Bu hafta ağımıza takılanlar

Filistinlilerin devletlerini kurabilmelerinin tek yolu doğrudan müzakereler yoluyla İsrail ile arasındaki bu çatışmaya bir son vermek ve İsrail ile bir barış ve işbirliği ortamı yaratmak. Uluslararası camiaya düşen görev ise, Filistin Özerk Yönetimi’ni barış görüşmelerine geri dönmesi için ikna etmektir. Kalp krizi ya da yol çalışmalarına karşı bypass belki işe yarayabilir ancak barış ve güvenliği sağlamakta bunun bir faydası olmaz. MOSHE KAMHİ

İzak BARON Diğer
21 Aralık 2011 Çarşamba

ATATÜRK’ÜN YAHUDİ VATANDAŞLARIMIZI ÖVEN SÖZLERİ VARDIR

İki yıl önce yazdıklarımı burada tekrarlıyorum:

“Endülüs’teki İslam fiziğini falan bu topraklara getirenler bizim Yahudilerimizdi. Plevne Savaşı devam ederken sinagoglarda Osmanlı’nın zaferi için dua etmişlerdi.

Lozan’da azınlık meseleleri konusunda İsmet Paşa’nın danışmanı Hayim Naum Efendi idi. Medeni Kanun’un kabulü üzerine Lozan’da azınlıklara tanınmış olan ayrıcalıklardan ilk vazgeçerek örnek olanlar da bizim Yahudilerimizdi.

Atatürk’ün Yahudi vatandaşlarımızı öven sözleri vardır.

Prof. Avram Galanti harf devrimine karşı çıkmıştı, çünkü Osmanlı kültür mirasının unutulacağından endişe etmişti. Fakat İnönü onu 1939’da milletvekili yapacaktı.

Cumhuriyet’in de Yahudilerle hiçbir sorunu olmadı.

Vitali Hakko’nun yaratıcılık alanında Türkiye’ye yaptığı büyük ve öncü katkıları düşünüyorum. Jak Kamhi’nin sanayi alanında, ‘soykırım’ tasarısının önlenmesinde, Türk kültürünün dünyaya tanıtımında yaptığı büyük hizmetleri düşünüyorum...

Ben İsrail militarizmini kınıyorum, Yahudi vatandaşlarımızı seviyorum, sayıyorum.” (Milliyet, 6 Şubat 2009)

Öyle ya, Hacı Arif Bey’le Nikoğos Ağa’yı ayırabilir miyiz?

Taha Akyol

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/19476199.asp

KEDİNİN FAREYE DİZ ÇÖKTÜRMESİ NEYSE; DÜNYANIN İSRAİL’İ DİZ ÇÖKTÜRMESİ ÖYLEDİR

Kedinin fareye diz çöktürmesi neyse; dünyanın İsrail’i diz çöktürmesi öyledir. Abarttığımı iddia edebilirsiniz. İsrail’i gereğinden fazla gözümde büyüttüğümü söyleyebilirsiniz. Hatta İsrail’den yana olduğuma dair önyargılara sahip olabilirsiniz.

Benim için heeeç fark etmez. Eğer diyalektik düşünebiliyorsanız ve olaylara at gözlüğün yerine üç yüz altmış derecelik bakış açısıyla bakabiliyorsanız; zaten hissi kabl el vuku ile beni anlamanız mümkün.

Gerisi havanda su dövmedir. Gerisi kuru bir emektir.

Bugün itibariyle yerküremizde ilk yüz zenginden kaçı Yahudi asıllıdır, hiç araştırdınız mı? Yine yeşil küremizde bilim tarihine adını yazdırmış ilk yüz bilim adamından kaçı Yahudi asıllıdır, hiç merak ettiniz mi?

Yahudi asıllı küresel sermayenin bizatihi doğrudan ve birinci elden maniple ettiği basın ve medya unsurlarının gücünü araştırsanız; eminim dudaklarınız uçuklayacaktır.

