ITV kanalının hazırladığı ‘Kesinlikle Kaşer’ adlı belgesel Manchester Yahudileri’nin gelenek ve törenlerini tanıtırken, Yahudilerin günlük yaşayışlarını ekrana yansıtıyor
İngiliz ITV televizyon kanalının hazırladığı ‘Kesinlikle Kaşer’ (Strictly Kosher) adlı belgesel, Manchester Yahudi Cemaati’nin yaşayış tarzını, farklı kesimden Yahudilerin gelenek ve törenlerini röportaj ve özel çekimlerle tanıtıyor.
Belgesele katılan 83 yaşındaki Jack Aizenberg yaşadığı iki farklı hayatı şu şekilde açıklıyor: “Manchester benim 60 senedir yaşadığım şehir. İki farklı dünya gördüm. Cehennemdeydim ve 60 yıldır cennetteyim.”
Jack, Manchester Yahudi Cemaati’nde Holokost’u yaşayan birkaç tanıktan biri. Kasım 1942’de Naziler Polonya’da Jack’in yaşadığı Staszow kasabasına girdiler. Babasının isteği üzerine saklanan Jack, ancak uzun bir süre sonra ailesinin ve kardeşi Simon’ın başına gelenleri anladı.
“Polonyalılar o günü ‘Kara Pazar’ olarak adlandırırlar. Onları tren istasyonuna 30 mil (yaklaşık 48 km) yürüttüler ve 150 kişiyi daha yürümeye başlamadan vurdular. Yaşlı, çocuk, kadın demeden tren istasyonuna kadar 30 mil yol yürüttüler. 3500 kişi trene vardı ve bu 3500 kişiyi daha trene binmeden vurdular. Zaten son istasyon Belzec Ölüm Kampı’ydı. Auschwitz’de eleme yapılırdı. Belzec’te ise herhangi bir eleme yoktu. Orada Yahudiler trenden indirilirler, soyunmaları ve duş almaları söylenirdi. Aslında gaz odalarına girerlerdi ve işte bu kadar” diye anlatıyor Jack.
Naziler tarafından saklandığı yerde bulunan 13 yaşındaki Jack, Colditz silah fabrikası da dahil çeşitli fabrikalarda köle işçi olarak çalıştı ve Buchenwald Toplama Kampı’nda da bir dönem kaldı. Naziler yenildiğinde, Jack ile birlikte diğer 600 kişiyi iki hafta süren ölüm yürüyüşü ile başka bir toplama kampına götürüldüler. Yol boyunca aç, yolda buldukları bezelye tanelerini ateşte pişirip dörde bölerek yavaş yavaş yiyerek ayakta kaldılar. Jack güçsüz düşüp neredeyse öleceği sırada Ruslar tarafından kurtarıldı.
Ailesinin büyük ihtimalle öldüğünü anladığında, İngiltere’de yeniden hayata başlamayı seçti. Şimdi bile, o yıllarda olanları anlatırken yüzünde korku ve belirsizlik beliriyor. “Özgürlüğün anlamını unutamam, İngilizler ne kadar şanslı olduklarını bilmiyorlar” diyor. Jack, Yahudi olmakla gurur duyuyor ve Tanrı’ya inandığını söylüyor ama aynı zamanda “dindar değilim” diyor. ‘Kesinlikle Kaşer’ programında hikâyesini anlatan Jack, Yahudi dinine bağlı, gelenek ve görenekleri yapabildiği kadar uygulayan bir kişi.
Programın bir diğer konuğu ise Yahudi hanımların tercih ettiği bir butiğin sahibi olan Joel Lever. Joel dindar biri olmadığını söylüyor ama Yahudiliğin ortak değerleri doğrultusunda yaşadığını ekliyor. Lever’in kızına hazırladığı Bollywood temalı Bat-Mitzva belgeselde gösterildi.
Üç çocuk annesi çalışan bir kadın olan Bernette Clarke ise kendisini ‘modern Ortodoks anne’ olarak tanımlıyor ve peruk takmak dışında bütün kurallara uyduğunu dile getiriyor. Belgesel ayrıca ultra-Ortodoks cemaatini de tanıtıyor. Erkeklerin siyah takım elbise giydiği, uzun sakal ve bukleli favorileri olduğu anlatılırken, bu cemaatin geniş ailelerden oluştuğu belirtiliyor. Bu cemaatteki yüksek doğum oranının İngiliz Yahudi Cemaati’nin 280 bin kişiye ulaşmasında etkili olduğu da belgeselde belirtiliyor.
Belgesele göre, 200 yıl öncesine dayanan bir geçmiş ve 40 bin kişi ile Manchester Yahudi Cemaati İngiltere’nin ikinci büyük Yahudi cemaati ve aynı zamanda Avrupa’nın en hızlı büyüyen Yahudi cemaati. Belgesel, ultra-Ortodoks Yahudiliğindeki artış, cemaatin Yahudi kimliği ve geleneklerini baştan yapılanmasına yol açtığına dikkat çekiyor. ‘Kesinlikle Kaşer’ belgeseli Manchester Yahudi Cemaati’ni tanıtırken izleyenlerine sünnet, düğün, Bar-mitzva ve Purim gibi tören ve eğlenceleri de tanıtıyor.