Tanrı merhametli ve yücedir. O dünyaya ve insanlara her zaman merhamet etmek istemiştir. İnsanların yaptıkları karşısında da büyük bir sabır örneği göstermiştir. Noah tufan sonrasında Tanrı’ya korban yaptığında onun sunduğu korbanları Tanrı kabul etmiş ve bir daha dünyayı yok etmek amacı ile tufan getirmeyeceğine söz vermiştir. Tanrı “tsadik behol derahav, vehasid behol maasav – bütün yollarında dürüst, bütün yaptıklarında da iyiliksever” olarak bilinir. Tanrı “aved dina belo dina - yargısız infaz” yapmamıştır. Tufan nesli günahkârlığı bir yaşam tarzına döndürmelerine rağmen her zaman onlara defalarca uyarılar göndermiş, teşuva yapabilmeleri için geminin yapım süresi olan yüz yirmi sene beklemiştir. Buradaki amaç belki de insanların ebedi bir teşuva yapmaları ve yok olmaktan kurtulmalarıdır. Bu sürenin üzerine zamanın tsadiği olan Metuşelah onuruna yedi gün daha beklemiş ve ardından da toprağa ‘yağmur’ yağdırmaya başlamıştır. Eğer insanlar bu son uyarıyı anlayıp da teşuva yapsalardı bu yağmur bereketli yağmurlar olarak toprağa hayat verecektir. Ancak insanlar her uyarıyı umursamayınca üzerlerine tufan getirmeye ve beşeri yok etmeye mecbur olmuştur. Ancak Tanrı daha sonra Noah’ın yaptığı korbanı kabul etmek sureti ile Kendini bir söz ile bağlamış ve bir daha beşeri yok etmek amacı ile tufan gelmeyeceğini bildirmiştir.
Rabi Hayim Palaçi bu kadar geniş bir açıklamanın ardından Masehet Şevuot daf 36’da yer alan şöyle bir soruyu karşımıza getirmektedir. Noah korban olayının Tanrı’nın merhametini uyandıracağını biliyorsa “ki rega beapo hayim birtsono – öfkesi bir an isteği yaşamdır” o zaman neden daha önce korban adamamış veya nesil için dua etmemiştir. Belki de bu korban ile dua nesli yok etmekten kurtarabilecek bir durumu yaratabilecektir.
Rabi Palaçi gemiden çıkıp da her şeyin mahvolduğunu gören Noah ile Tanrı arasında geçen bir diyalogu da bizlere öğretir. Zoar Hadaş Peraşat Noah sayfa 31A’da şöyle yazar: “Gemiden çıktığında ortamı gören ve ağlayan Noah’a Tanrı ne cevap verir? Noah şöyle der: Ribono şel olam. Sen merhametlisin ama neden bu nesle merhamet etmedin? Tanrı hemen cevap verir: “Seni bu nesilde tsadik gördüm.” “İşte yeryüzüne onları yok etmek için mabul getireceğim” dediğim zaman neden Bana bunu söylemedin? Mizbeah’ta kullanabileceğin yedi çift temiz hayvan olmasına rağmen neden o zaman korbanla, tefila ve tahanunim ile karşımda durmadın?
Bu noktadan hareketle Rav Palaçi bizleri şöyle uyarır. Her Mare deatra (haham akaal) her bilge, her haham sürekli olarak kendi neslinde Tanrı’ya dua etmeli ve o zamanın insanlarının başına bela gelmemesi için dilekte bulunmalıdır. Hâlbuki Noah mabul sonrasında inanılmaz bir şekilde kendisini değerden düşürmüş ve daha hayırlı bir iş yapmak yerine bir bağ dikerek yine kendisini çok zor durumlara sokmuştur.
Tora Noah’dan söz ederken her zaman iyi ifadeler kullanır. Hâlbuki bilgelerimiz Noah’dan genellikle olumsuz ifadelerle bahsederler. Bunların nedenlerini anlamak için biraz da Rav Yaakov Hillel’in öğrettiklerini anlamaya çalışalım.
