‘İstanbul’da yaşayan bir yabancının sık sık karşılaştığı bir sorudur: Sizi İstanbul’a ne getirdi? sorusu’ diyor State of Yoga’nın kurucularından Alexis Kirespi. Ya aşk getirir, ya da iş. Önce aşkı için gelmiş İstanbul’a, sonra da şehre âşık olmuş. Yoganın İstanbul’da popüler olmaya başladığı dönemlerde, yaygınlaşmasında rol oynadığı için de kendini bu şehre ait hissetmiş.
Sidni KOHEN
Yogayı, yogadan bugüne kadar hiç haberdar olmamış kişilere tarif edecek olsaydınız hangi kelimeleri seçerdiniz?
Alexis: Yoga, dünya çapında o kadar popüler bir hal aldı ki, son on senede yogadan haberdar olmayan insan sayısı çok azalmış durumda. Fakat yogayı duyup da, hakkında yanlış bilgilere sahip olan kişi sayısı fazla. Bir sürü insan, sahilde gözlerini kapatmış oturan bir insan resmi görüp, yogayı sadece bundan ibaret zannediyor. Tabi ki, yoga bundan çok daha fazlası. Aslında yoga İngilizcedeki ‘to yoke’ fiilinden geliyor ve bunun sözlük anlamı bağlanmaktır. Yogayı farkında olmak, vücudumuza bağlanmak ve şimdiki zamana bağlı kalabilmek amacıyla hayatımızda bize yardımcı olan duygusal ve ruhsal gelişimlerin bilincini arttırmak için kullanırız. Yoganın birçok çeşidi vardır ama bir öğrenci hangi stili seçerse seçsin, asıl amaç; yoga yapılırken kendi haklarında keşfettiklerini, daha farkında, sadece kendisiyle değil etrafındakilerle de daha bağlantılı olmak için kullanmak böylece ilişkilerini kuvvetlendirmektir. Yoga, bir bütün olmaktır; dünyayı birbirimizle paylaştığımızı idrak etmektir ve kendimize, etrafımızda olan herkes ve her şeye saygımızın artmasıdır.
Yogayı diğer sporlardan nasıl ayırıyorsunuz? Yoganın diğer sporlardan farklı, ruhsal bir yanı var, bundan biraz bahsedebilir misiniz?
Sandrine: Yoga, son yıllarda batı dünyasına çok fazla adapte edildi. Bu modernleşmenin sonucu da yoganın sunduğu fiziksel gelişimlerin öne çıkması oldu. Yoga sadece zor pozların altından kalkabilmek veya daha fazla esnek olmak değildir. Yoga fiziksel bir disiplinden daha fazlasıdır; zihnimizi, vücudumuzu ve ruhumuzu dengeleyen zengin bir felsefedir.
Yoganın rekabetsiz yapısı, bize doğru nefes almak gibi zihnimizi açan, bilinçli seçimler yapmamıza yardımcı olan araçlar sunar. Yoga derin bir içsel dönüşüme yolculuktur. Daha da derine inecek olursak, başka bir spor yerine yogaya başlama seçimini bilinçsiz bir şekilde yaparken (ya da bilinçli mi acaba?), bir sporun sadece fiziksel getirilerinden yararlanmaktan çok hayatımızı bütünsel olarak geliştirmeyi seçiyoruz.
Web sitenizde, yoga dersleri verirken, öğrencilerin mutluluğu bulma yolunda cesaretlenmelerine ve iç güçlerine bağlanmalarına yol gösterdiğiniz yazıyor. İlginç ve çok çekici bir konsept...
Alexis: İçinde yaşadığımız toplum, bize sürekli ne almamız, ne yememiz, zamanımızı nerede geçirmemiz gerektiğini, neyin doğru veya yanlış oluğunu söylüyor; kısacası bizi doğamızı hiçe sayıp belli kalıplarda hareket etmemiz için yönlendiriyor. Yapmamız gerektiğini düşündüğümüz veya başkalarının bizden öyle beklediği için yaptığımız her eylemin sonunda kendi öz kabiliyetlerimizden oluyoruz. Ruhumuzun, doğru ve gerçek olduğunu bildiği yoldan sapıyor, başkalarının bizim üzerimize koyduğu rolleri kabulleniyoruz. Yoga derslerinde, içinizde var olan gücü size hatırlatmaya çalışıyoruz. İçimizde bizi tatmin edecek güç var fakat bu gerçeği unutuyoruz. Yoga öğretmenleri olarak, öğrencilere gerçekten ihtiyacı olan şeylerin peşinden gitmeleri için cesaret veriyor, iç seslerini dinlemelerini sağlıyoruz. Hepimizde, herhangi bir anda mutlu ve güçlü olma kabiliyeti var ama bazen cesaretimizi kaybediyoruz. Bir yoga dersi sırasında, öğrenciler dışarıdan kabul görmeye ihtiyaç duymayan, kendi kendiyle ilişkilerini güçlendirmeye yoğunlaşan, güçlü ve güzel insanlar olarak tekrar programlanıyorlar. Bir kere içimizdeki ışığa bağlanmayı öğrenirsek, bunu herkesle paylaşabilir ve onların iç güçlerini ortaya çıkarmalarına yardımcı olabiliriz.
