biraz bizim cemaatimizle ilgilensen iyi olur.’ deyince, cemaatte gönüllü olarak çalışmaya başladım. Kendimi Matan-Baseter ve Bikur-Holim’in içinde buldum. Ofiste iki yaşlı adam, kilitli bir telefon ve fakirlere yardım için hazırlanmış karanlık bir oda. Önce telefonun çalması ve de kilidin kalkması gerektiğini gördüm. Cemaatin halkla ilişkilerini arttırmalıydım. Bir yerden telefon bulmalıydım, sonra odaya ışık girmesi için duvarlara boya-badana yapılmalıydı. Güzel şeyler oluşmaya başlayınca, bana resmi olarak çalışmamı teklif ettiler. Kabul ettim. Haftada 5 gün büyük bir zevkle çalıştım. Kadınlar kolundan büyük destek aldım ve gerçekten güzel değişimlere vesile olduk. İlk etapta kaparotları değiştirdik; kapara zamanı 4-5 tavuk kesilip dağıtılırken, yeni bir düzenlemeyle her ay aile başına 2’şer tavuk dağıtmayı hedefledik. Bugünkü Barınyurt’un temellerini attık. 1. ve 2. Karma okul binaları terk edilmişti. Kira, yardım bütçemizi aşıyordu. Bu binaları ihtiyaçlı ailelere bir bakım evi şekline dönüştürme kararı aldık. Bu çok büyük bir inşaat projesiydi. Masada bu kararın çıkması için çok mücadele ettik. RahmetliEster Kohen’in büyük desteğiyle inşaatçı olan eşini de ikna ederek bu işe başlandı. Orada da tohumlar ekildi, ağaç büyüdü.”
Kökün bir kısmı Pasifik’e taşındı; bir kısmı burada büyümeye devam etti…
1989’da Ester Eti Alkanlı eşiyle birlikte oğullarının yanına, Amerika’ya taşınma kararı aldı. Ocak 91’de Çınar ağacının köküne ait büyük bir parça Amerika topraklarına yerleşti. Yaş 47; alfabenin a’sından yeni bir yaşam, yeni bir dil, yeni bir kültür, yeni toprağa ekilen yeni tohumlar; ama toprağı farklı, havası, suyu farklı, kısaca her şey yeni ve tabii ki kolay değildi. San Francisco, Berkley’e yerleştiler.
Ester Alkanlı San Francisco’daki ilk yıllarını anlatıyor “İlk beş sene bir nev’i askerlik gibiydi. Oraya uyum sağlamak zorundaydık. İlk aşamada, yuvamı kurmalıydım. Sıcak, güvenli ve sevgi dolu bir yuva. Aynı zamanda, Sefarad kültürünü de devam ettirme arzum vardı. Eşim, oğullarımla, bir inşaat firmasında çalışmaya başladı. Yıllarca masa başında, muhasebeyle ilgilenen eşim, 70’inden sonra bedenini de katarak çalışmaya başlayınca adeta gençleşti. Büyük gelinim Miryam, beni çalışmam konusunda çok destekledi. Kendi işinden iki gününü bana verdi. After-school programı yapıyordu; yani ilkokul çocuklarının okul sonrası etütleri. Diğer üç gün okul öncesi çocuk eğitimi derslerine katıldım. ‘Öğretmen Yardımcısı Sertifikası’ alınca kendi grubumu kurdum. Çocuklarla çalışmayı çok sevdim. Fransızca ve İspanyolca dillerine de hâkim olduğumdan, Amerikalıların dışında, Fransız ve Latin Amerikalı çocuklarla da çalıştım. Onlarla çalışırken öğrendim ki, problemli çocuklara yardım, ancak annelerin yardımıyla olabilirdi. O yüzden annelerle de çalışmaya başladım. Hep sevgi vermeyi, kucaklamayı ve hayır kelimesini kullanmadan da reddetmeyi öğrendim, öğrettim. En zor karakterdeki bir çocuğun bile sevgiyle düzelebildiğini gördüm.”
Filizlenip yeni tomurcuklar açtı…
Ester Eti Alkanlı bugün, koca bir çınar ağacı! Güçlü rüzgârlara dayanıklı dalları, birbirlerine sevgiyle kenetlenmiş yemyeşil yaprakları var. İkisi erkek biri kız, üç torun sahibi. Emeklilik günlerini de YMCA kuruluşuna ait bir kreşte, gönüllü çalışarak değerlendiriyor. Ayrıca ihtiyarlar yurdunda, yaşlılarla da vakit geçiriyor. En büyük hobisi, bağlı olduğu sinagogda faal olmak ve Sefarad kültürünü tanıtmak.
Ayrıca, Şalom Gazetesi’nin El-Amaneser ekinde Ladino dilinde yazılar yazmış. Yeni kaybettiği eşinin rahatsızlığı sebebiyle ara verdiği bu yazılara yeniden başlamak da hedefleri arasında…
Ester Eti Alkanlı, hayat partneri, büyük destekçisi rahmetli Mordo Alkanlı’nın, yaşamındaki en büyük şansı olduğunu söylüyor. Geçen sene, onu 85 yaşında uğurladıklarında, çınar ağacından çok büyük bir dal kopmuş ancak gövde sağlam. Kökleri hem Türkiye’de, hem San Francisco’da olan bu çınar ağacının hepimize örnek olabilecek muhteşem duruşuyla, güzel insan sevgili Ester Eti Alkanlı’yı sizlerle tanıştırmak istedim.
Çınar ağacından düşen Bilgelik Yaprakları
· Yavruların seni dinlemeyebilirler; onlarla konuşmak senin vazifendir…
· Her zaman en az bir hedefin olsun ve yedekte de birkaç tane…
· Denemeden arzularından sakın vazgeçme…
· Rahatın yerindeyken hazırlan; gerektiğinde hazır olursun…
· BOŞ VAKTİNİ DEĞERLENDİR…
· Başarının sırrı: sebat etmek, güçlü dallarını arttırmak…
· Başarısızlığın iki nedeni: denememek; bir işi yarım bırakmak…
· Önce kendini eğitimle donat, sonra gönüllü işler yap…
· PROBLEMSİZ HAYAT YOK; her zaman çözümlere odaklan…
… ve yaşam tüm güzellikleriyle devam ediyor!