Bugün itibariyle küresel sermayenin ve küresel politikanın ne kadarına Yahudi asıllı lobiler hâkim bir araştırın bakalım.

Şimdi bu ne demektir? Bu İsrail’in kendi bağımsız topraklarının dışında da çok büyük bir bilimsel ve sermaye bağlamında aşılması kolay olmayan bir etki alanına sahip olduğu anlamına gelmektedir.

İleri teknoloji tröstlerinin sermayedarları, doğal gaz, petrol ve madenlerin kontrolünü ele geçirmiş sermaye tröstleri, banka, finans kurumlarına ve hisse senetlerine sahip olan tröstler, yazılı ve görsel medyanın tröstleri, kitle imha silahları üreten ve sanal uzay teknolojilerine sahip tröstler isteseniz de istemeseniz de bugün ellerindeki Tanrısal Güçle dünyayı yönetmektedirler.

Bunların büyük bir ekseriyeti ya Yahudi asıllıdır ya da Siyonizm’in yan kuruluşları vasıtasıyla İsrail’e hizmet etmektedir.

Güç bilim ve teknolojiden geçer. Bunu elifi görse mertek sanacak kişiler bile kabul etmektedir.

Serdar A.İşler

http://www.aksarayhaberci.net/kose-yazisi/637/israil-diz-coker-mi.html

O ZAMAN BU ÜLKEDE YAŞAMINIZ TARTIŞMALI HALE GELMEZ Mİ?

Şimdi gelelim benim istemime. Sadece ve sadece bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Hahambaşı Rav İsak Haleva’dan talep ediyorum, hazır oraya kadar gitmişsin, cemaatinle ayinler de düzenlemişsin, bir kere de Çanakkale muharebelerinde toprağa düşen Musevi vatandaşları için de bir ayin düzenleseniz nasıl olur? Herhalde şık olurdu? Onlar bu ülkenin güneşleriydiler. Elin oğlu ta Avustralyalardan yeni Zelandalardan geliyor, “Şafak Ayini” yapıyor. Eğer siz, bir din adamı olarak bu davaya inanır ve de ön ayak olursanız, Türk-Musevi kardeşlerimiz de size ayak uydurur, bizlerin de onlara kesinlikle herhangi bir sitemimiz olamaz. Eğer bunu yapmazsanız, Çanakkale’de İngilizlerin Osmanlı’nın karşısına getirdiği Sion Katırlı Birliği (Zion Mule Corps-ZMC )’nin durumuna düşersiniz ki, Türkiye’de yaşamanızın varlık sebebi ortadan kalkar. Yoksa siz de 1915’in yılının baş hahamı La Pergola gibi ZMC’ nin komutanını II. Musa olarak ilan etmesini onaylıyor musunuz? O zaman bu ülkede yaşamınız tartışmalı hale gelmez mi?

Prof. Dr. Esat ARSLAN

http://www.adanayorum.com/root.vol?title=hahambasi-halevadan-bir-istem&exec=page&nid=310332

ELBETTE SON YILLARDA İLİŞKİLERDE YAŞANAN BU GELİŞMELERİ AMERİKA-İSRAİL ORTAKLIĞININ SONU OLARAK GÖRMEK OLDUKÇA AŞIRI BİR DEĞERLENDİRME OLUR