Nefes alma teknikleri yogada ve günlük hayatta çok önemli. Doğru veya yanlış nefes almak bizi nasıl etkiliyor? Nefes alma konusunda neler önerebilirsiniz?
Sandrine: İnsanlar genelde otomatik olarak nefes alırlar ve ciğerlerinin kapasitesinin yalnızca yüzde 30’unu kullanırlar. Yoga nefes alma üzerine bilinçli bir seçime odaklanır. Birçok kültür tarafından nefes almanın var olmanın özü olduğu öğretilir. Vücut ve zihin arasındaki, iç ve dış dünya arasındaki, bilinç ve bilinç dışı zihin arasındaki bağdır.
Doğru nefes almak pozitif değişim için müthiş bir araç. Mesela, büyük bir heyecan içerisindeyiz, kontrolsüz nefesler heyecanımızı arttırır fakat birkaç tane derin bilinçli nefes bizi sakinleştirebilir. Nefesimizi, tansiyonumuzu, kalp atışlarımızı, sindirim sistemimizi dengelemek için kullanabiliriz. Solunum sistemimizi kontrol ettiğimiz zaman, varlığımızın birçok yanını da kontrol edebiliriz. Doğru nefes almak, duygusal sağlık için çok önemlidir. Duygusal durumumuzun kontrol edilmesi zordur ama kolaylıkla nefesimizi kontrol edebilir ve kalbimizin daha sakin çarpmasını ve düzenli bir şekilde artarak zihnimize huzur gelmesini sağlayabiliriz.
Önereceğim teknik karından alınan nefes tekniğidir. Her gün bir kez yapılmalıdır. Bir elinizi göğüs kafesinize, diğer elinizi karnınıza yerleştirin. Derin bir nefes aldığınızda, karnınızın üzerindeki el göğsünüzdekinden daha fazla yükselmelidir. Nefesi burnunuzdan verdikten sonra, odanın içindeki tüm havayı içinize çektiğinizi hayal ederek derin ve yavaş bir nefes alın. Bu nefesi beş saniye ya da en fazla ne kadar tutabilirseniz tutun. Tuttuğunuz tüm hava yavaş yavaş dışarı verilirken, karın kaslarınızı hafifçe kasın ve ciğerlerinizdeki tüm havayı dışarı vermiş olun. Bu derin nefes alma ritüelini 5-10 kere tekrarlayın. Bu durumda, kalp atışlarımızın değişkenliği artar ve bunun kalp sağlığına pozitif bir etkisi vardır.
Sağlıklı ve sportif biri olarak yemek yeme alışkanlıkları konusunda ne önerebilirsiniz?
Sandrine: Az miktarda yüksek ve kaliteli besin değeri olan yemekleri yemeyi tavsiye ederim. Yüksek kaliteli yemekler toksin üretmeden hayat gücünü arttıran yemeklerdir. Tavsiye edilenler organik, mevsimsel taze yemeklerdir. Meyveler, sebzeler, tam tahıllı besinler ve kuru yemiş bunların arasındadır.
Yavaş, dikkatli ve oturarak yemek yemeyi de kesinlikle öneririm.
Türkiye’nin sağlıklı yaşam konusundaki pozisyonu ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Amerika ile Türkiye arasında büyük bir bilinç farkı var mı sizce?
