Schneidertempel Sanat Merkezi : Kıkırdaklar ile yeni yıla merhaba

Schneidertempel Sanat Merkezi 2012 yılına merkezin sanat danışmanı Tan Oral’ın “Kıkırdaklar!” sergisi ile merhaba dedi. Bir kokteyl ile 5 Ocak günü açılışı gerçekleşen sergiye, sanatseverler, Tan Oral’ın yakın dostları ve karikatüristler katıldı

Toplum
11 Ocak 2012 Çarşamba

Schneidertempel Sanat Danışmanı karikatürist Tan Oral’ın çizgilerini yıllardır basında izleriz, sanatçı bu kez masasında biriken farklı çalışmalarını SSM’de açtığı sergide sanatseverlerin beğenisine sunuyor. Sanatçının ‘Sorusuz Yanıtlar’,  ‘İzin Verilen İzler’ ya da ‘Başıboş Disiplin’ gibi nitelemelerle tanımladığı ve ‘Kıkırdak’ adını verdiği bu çizimler 30 Ocak’a kadar izlenebilecek.

Serginin 5 Ocak Perşembe akşamı gerçekleşen açılışında, Aşkenaz Cemaati Başkanı Bünyamin Poluman, Aşkenaz Cemaati Onursal Başkanı Mario Frayman, yönetim kurulu üyeleri Moşe Grossman, Sadi Feldman,  Gazetemiz çizeri İrvin Mandel’ın yanı sıra karikatüristler, Schneidertempel Sanat Merkezi danışmanlarından ve gazetemiz çizeri / Yazarı İzel Rozental  Ercan Akyon,  Kamil Masaracı,  Semih Poroy,  Ohannses Şaşkal, Hicabi Demirci, Muhammet Şengöz, Turgay Karadağ, Erdoğan Başol, Erdoğan Bozok katıldılar. Yazarlar, çizgi filmciler, sinemacılar Tan Oral’ın yakın dostları hazır bulundular.

Açılışta bir konuşma yapan Tan Oral; “Günlük basında yıllardır çizer dururum. Günlük basında, güncel siyasete dair sürekli çizmenin, böyle bir işin zorunlu olması, belli zamanda yetişmesi gerektiği ve bir sorumluluk yüklemesi insanı yoruyor. Bundan kaçmak için, daha doğrusu o günün işini çizmek üzere masaya oturduğumda, kendimi zorlamaya başladığım anda içimdeki bir başka ben de bu zorunluluktan kaçmaya çalışıyordu. İşte o zaman önümdeki kâğıda sadece vakit geçirmek, işten kaytarmak için rastgele çizgiler çizmeye başlıyordum. Bunların büyük kısmı çöpe gidiyordu. Ancak bir kısmını da atmaya kıyamıyordum, Onlar da birikiyordu. Yıllar içinde birikenler çok ciddi sayılara vardı. Onlardan süzüle süzüle seçilen 48 tanesi sergileniyor bugün.

Bu sergiyi anlatmak gerekirse şu sözlerle anlatabilirim.  Bunlar sorusu olmayan yanıtlar, denetimsiz bir denetimle yapılmışlar, başıboş bir disiplinle çizilmişler, kurgulanmamış bir kurgu sonucu ortaya çıkmışlar, bir de insanın sinirlerinde dolaşan elektronların kâğıda iz bırakmasına izin verildiğinde bunlar ortaya çıkıyor diyebilirim. Böyle bir ruh hali ile masada oturmuşken tamamen nedensiz, amaçsız, endişesiz, telaşsız, zorlamasız, hiçbir araştırma yapamadan, hiçbir mecburiyet olmadan mecburiyetsiz, talepsiz ve taslaksız olarak tam bir sükûnet içinde ortaya çıktılar.