İkili ilişkilerde yaşananların artık iki ülke iç politikasında da ciddi yankılanmalara sebep olduğu da gözlerden kaçmıyor. İsrail’de son zamanlarda Amerika ile ilişkilerin iç politikada ciddi tartışmalara sebep olduğu gibi Amerika’daki başkanlık yarışında da Obama’nın İsrail’i yalnız bıraktığı yolundaki dış politika eleştirisi artık Cumhuriyetçi adayların olmazsa olmazı olmuş durumda. Geçtiğimiz haftalarda Clinton’un kapalı bir toplantıda İsrail’de demokrasinin geleceğinden kaygı duyduğunu açıklaması üzerine İsrail medyasında yazılıp çizilenler ile İsrail Göç Bakanlığı’nın Amerika’daki Yahudi toplumuna yönelik hazırladığı reklam kampanyasının Amerika’da yarattığı tepki ve Beyaz Saray’da İsrail’e en yakın isimlerden biri olan Dennis Ross’un görevden ayrılacağını açıklaması üzerine yapılan spekülasyonlar da hem İsrail hem de ABD kamuoyunun gelişmeleri ne denli dikkatle takip ettiğini gösteriyor.

Elbette son yıllarda ilişkilerde yaşanan bu gelişmeleri Amerika-İsrail ortaklığının sonu olarak görmek oldukça aşırı bir değerlendirme olur. İki ülke ilişkilerini hala çok güçlü tutan geniş bir ülke kamuoyu, kimliksel ve teolojik dayanaklar ve savunma sanayi mevcut. Geçtiğimiz günlerde İsrail’e yakınlığı ile bilinen Washington Yakın Doğu Çalışmaları Enstitüsü’nün yayınladığı rapor İsrail’in Amerika’ya stratejik değer bakımından neler kazandırdığını bir bir sıralıyordu. Ancak bir zamanlar ikili ilişkinin hiçbir izaha gerek görülmeden kabul gören bu yönü hakkında böyle bir raporun yazılmış olması dahi bir şeylerin yolunda gitmediğini ortaya koyuyor. Şimdilerde bundan sonraki dönemde özellikle Amerika’nın Asya stratejisi ve Ortadoğu’daki gelişmelerden sonra yaşanabilecek stratejik ve jeopolitik revizyonların İsrail ile ilişkileri ne denli etkileyeceği herkesin merakını celbeden bir mesele olarak cevaplanmayı bekliyor.  

Kılıç Buğra Kanat

http://www.stargazete.com/acikgorus/arap-bahari-nda-amerika-israil-iliskileri-haber-407056.htm

İSRAİL İLE İLGİLİ SORUNLARA RAĞMEN İLİŞKİLER SÖZDE DEĞİL PRATİKTE “STRATEJİK ORTAKLIK”A DOĞRU İLERLİYOR

Arap hareketliliği ile birlikte Türk-Amerikan ilişkileri gergin atmosferinden uzaklaştı. İsrail ile ilgili sorunlara rağmen ilişkiler sözde değil pratikte “stratejik ortaklık”a doğru ilerliyor. İki ülke özellikle bölgedeki gelişmeler ile ilgili konularda birlikte ve birbirine danışarak hareket ediyor. Bu noktada ABD’nin Türkiye’ye son dönemde hiç olmadığı kadar ilgi gösterdiğini görüyoruz. Bu açıdan ABD’li üst düzey yetkililerin Türkiye’ye yönelik ziyaret sayıları diğer dönemlerle karşılaştırılamayacak kadar alışılmışın dışında.

Mehmet Yeğin

http://www.usakgundem.com/yazar/2328/abd%E2%80%99li-yetkililerin-u%C4%9Frak-yeri-ve-irak%E2%80%99tan-%E2%80%9C%C3%A7ekilme%E2%80%9D.html

FİLİSTİNLİLERİN DEVLETLERİNİ KURABİLMELERİNİN TEK YOLU DOĞRUDAN MÜZAKERELER YOLUYLA İSRAİL İLE ARASINDAKİ BU ÇATIŞMAYA BİR SON VERMEK VE İSRAİL İLE BİR BARIŞ VE İŞBİRLİĞİ ORTAMI YARATMAK

Filistin Özerk Yönetimi İsrail’e karşı diplomatik bir savaş yürütürken, Hamas’ın kontrolü altındaki Gazze Şerid’inden İsrail’e yönelik, sivilleri hedef alan ve füzelerin kullanıldığı gerçek bir savaş yürütülmekte. Geçtiğimiz Mayıs ayında, Filistin Özerk Yönetimi Hamas’la bir uzlaşma anlaşması imzalayarak, bu terör örgütünün kuruluş bildirgesinin, İsrail’in yok edilmesi, Yahudilerin katledilmesi, barış sürecinin terk edilmesi ve terör faaliyetlerinin kullanılması gibi ibareleri içerdiğini görmezden geldi.