Alexis: Türkiye’de yaşadığım süre boyunca tanık olduğum değişim inanılmaz. İstanbul’da sadece bir ya da iki yoga stüdyosu ve hatta sayılı spor salonu var iken, şimdi neredeyse her köşe başında bir spor salonu var. İnsanlar diyet ve spor yaparak vücutlarına bakmaları gerektiğini daha çok farkındalar. Özellikle genç nesil, potansiyellerini sonuna kadar kullanabilmek için içeriden dışarıya sağlıklı olma fikrini kucaklamış durumda. Geçtiğimiz sene içerisinde sigara içmenin zararlarını farkında olan ve sigarayı bırakan insanların çoğaldığını eminim hepimiz farkındayız. Marketlerde, organik, hormonsuz ürünler bulma potansiyeli de çok arttı. İstanbul’daki restoranların çoğunda vejetaryen yemek seçenekleri bulunuyor. Türkiye’nin sağlıklı yaşam konusunda Amerika’dan en az yirmi sene geride olduğunu düşündüğüm zamanlar olmuştu ama İstanbul’da son beş senede oluşan gelişme bu fikrimi gerilerde bıraktı. Türkiye’nin Amerika’ya göre avantajlı olduğu bir konu ise, hâlâ yemeğin kaynağından çok fazla uzaklaşmadan yenebilmesi. Yemekler donuk değil; önce bir gemide sonra bir TIR’da paketler halinde yolculuk etmiyorlar, koruyucu maddelerle evlere bir ay sonra yemek üzere ulaşmıyorlar. Türkiye’de taze yumurtayı yan sokaktaki bakkaldan bulabiliyorsunuz. İnsanlar hâlâ yemek pişiriyorlar ve önceden paketlenmiş yemekleri yemiyorlar. Bence bu çok önemli bir avantaj. Artık insanlar, taze yemek yemenin enerjilerindeki etkisini biliyorlar, bence bu sebeple Türkiye’nin Amerika ile sağlıklı yaşam konusunda eşit seviyeye gelmesine çok da uzun bir süre kalmadı.
Yoga dersleri konusunda değişik bir sisteminiz var. Herkese, her yerde ders veriyorsunuz. Ayrıca şirket çalışanlarına verdiğiniz toplu ders fikrine de bayıldım. Ders verdikten sonra insanlarda ne gibi değişikliklere tanık oluyorsunuz. Bu değişikliği görmek ne kadar vakit alıyor?
Sandrine: Toplu yoga derslerinin, çalışanların konsantrasyonunu arttırdığı için, toplantıların daha etkili geçmesini, çalışanlar arasındaki ilişkileri kuvvetlendirdiği, düşünce gücüne berraklık kattığını sağladığı kanıtlandı.
Yoga, sağlık avantajları ve ruhsal bilinçlenme konusunda insanlar üzerinde değişiklik yaratıyor. Bunu öğrencilerimizde ilk dersten itibaren görmeye başlıyoruz. Fakat pozitif bir değişim, düzenli katılım ve sabırla sağlanabilir. En fazla avantajı sağlamak için haftada en az 2-3 kere yoga yapmak gerekir.
Yaklaşan workshoplarınız var mı? Verdiğiniz workshoplarda süreç nasıl oluyor?
Alexis: Aslında yakında George Hotel Galata’da çok güzel bir workshopumuz olacak. Klasik yoga dersimizin ardından çikolata tadımı yapılacak. Beyaz çikolatadan bitter çikolataya kadar beş ayrı çikolata denemesi yapacağız ve yoga dersinin sonunda çikolatanın içerisindeki tüm tatları ve dokuları farkında olmamıza yardımcı olan bir çalışma yapacağız. Bu workshop’u çok seviyorum çünkü hayatta en sevdiğim iki şeyi bir araya getiriyor; yoga ve çikolata.
Ruhsal gelişim ve sağlıklı yaşam bilincini geliştirmek için son bir kaç kelime duymak istesek sizden?
Alexis: Yaşamımızın herhangi bir sürecinde fiziksel ve zihinsel sağlığımızı kontrol altına almaya başlayabiliriz. Hiç bir zaman geç değildir. Öğrencilerime her zaman “En son ne zaman yeni bir şey denediniz, yeni bir şey öğrendiniz?” diye sorarım. Kendimizi geliştirmemiz ve potansiyelimizi sonuna kadar kullanmamız gerekir. Yoga esneklik veya ayak parmaklarımıza yetişebilmek değildir. Yoga iç sesimizi, doğamızı bulup etrafımızdakilerin hayatlarında da bir değişiklik yaratabilmektir. Yoga hayat boyu yapılacak bir egzersizdir. Her günün her saatinde yapılan, yaptıkça orada olmayı, farkında olmayı ve bilinçli olmayı öğrendiğimiz bir egzersizdir. Hayatımız boyunca, ayakta uyuyarak çok zaman kaybediyoruz, uyanmak ve her anı zevkle yaşamak en güzel tavsiyedir.
Teşekkür ederim...