Kitapların Ardından/ İnkar: İnsan 0lmanın kitabı

Eddi Anter’in kaleme aldığı İnkâr, yer ve zaman değişse de, herkesin kendi kendine sorduğu soruların cevaplarını bulabileceği bir kılavuz kitap

4 Ocak 2012 Çarşamba

İnkâr, bir başucu kitabı, yer ve zamanları değişse de hepimizin kendi kendimize sorduğumuz soruların cevaplarını içinde bulacağınız bir derleme. Aynı zamanda fantastik kurgusu ile sürükleyici; her bölümde bir sonraki bölümde neler olacağını okuyucunun merakla takip ettiği bir süreç, her sahifede bilgi dağarcığına katılan eşsiz bir birikim. Eddi Anter bir söyleşisinde, yaptığı araştırmayı kendi ifadesi ile şöyle tanımlıyor: “Birkaç satır yazmak uğruna bahsi geçen her şahsiyetin hayatını araştırıp okumak zorunda kaldım. O kadar keyifliydi ki… İnsanoğlunun doğasını anlamak, hangi şeyi neden yaptığını düşünmek çok doyurucu geldi. Bir gün Büyük İskender gibi uyanmak, diğerinde insan hayatını kurtaran Christiaan Barnard’a dönüşmek, Mevlana’nın düşünce yapısını kavramak, Osho’yla bütünleşmek, Nietzsche’yi anlamak ve ardından yeniden kendim olmak…”

Neden geldik bu dünyaya? Varlığımızın amacı ne? Ya ölümden sonra yaşam?  …“Eddi Anter kendi manevi arayış yolunda bulduğu cevapları okuyucusuna aktarmayı, onu da kendi arayışına çıkartmayı hedefliyor. Kitap bu anlamda, kendi arayışına çıkmak isteyenler için pek çok ipucu içeren bir rehber olma niteliğine de sahip. Çıkış noktası ise aslında son derece basit: Her şeyin kaynağı sensin, aradığın cevap içinde, başka yerlerde aramayı bırak, dönüp içine bak.” (Radikal Gazetesi).Yazar süreci anlatıyor:“…ve kafamda sürekli aynı sorulara cevap arıyordum. Herkesin cevaplarını aradığı sorulara baktım aralarında epey benzerlikler vardı…Yüzyıllardır insanoğlunun ölüm ve sonrası hakkında yanıtlar aradığını fakat bulamadığını ya da bulduklarını anlamadığına şahit oldumHerkesin açıp bakacağı ve aradığı tüm yanıtları bulacağı bir kitap olabilir miydi?” (Şalom Gazetesi)

Kitap nihayet elime geçtiğinde bu kez uzun uzun kapak resmine bakakaldığımı, anlamaya çalıştığımı, sahifelerde, satır aralarında beni bekleyen sürece kendimi hazırlamaya çalıştığımı hatırlıyorum. Şalom Gazetesi’nde yer alan röportajında Eddi, kapakta gökten yansıyan yoğun ışığa şemsiye açmış adamı işte bu sözlerle niteliyor: “Hepimiz Işık’ın kaynağının neresi olduğunu biliyoruz ancak soru ve sorgulamalarla, kendi el fenerimizin aydınlattığı yolda yürümeyi tercih ediyoruz. Asıl büyük resmi görmek yerine, onu görmezden gelip, kendimiz bir şeyleri resmetmeye çalışıp yaşıyoruz. Sonuçta da hep hüsran oluyor.”

Sorular burada bitmiyor. Eseri elde eden, okumaya niyetlenen, süreci merak eden okuyucunun aklını meşgul eden bir başka soru kitabın adı: Neden İnkâr?