İsrail hali hazırda iki farklı devletimsi yapıyla mücadele etmek durumunda, bunlardan bir tanesi şiddeti kullanırken diğeri diplomatik belgeleri kullanıyor, biri GRAD tipi füzelere diğeri ise siyasi entrikalara başvuruyor.

Filistinlilerin devletlerini kurabilmelerinin tek yolu doğrudan müzakereler yoluyla İsrail ile arasındaki bu çatışmaya bir son vermek ve İsrail ile bir barış ve işbirliği ortamı yaratmak.

Uluslararası camiaya düşen görev ise, Filistin Özerk Yönetimi’ni barış görüşmelerine geri dönmesi için ikna etmektir. Kalp krizi ya da yol çalışmalarına karşı bypass belki işe yarayabilir ancak barış ve güvenliği sağlamakta bunun bir faydası olmaz.

Moshe Kamhi

http://israilblogu.com/2011/12/19/muzakereler-daha-fazla-geciktirilemez/

İSRAİL’İN HEM DEMOKRATİK HEM DE MUSEVİ KARAKTERİNİ KORUMASI İÇİN FİLİSTİN SORUNUNU ÇÖZMEKTEN BAŞKA ÇIKAR YOLU YOK

ABD ile İsrail İlişkilerinin seyri ne olursa olsun, Washington İsrail’e karşı her zaman açık ve dürüst olmalı. İsrail ve Filistinliler’e barışı ABD getiremez. Taraflar müzakere ederek nihai çözüme ulaşabilir. Ancak, İsrail’in Filistin ile barış yapması, uzun vadede İsrail Devleti için kritik öneme sahip. İsrail’in hem demokratik hem de Musevi karakterini koruması için Filistin sorununu çözmekten başka çıkar yolu yok. Evet Washington’un iki devletli çözüm fırsatını kaçırmaması da kritik öneme sahip. Ancak bunu hemen başarma konusunda gerçekçi ve pragmatik olmak lazım. Bu konuda, kanımca bugün ile gelecek yılki başkanlık seçimleri arasındaki sürede fazla bir gelişme olmaz. Ülkenin iç politikasındaki gündem maddeleri çok önemli. Bu hem Demokratların hem de Cumhuriyetçilerin dikkate alması gereken bir gerçek. Gelcek bir yıl içinde İsrail-Arap barış sürecinde dramatik bir değişikliğin olması zayıf bir ihtimal. Ve şu anda en az ihtiyacımız olan şey barış müzakerelerinde yeni bir başarızılık. Ortadoğu’daki durumun daha da gerilemesini önlemek için bazı önlemler almalı. ABD, taraflar arasında barışın sağlanması için bahsettiğimiz koşullar hazır olana kadar, üç hedef benimsemeli ve bunları teşvik etmeli.

Birincisi: Gazze’de sakin ortamı sürdürmek için elimizden geleni yapmalıyız, buna karşılık hazır İsarilli asker Gilad Şalit serbest bırakılmışken, İsrail yönetimi ile Gazze’deki ablukayı hafifletmenin yollarını aramalıyız. Her şeyden önemlisi ateşkesin devam ettirilmesini sağlamak için elimizden geleni yapmalıyız.

İkincisi: İsrail ile Filistinliler arasındaki güvenlik işbirliğinin sürdürülmesini desteklemeye devam etmeliyiz. Ayrıca Filisitinlilerin kurumsal yapılanmasını ve ekonomik kalkınmalarını teşvik etmemiz gerekir.