Açılış Tan Oralın sanatçı dostlarının konuşmalarıyla sürdü:

Turgut Çeviker

 Karikatür Tarihçisi

Schneidertempel Sanat Galerisi’nde karikatüre özel bir yer ayrılmasından özellikle çok mutlu olduğumu belirtmek isterim. İstanbul’un galericilik tarihine geçecek bir olgu bu. Karikatür tarihinde de hakkettiği yeri alacağını düşünüyorum. Bu galeriyi yaşatmak için uğraş veren herkese de teşekkür ediyorum.

Tan Oral sergilenmekte olan işlerinin nasıl ortaya çıktığı ile ilgili cümlelerini sıralarken ben de belleğimde şöyle şeyler düşünüyordum. Tan Oral’ın çizgi dünyasını düşündüğümde aklıma, Avrupalı, hayatında çok eziyetler çekmiş, Yahudi asıllı, çizgi dünyasının önemli isimlerinden Steinberk geliyor. Steinberk Amerika’ya gidebilmek için çizgilerini bir şekilde New Yorker dergisine ulaştırıyor ve dergi editörleri çizginin değerini hemen anlıyorlar ve işlerini yayınlamaya başlıyorlar. Stenberk’in çizgileri o tarihlerde çizgi dünyasını değiştiriyor.  O çizgiler 1950’lerde Türkiye’ye de yansımaya başlıyor. 1950’lili yıllarda ilk amatör çizgilerini çizen bir çizer olarak Tan Oral 1960-1970 burada gördüğünüz çizgi dünyasına ulaşıyor. Düşünün ki Türkiye’deki basın buradaki çizgileri yayınlayacak olgunluktan uzak. Oysa Amerika bunları 1950’lerde yayınlıyordu. Basının sanatla ilişkisi ya da sanat basını olarak eksik bir ilişkilenme sözkonusu.

Türkiye’de modern çizgiye çok erken ulaşmış çizerler vardır. Sinan  Bıçakcı, Altan Erbulak, Eflatun Nuri gibi. Tan Oral da onlardan biri. Ben Türkiye’de basın editörlerinin Tan Oral’dan bu işleri talep edecek seviyede olmasını hayal ediyorum. Ne yazık ki bir 50 yıl daha bu çizgileri talep eden bir editör, biz yayınevi olmayacağını düşünmek de beni çok üzüyor. Ama bir yandan da öyle küçük yayınevleri ve onların öyle büyük gönüllü editörleri var ki küçük adımlarla büyük işler yapıyorlar. Bir yandan da onlardan ümit ediyorum bu işi.

Buradaki çizgilerin Türkiye çizgi dünyasının büyük hazinelerinden olduğunu düşünüyorum.

Ercan Akyol

Karikatürist

Plastik sanatlar iç içe geçer üretirken... Bu çizgilerde sanki müzikle bir bağ var, bana öyle geldi. Tan’ın içindeki sesin spontan bir şekilde kâğıda dökülmesinde, sanki çizgi aralarında notalar var gibi. Bu çizimlere zum yaparsanız kâğıda çizilmiş solfejler görebilirsiniz sanki. Bu çizgilerin bütünü bir kitapta yayınlansa çizgi dünyası için gerçek bir zenginlik olur. Biz bugün güzel bir senfoni dinledik bu sergide bence, elinize sağlık.

Bener Dortunç

Mühendis

Sanırım buradaki dostlar arasında Tan’ın en eski dostu benim. Biz 1951 yılında Kabataş Lisesi’nde tanıştık. Kopmadan, ara ara görüşerek bugüne kadar geldik. Tan ne zaman bir sergi açsa hep takip ettim.61 yıllık bir arkadaşlık bizimkisi. Çok öngörüleri olan biri değilim ama Tan’ın lise yıllarındaki, hele akademideki çalışmalarını gördüğümde, hazırladığı projeler o kadar etkileyici olurdu ki onun bir sanatçı olacağını hissederdim.

Altmış yıl önce bugünleri gördüğüm için kendi kendime seviniyorum ve dostuma nice yıllar diliyorum.