“İş tsadik tamim aya bedorotav - tsadik bir insandı ve kendi neslinde kusursuzdu. Bilginler bunu şöyle yorumlarlar. Elbette Noah tsadik bir insandı. Yozlaşmış bir nesilde tsadik görünecek kadar iyi ve dürüst bir insandı. Tsadik insan ne yapar. Alaha neyi emrediyorsa onu yapar ama fazlasına bulaşmaz. Hâlbuki hasid olan insan alaha’nın emrettiklerinin yanında iyilik öğesini de kullanarak daha iyi davranışlar içinde bulunmayı sağlar. “ki aolam hesed yibane – dünya iyi davranışlarla inşa edilmiştir diyen Teilim buna en güzel örneklerden biridir. Vilna Gaon’u iyi davranışlarımız olmadıkça yaşamın anlamının olmayacağını ifade etmektedir. Hesed yani iyilik ile ilgili bütün bu söylediklerimiz ilk atamız olan Avraam ile bütünleşir. Avraam iş ahesed – Avraam iyilik insanıdır” sözü yersiz söylenmemiştir. Bilginlerimiz bu yüzden Noah ile Avraam’ı kıyaslarlar.
“Et AE:loim italeh Noah – Noah Tanrı ile beraber gitmektedir.” Tabii ki Noah Tanrı ile birlikte gitmektedir çünkü o iyi bir insandır. Ancak Tanrı’nın onu dürtmemesi halinde doğru yolu bulmaktan acizdir. Çünkü tek başına adım atamayacak bir karaktere sahiptir. Hâlbuki Avrram’dan Tora söz ederken “italeh lefanav veya tamim – önümde yürü ve mükemmel ol” ifadesine yer verir ki Avraam Tanrı’nın emrettiği yolda belli bir destek olmadan da yol alabilecek durumdadır. Bu da onu çok daha üstün bir konuma getirmektedir.
Kâinat yaratıldığı zaman Tanrı “Bereşit” sözcüğünü kullanır. Başlangıçta anlamına gelen bu sözcük aslında iki temel kavram için de kullanılır. “Reşit tevuato – ürününün başlangıcı” yani Yisrael toplumu ve “Reşit Darko – yolun başlangıcı” yani Tora. Bir başka deyişle kainat Tora ve onu Sina Dağı’nda gelecekte kabul edecek Yisrael toplumu için yaratılmıştır. Ancak Yisrael toplumunun kimin tarafından şekillendirilmeye başlanacağı belli değildir. Fakat görüldüğü üzere Noah bu görevi yerine getirebilecek özellikte olmadığını göstermiştir.
Avraam ‘ivri’ yani İbrani olarak kabul edilir. Sözlük anlamı ile ivri ‘nehrin diğer yanına geçen’ olarak verilmektedir. Gerçekten de Avraam nehrin diğer tarafına geçmiştir. Ancak burada Rabiler şöyle bir açıklamaya daha yer verirler. Avraam bütün dünyayı karşısına alarak nehrin diğer tarafına geçmiş ve orada dimdik durmayı başarmış hatta birçok kişinin ne nehri geçmesine yardımcı olmuştur. Bütün bu özelliklerin ışığı altında Tanrı da Tora’yı alma onuruna erişecek Bene Yisrael’in Avraam tarafından başlatılan bir zincir ile oluşturulmasını öngörmüştür.
Bizler de ivri yani İbrani’yiz. Kendimize özgü geleneklerimiz, kurallarımız, alahalarımız, kültürümüz, kısacası öz yaşamımız var. Eğer içimizde Avraam’dan bir parça taşıyor ve bunu her günkü Amida duasında “magen Avraam – Avraam’ın koruyucusu” olarak ifade ediyorsak nehrin öte tarafına geçmek, öz kültürümüzle yaşamak ve icabında bütün dünyaya karşı dimdik durmak o kadar da imkânsız olmasa gerektir.