Üçüncüsü de; İsrail ile Mısır arasındaki barış anlaşmasının yürülükte kalması için çaba sarfetmeliyiz.

Sonuç olarak, ABD agresif bir tutum benimseyerek, tarafları iki devletli bir çözüme götürecek bir müzakere sürecini başlatmaları konusunda ısrarcı davranmalı.

James Baker

http://www.haberturk.com/dunya/haber/698438-abd-cesur-adimlar-atmazsa-arap-baharinin-dikkati-filistine-yonelir

TÜRKİYE AÇISINDAN RUMLARLA KIBRIS VE AB, İSRAİL’LE MAVİ MARMARA'NIN RÖVANŞINI, HATTA DAHA ÖTESİNİ ALMAK İÇİN BİR FIRSAT DOĞDU

Şimdi Türkiye'nin tutumu ne olacak merak konusu. Ancak daha önce el altından özel bir şirket aracılığıyla Enerji Bakanlığı'na gelen bir teklifin, bakanlık tarafından "Mavi Marmara olayı" hatırlatılarak reddedildiğini biliyoruz. Bu, Rum ve İsrailliler'in ortaklaşa bulduğu gazın Türkiye'den geçirilme bedeli içinde birçok siyasi konunun da yakında pazarlık masasına gelebileceğini gösteriyor. Türkiye açısından Rumlarla Kıbrıs ve AB, İsrail’le Mavi Marmara'nın rövanşını, hatta daha ötesini almak için bir fırsat doğdu. Halen ekonomileri zorda olan iki ülkenin (Rum Kesimi'nin yaz aylarında patlayan santralini bile yapacak parası yok, İsrail'de de nüfusun yüzde 10'una yakını her fırsatta yaşam koşullarını protesto etmek için sokağa dökülüyor) önümüzdeki dönemde tarihsel mitlerden kaynaklanan büyük idealleri toprağa gömüp, kendilerini kurtaracak değişime sarılmaları en akılcı yol. Bu, Kıbrıs açıklarında gaz bulmanın sevincini yaşayan Avrupa Birliği için de en cazip formül.

Gazın peşinden koşan ve bulanların önümüzdeki günlerde vicdanla cüzdan arasında tercih yapmaları gerekecek.

Mantık ve duygular tarafların Türkiye'yle sorunlarını çözüp kazanan tarafta yer almalarının iyi olacağını söylüyor.

Bunun tersi -ki özellikle İsrail'in mantıklı olmaktan uzak olan yolu tercih etmesi muhtemel- savaştır. Sonuçta herkesin zarar göreceği ve kazananın asla İsrail olmayacağı bir karmaşa görürsek kendi adıma şaşırmayacağım. Ama İsrail neden bir savaş çıkartamaz onu da yazacağım.

Oğuz Karamuk

http://www.sabah.com.tr/Ekonomi/2011/12/20/editorden-rumlar-ve-israil-kaybederken

AYRICA HEM ONLAR HEM BİZ VE HATTA BÜTÜN DÜNYA, BUGÜN ERMENİ SOYKIRIMINI TANIMAK TANIMAMAK NOKTASINDA ALEVLENEN BU KRİZİN YAHUDİ SOYKIRIMINI İNKÂR SUÇU DİYE BİR SUÇ İHDAS EDİLİŞİYLE BAŞLADIĞINI; TUTARLI OLUNACAKSA TARTIŞMANIN MUTLAKA ORAYA KADAR UZAMASI GEREKTİĞİNİ GÖRMEZDEN GELİYOR

Biz Fransa'yı fikir özgürlüğü konusunda çifte standartlı olmakla suçluyoruz ama kendimiz Ermeni soykırımı olmuştur, diyenleri yargılıyoruz. (Hatırlayınız Orhan Pamuk'un Türklüğü aşağılamaktan yargılanması.)

