Elie Wiesel ile asansörde...

The Algemeiner muhabiri Dina Kupfer’in 23 Eylül’de New York’ta asansörde karşılaştığı Nobel Barış Ödülü sahibi, Holokost kurtulanı Elie Wiesel’le yaptığı kısa röportajda önemli mesajlar yer alıyor

Dünya
5 Ekim 2011 Çarşamba

DK: Bir Holokost kurtulanı ve Yahudi aktivist olarak sizce, Yahudilerin varoluşunun sürdürülebilmesi için yapılması gereken nedir?

EW: Bu çalkantılı dönemde Yahudilerin en birincil görevi Yahudi olmaktır.

DK: 2009 yılında, ABD Başkanı Obama tarafından size Ulusal İnsanlık Ödülü verildi.  Obama’nın yapmasını ya da yapmamasını istediğiniz şeylerden biri ne olurdu?

EW: Önceki başkanlar gibi, Barack Obama da Ortadoğu’ya barış getirmek ve bu sayede prestij kazanmak isteyecektir diye düşünüyorum. Umarım ki bu sonuç için İsrail feda edilmez. 

DK: Yazdığınız kırkın üzerinde kitap arasında özellikle tercih ettiğiniz var mı?

EW: Yazdığım kitapların sayısı aslında elliyi geçer. Hepsinin de benim için özel. Ancak ‘Gece’ (Night), ‘Alev Alan Ruhlar’ (Souls on Fire), ‘Sessizlik Yahudileri’nin (The Jews of Silence) benim için yeri ayrıdır.

DK: Kayıtsızlık, hoşgörüsüzlük ve haksızlıkla mücadele etmek için Elie Wiesel İnsanlık Vakfı’nı kurdunuz. Size göre kayıtsızlık, hoşgörüsüzlük ve haksızlıkların kaynağı nedir?

EW: Dünyanın birçok yerinde artan fanatiklik şu andaki en büyük tehdit sayılabilir. Bu fanatikliğin sonuçlarına kayıtsız kalmak ise çok daha ciddi bir hatadır.

DK: 15 Nisan 2010 tarihinde New York Times ve Washington Post Gazetelerinde, ‘Kudüs İçin’ başlıklı tam sayfa bir ilan verdiniz ve şöyle dediniz: “Benim Yahudilik anlayışımda Kudüs politikanın üstünde yer alır. Kutsal Kitap’ta 600 kez bahsedilmiş olmasına rağmen, Kuran’ı Kerim’de tek bir kez bile yer almamıştır. Hayatımda duyduğum ilk şarkı annemin bana söylediği Kudüs ninnisidir.” İlanın bir etkisi oldu mu? Herhangi bir geri dönüş aldınız mı?

EW: Bu ilanın Washington ve dünyanın birçok yerinde etkisi büyük oldu. Birçok kişi bana övgülerini iletti, bazıları ise hakaretlerini.

DK: New York’ta 11 Eylül saldırılarının gerçekleştiği ve Sıfır Noktası olarak adlandırılan bölgede 15 katlı bir cami inşa etmenin, bir Nazi Kampı’nın yanına neo-Nazi merkezi inşa etmek gibi bir şey olduğu fikrine katılıyor musunuz? 

EW: Böyle bir şeyin Yahudi duyarlılığını etkileyeceğine inanıyorum.

DK: Norveç’teki Nobel Komitesi sizi ‘insanlığın elçisi’ olarak tanımladı. Gittikçe karışan dünyaya bir mesaj verseniz ne olurdu?

EW: Özellikle vurgulayacağım şey, öğrenmenin ve eğitimin yerine hiçbir şeyin geçemeyeceği olurdu. Birkaç sözcükte şöyle özetleyebilirim: Hayatınızda ne yapıyor olursanız olun, büyük düşünün ve derin hissedin.

Galya Kohen Afya