 Kitap, aslındadoğduğumuz an bilincimizde yer alan ancak yaşadıkça aklımız ve egomuzla silmeyi başardığımız bu bilgiyi artık inkâr etmemeye çağırıyor. (Radikal Gazetesi) Eddi Anter’in yorumu ise düşündürücü: “İnsan olarak aslında her şeyi bileniz ancak dünyaya gelirken unutuyoruz. Yeniden bizlere bir şeyler öğretildiği sanılıyor fakat bu düşünce kanımca yetersiz. Hepimiz tüm varoluşun bilgilerini bilinçaltında taşıyoruz. Bu bilgilere ulaşmak için yeterli vasıflarımız yok… O yüzden kendimizi başkasıyla kıyaslayıp veya birbirimizden öğrenmeden evvel kendimizi tanımalı ve kendimiz olmalıyız. İşin sırrı burada. Sır Ben’im ve bende. Ben kendimi tanıyarak herkesi tanıyabilirim…”(Şalom Gazetesi)

Kendimiz olma hali zaten cennetlik olma halidir” diyor Eddi kitabında… “Mutluluk kendi elinde avucunun içindedir. Peşinden koşup mutluluğu yakalama çabası nafiledir. Kendinizi severek bu işe içerden başlayabiliriz. O zaman kaynak içeriden dışarıya doğru akar.” Kendimizi sevebilmenin yolunun kendimizle barışık olmaktan geçtiğini biliyoruz adım adım ilerlediğimiz kişisel gelişim sürecinde… “…herkesin olması gerektiği en iyi halleri, kendi gerçekleri mevcuttur… Amaç, bu hal ve duruma en yakın olacak şekilde maneviyat yolunda ilerleme kaydetmek.”  Eddi, okuyucunun bu sürecinde, kitabın kurgusunda başrolü üstlenen Evren ve Cihan çifti ile eşlik ediyor: Evren ve Cihan çifti ölümden sonra çıktıkları yolculuğun yedi ayrı boyutunda tarihin gördüğü en önemli filozoflar, sanatçılar, din büyükleri, devlet adamları vb.’dan aldıkları yanıtlarla, yolculuklarının her boyutunda dağarcıklarını genişletiyor, bu kez yeni sorularla arayışlarına devam ediyorlar. Bu manada insanoğlunun yaşamı ile paralellik kuran yazar, okuyucunun Cihan ve Evren ile kendi deneyimi ile benzerlik kurmasını sağlarken aynı zamanda farklı ilgi alanlarına yönelik çok yönlü cevaplarla, soruların yanıtlanmasını sağlıyor. Kitap, bir yandan okuyucunun kişisel gelişimine katkıda bulunurken, diğer yandan kitap ile kendi duygu ve düşünceleri arasında kurduğu bağ ile İnkâr’a yakın hissetmesine ve başucu kitabı olarak benimsemesine katkıda bulunuyor. “Okuduğunuz bir din ya da tarih kitabı değildir;  bu sadece insan olmanın ve insan olmayı hatırlamanın bir durağıdır…”

İnkâr’ı büyük bir keyifle okudum, araştırmalar harikâ, okurken hem öğrendim, hem eğlendim; hem düşündüm, hem düşünmekte olduklarıma cevap buldum. Kitabı, yakın arkadaşlarıma tavsiye ettim, çeşitli gazetelerde çıkan tanıtım yazıları ile röportajları paylaştım. Eddi’nin aşağıdaki satırlarda ifade ettiği dileğini paylaşıyor, bu hazinenin okuyucunun kalbinde hak ettiği değeri bulması, oradaki yerini ölümsüzleştirmesi,  gelecek nesillere aktarılabilmesini ümit ediyorum “Her insan gibi ben de dünyaya geldim, görüyorum ve gideceğim. Bir varmış bir yokmuşum. Benim kim olduğum önemli değil. Eninde sonunda ben bir hiçim. En iyi şartlar altında, torunlarım olduğunda şayet beni tanıdılarsa belki bir gün adımı, nasıl biri olduğumu hatırlayacaklar. Ardımdan bahsedip yâd edecekler ve hikâyem bitecek. Romanlarımınsa nesillerden nesillere okunma ihtimali var.”

Sözlerimi  Sn. Sinan Kandemir’in Radikal Gazetesi’nde çıkan cümlesi ile bitirmek istiyorum: “‘İnkar’ okudukça ruhu sağaltan, ona ferahlık katan, şu hızlı hayatın içinde bir an durup düşünmemize neden olan, ideal bir başucu kitabı.....”

  Tebrik ediyorum Eddi, başarılarının devamını dilerken fikirlerine önem verdiğin kişilerden “Daha da iyisini yazacaksın” diyenin düşüncesine katılıyor,  paylaştığın için teşekkür ediyorum.

 

Rakel Meşulam