Ayrıca hem onlar hem biz ve hatta bütün dünya, bugün Ermeni soykırımını tanımak tanımamak noktasında alevlenen bu krizin Yahudi soykırımını inkâr suçu diye bir suç ihdas edilişiyle başladığını; tutarlı olunacaksa tartışmanın mutlaka oraya kadar uzaması gerektiğini görmezden geliyor. Oysa bütün bu yasaların öncüsü, "babası", Fransız parlamentosundan 1990 yılında çıkan genelinde ırkçılığı ama özel olarak da Yahudi düşmanlığını yasaklayan Gesso-Fabiyus Yasası, Batı demokrasisinin bir çifte standart anıtı olarak şimdilik öylece dokunulmadan duruyor.

Gülay Göktürk

http://www.bugun.com.tr/kose-yazisi/178585-tutarlilik-testi-makalesi.aspx

Netten okuyun

"FİLİSTİN" GERÇEĞİ  - DAN CALİC

http://www.hasturktv.com/arsiv/3132.htm

BÜYÜKADA VE BEN VİKTOR ALBUKREK

Oto yedek parçacısı olarak çalışmaya başladıktan sonra Ada benim için geceleri uyumak için kullanılan bir yatakhane olmuştu. Büyükannem, her gün işe gittiğim için “Viktoriko ya se izo un hombre d’eço,” (Viktorcuğumuz artık bir iş adamı oldu) diyerek seviniyor ve bana iltifatlar yağdırıyordu. Sabahları erkenden vapura yetişmem için odama gelip beni uyandıran ve kahvaltımı hazırlayan büyükannemdi. Kendi adıma iş kurmak fırsatı çıktığı gün ise çocukken tamir işleriyle uğraştığımda anneme: “Koş gel, bak Viktor evimizi başımıza yıkıyor,” diye yakınan aynı Büyükannem, şimdi işe başlamam için sonradan kendisine gururla iade ettiğim bir miktar para veriyordu bana.

http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/10/23-2611.html

http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/10/21-2610.html

http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/10/18-2609.html

http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/10/16-2608.html

http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/10/9-2607.html

http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/10/4-2606.html

http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/10/2-2605.html

http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/09/28-2604.html

http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/09/21-2603.html

http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/09/20-2602.html

http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/09/14-2601.html

http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2011/04/23-2579.html

http://adalar-postasi-guncel.blogspot.com/2010/09/26-2492.html

TÜRKİYE HAHAMBAŞI HALEVA: "TÜRK YAHUDİLERİ ANTİSEMİTİZMDEN ACI ÇEKMİYOR"

http://www.haberx.com/turkiye_hahambasi_haleva_turk_yahudileri_antisemitizmden_aci_cekmiyor(17,n,10830297,145).aspx

Netten seyredin

İSRAİL'DEN İLK TÜRKÇE VİDEO

İsrail, son dönemde hızlandırdığı “hasbara” (kamu diplomasisi) kampanyası kapsamında ilk kez bir Türkçe video hazırladı

http://webtv.hurriyet.com.tr/2/25656/0/1/israil-den-ilk-turkce-video.aspx

“YAHUDİ KÜLTÜR FESTİVALİ” – PARİS 2011

http://www.akadem.org/sommaire/themes/liturgie/15/8/module_10047.php

Hanuka nedir?

“KARŞI KOMŞUMUZUN CAM KENARINDAKİ ŞAMDANINI YAKMASIYLA GELDİĞİNİ ANLADIĞIMIZ BAYRAM.”

http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=hanuka

“SANIRIM BU RİTÜELİN BİR DE RESMİ ŞARKISI VAR. DİLİMİZE “AH BİR ZENGİN OLSAM” İSMİYLE GİREN ŞARKI OLSA GEREK.”

http://www.uludagsozluk.com/k/hanukkah/