Son iki üç yıldır tüm dünyanın nabzını tutan, gerçek zamanlı, sosyal mikro-blog servisi Twitter, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir takım yeniliklerle çok daha büyük değişikliklerin yolda olduğunun müjdesini verdi.
Türkiye’de genelde ‘pampişler’ gibi magazin dünyasının İnternet ortamında atışmalarına sahne olan Twitter, diğer tüm sosyal ağlarda olduğu gibi Türk kullanıcılarının yoğun ilgisine maruz kalsa da, diğer ülkelerin aksine daha büyük bir yüzdenin ‘izleyici’ tabir edilen kullanıcılardan oluştuğu da ilginç bir ayrıntı. Herhalde eğitim sistemimizin sonucu olacak, topluluk içinde konuşma fobimiz burada ortaya çıkıyor.
İlk örneği değil
2006 yılının başlarında, fikir olarak çok kısıtlı karakter sayısı ile (SMS’i geçmeyecek sayıda) bir takım mesajların sosyal medya ile paylaşımını (hoş, o zaman bu terim de henüz yerleşmemişti dillere – İnternet alemi ile diyelim) mümkün kılma amacıyla kurulan Twitter, bu alanda ilk örnek değildi. Twitter’ın kurulmasından yaklaşık dört ay önce, Şubat 2006 tarihinde hayata başlayan Finlandiya merkezli Jaiku, aradan geçen yirmi ay gibi kısa sürede teknoloji devlerinin ilgisini çekmeyi başarmış ve Google tarafından satın alınmıştı. Büyük finans gücü ve marka bilinirliğine rağmen Jaiku’nun geliştirilmesi Google tarafından 2009 yılı sonlarına doğru durduruldu ve 2012 yılının Şubat ayında resmen kapatılacağı açıklandı.
Hızlı gelişen İnternet dünyasında Google bile eski akıma ait, sosyal medyayı ıskalamış firmalardan biri olduğu düşünülüyor. Geçen zaman zarfında Buzz gibi, Jaiku gibi başlangıçta çok ses getiren ama kısa sürede yok olan servis ve ürünler, sosyal medyanın henüz Google’ın DNA’sına işleyemediğinin bir kanıtı olarak karşımızda duruyor.
Neredeyse hayatımıza girdiği andan itibaren kullanımın mobil tarafta daha yoğun olduğu Twitter, 140 karakterde ne çok şey söylenebileceğinin ve gerekli bilgiye çabuk ulaşılabilmesi anlamında bir miladı temsil ettiğinin göstergesi gibi adeta. Daha önceki yazılarımın birinde anlatmıştım; Ekim 2009’da Hindistan’da olduğum bir iş seyahati esnasında, yaşadığım bir depremin detaylarını yerel ve global haber ajansları en erken iki saat içerisinde geçebilmişken, Twitter yaklaşık altı dakika içerisinde depremin şiddeti, büyüklüğü, süresi ve merkez üssü bilgileri ile dolmuştu.
Paylaşım arttıkça, sadece 140 karakterde söylenebilecekler içerisine resim, video, linkler eklemek mümkün kılındı fakat 140 karakter sınırı hiç değişmedi. Bu durum, sanırım İnternet’te başarılı olan tüm uygulamaların içerisinde yer alan oyun kurgusunu ortadan kaldırmamak için halen korunuyor. Zira bugün geldiğimiz noktada SMS ile tweet atanların sayısı toplam kullanıcı mevcudunun yüzde birini bile oluşturmuyor, ama yine de insanlar yazdıkları tüm tweet’lerde türlü kısaltmalar ile, noktalama işaretleri ile yeni bir jargon geliştiriyorlar.
Kendine özgü uygulamalar
Bu jargonlardan benim en çok hoşuma gideni ‘hashtag’ uygulamaları. Bu uygulama, gönderdiğiniz bir tweet’in ilgili olduğunu düşündüğünüz bir anahtar kelimesini, başına # işareti koyarak yazmanız ile çalışıyor. Yaratılan bu hashtag’ler ve gönderilen tweet’lerin içerisinde kullanılan kelimelerin analizi ile, Twitter ana sayfasında ve mobil uygulamalarında yer alan #tt (Trending Topics – Gündem) listesi oluşuyor.
Twitter’ın benim çok kullandığım ve hoşuma giden uygulamalarından bir diğer de ‘Lists – Listeler’ uygulaması. Bu uygulama ile, takip ettiğiniz kişileri dilediğiniz özelliklerine göre kategorize edebiliyor ve listelerden gelen tweet’leri ayrı ayrı okuma şansına sahip olabiliyorsunuz. Listeler özelliğine ilave olarak gelen bir diğer özellik ile de, Twitter’daki herhangi bir kullanıcının gördüğü mesajları, sanki o kullanıcı gibi izlemenize olanak sağlıyor. Bu sayede, özellikle bazı profesyonel blog yazarlarının özenle oluşturdukları ve sürekli güncelledikleri listeler aracılığı ile gündemi yakından ve eksiksiz takip etmek mümkün.
Yakın zamanda üniversite öğrencileri arasında yapılan bir anket, yeni nesil kullanıcıların gündemi takip etmek için tercihlerini açıkça ortaya koyuyor. Buna göre; gazeteler ancak dünün haberlerini verebilen mecralar olarak karşımıza çıkarken, kullanıcının takip ettiği Twitter listeleri ve Trending Topics listesi gündemi takip etmek için birinci sırada yer almış.
Ne diyelim, umarız ki Twitter yatırım olarak aldığı yüzlerce milyon dolar kaynak tükenmeden sürdürülebilir bir para kazanma stratejisi yaratır ve bağımsız çok sesliliğini sürdürür. Zira 19 Aralık 2011’de açıklanan Suudi milyarder Prens Al-Valid bin Talal tarafından Twitter’a yapılan yatırım, 2012’de yaşanan Arap Baharı’nda Twitter’ın ve tüm diğer sosyal medya araçlarının rolü düşünüldüğünde oldukça ilginç bir gelişme olarak karşımıza çıkıyor...