Kasım ayı içinde Türkiye Millet Meclisi Başkanı Cemil Çiçek’in Yeni Anayasa çalışmaları kapsamında, toplumun değişik kesimlerinin fikir ve önerilerini beyan etmesini istemişti. Başkan, bu bağlamda Türk Musevi Cemaati Başkanı Sami Herman ve beraberindeki heyeti 6 Ocak Cuma günü Dolmabahçe Sarayı’nda kabul etti.
Görüşme sonrasında Cemaat Başkanı Sami Herman ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Sayın Meclis Başkanı Cemil Çiçek teveccühte bulunarak, cemaat yöneticilerinden bir heyeti 6 Ocak Cuma sabahı saat 9.30’da Dolmabahçe Sarayı’nda kabul etti. Söz konusu davete Cemaat Onursal Başkanı Bensiyon Pinto, Başkan Vekili İshak İbrahimzadeh ve Hukukçular Komisyonu Başkanı Av. Nedim Karako ile katıldık. Yarım saat kadar süren görüşmede Sayın Çiçek, gelen tüm önerilerin kurulmuş olan ihtisas komisyonlarca değerlendirildiğini ve önerilerimizi zamanında almış olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi, toplumun olabildiğince farklı kesimlerinden yanıt almanın önemi üzerinde durdu.
Türk Musevi Cemaati olarak, Anayasa çalışmaları kapsamında fikrimizin sorulmasını ne kadar önemsediğimizi ve cemaatimizle paylaşarak, fikir ve önerilerine başvurduğumuzu ve neticede özetle bir bütün haline getirerek kendilerine zamanında sunmuş olmaktan dolayı duyduğumuz memnuniyeti ve ayrıca İstanbul’da vakit ayırarak bir kez de böyle bir görüşme imkânı tanıdıklarından ötürü duyduğumuz onuru ifade ettik.
Türk Musevi Cemaati’nin Yeni Anayasa’ya yönelik ne gibi önerileri oldu?
Anayasamızda mevcut olan demokratik, sosyal, hukuk devleti ana ilkelerinin ışığında, tüm vatandaşların eşit olduğunu ancak farklı inançlara mensup vatandaşlar için farklı uygulamaların yaşanabildiğini belirttik. Örnek vermek gerekirse, akademik hayatta görev almak ile ordumuzda yedek subay rütbesine ulaşmak haricinde devlet memuru olmak konularında eşitliğin tatbikatta mevcut olamadığını gözlemlendiğini dile getirdik Yüzyıllardır et ve tırnak gibi birlikte yaşadık, aynı kaderi paylaştık ve birlikte var olduk. Toplumumuzun ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına ve ilerlemesine, refahına hep beraber katkıda bulunmaya çalıştık. İş bulmada, işe kabulde de fırsat eşitliğinin sağlanmasının önemini savunduk.
Nefret ve kin duyguları uyandıracak söylemler üzerinde son derece hassas olduğumuzu ifade ettik. Nefret söyleminin ayrımcılığa, toplumun belli bir kesimine karşı önyargılı, tehlikeli düşünce ve duyguların yeşermesine sebep olabileceği endişesini taşıdığımızı dile getirdik.
Fikir ve düşünceyi ifade hürriyetinin en gelişmiş olduğu demokrasilerde dahi kin ve nefret söylemine karşı gerekli önlemler alınır. Fikir ve düşünce hürriyeti, toplumun bir kesimine karşı nefret tohumları atılmasına izin vermez. Bu sınır çok iyi ayırt edilmiştir. Anayasa’da kin ve nefret söyleminin önlenmesi için gerekli hassasiyetin gösterilmesi ve bu sınır aşıldığında da gerekli hukuki mekanizmaların devreye girebilmesinin yararlı olacağı konusunda düşüncelerimizi belirttik.
Bu ifadenizde basında nefreti körükleyecek çıkan yazılar da dâhil mi?
Dikkat edilmesi gereken söylemin kendisidir. Söylemin kendisinin tehlikelerinin anlaşılması önemlidir. Buna dikkat çekmeye çalıştık.
Önerilerimiz ve temennilerimiz, Türkiye’nin ve tüm Türk halkının, daha mutlu olacağı bir demokrasinin temellerinin atılması yönündedir.
Başkan Cemil Çiçek ile yapılan görüşmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabii ki olumlu olarak değerlendiriyoruz. Çalışmalarda toplumun azami bir yüzdesi ile mutabık olabileceği bir Anayasa oluşturmak iradesinin mevcut olduğunu gözlemledik. Çalışmaların böyle devam etmesini ve neticenin de bu şekilde oluşmasını temenni ediyoruz.
Bizim de samimi dileğimiz, toplumsal barışın, demokrasinin, hukukun, fikir özgürlüğünün ve ülkemizin refahına, gelişmesine katkıda bulunabilecek bir Anayasa’nın müşterek çabalarla oluşturulmasıdır.