Şabat: Piyasa baskılarına karşı koyabilmenin en iyi yolu

Şabat, birbirini hiç tanımayan insanlar arasında bir cemaat oluşturabildiğini gibi birbirimizden yabancılaşmamızın da panzehiridir. Şabat ayrıca kendimize yabancılaşmamızı da önler.

Kavram
23 Kasım 2011 Çarşamba

Kutsanmış bir devirde yaşıyoruz. En sıradan alışveriş merkezinde bile, yüz yıl önce kralların veya milyonerlerin hayal edemeyecekleri alışveriş olanaklarını ayağımızın dibinde bulabiliyoruz. Eskiden aylar süren seyahatleri bugün günün saatleri süresinde yapabiliyoruz. Sağlığımız, yaşam kalitemiz, iletişim hızımız bir önceki nesle göre çok daha iyi.

Ama tüm çağdaş teknolojik değişikliklere paralel olarak depresyon ve stres kökenli hastalıklarda inanılmaz bir artış da yaşıyoruz.

Bunları düşününce aklıma ünlü bir Rus siyasetçinin sözleri geliyor: “Dostlarım, dün bir uçurumun eşiğindeydik, bugün ise ileriye doğru dev bir adım attık.” Teknolojik gelişmelerle insan mutluluğu arasında nasıl bu kadar büyük bir kopukluk olabilir ki? Günümüzün en önemli ve kritik sorusu işte bu.

Cevap, kısmen de olsa, tüketime, reklama ve global pazarlamaya dayanan çağdaş toplumun bilerek tatminsizlik ve mutluluk yaratmasıdır.

Pazarlamanın birinci kuralı çözümden önce sorunu bizzat oluşturmak, hedef kitlede yapay bir tatminsizlik yaratmaktır. Eğer insanlar kendi görüntülerinden memnun olsalardı, kozmetik ürünler satın almayacaklardı. Seyrettikleri televizyon tüpünden memnun olsalardı LCD ekran, plazma, HD veya Blu-ray televizyonlar satın almayacaklardı. Kısacası insanlara ellerindekiler yetseydi onlar iyi müşteriler olamayacaklardı. Bu yüzden onları önce biraz mutsuz edip elinizdeki ürünün bu mutsuzluğa çare olacağına inandırmanız gerekiyor.

Dolayısıyla, reklamlar mükemmellik görüntüleri yayınlar. Mükemmel modeller, mükemmel yüzler, mükemmel yaşamlar, mükemmel ürünler. Tam mükemmellik, tanımı gereği olanaksız olduğu için bunun peşinde koşarken harcayacağımız paranın haddi hesabı da bulunmaz.

Günde binlerce kere, milyonlarca şekilde billboardlardan, gazetelerden, radyodan, televizyondan, sinemadan, web sitelerinden, hatta cebimizdeki telefondan aynı uyarıya maruz kalıyoruz: “Yeterli değilsiniz, sahip olduklarınız yeterli değil, mutlu da değilsiniz. Mutlu olmak için helikopterin mecburi inişinizi arabanızın silecekli tavanından görebilmeniz gerekir.”

Sakın yanlış anlamayın, pazar ekonomisi ve teknolojik gelişmeler sayesinde birçok güzel şey oldu – hastalıklar ve kıtlıklarla savaşta büyük yollar kat ettik. Birçok insan eski nesillere göre çok daha iyi şartlarda yaşıyor. Bu güzel ve önemli bir şey.

Gene de, haftada yedi günlük, başı ve sonu olmayan tüketici kültürü yapay mutsuzluk yayabilmek için oldukça etkin bir sistem. Kendimizi, sahip olduklarımızla değil sahip olmadıklarımızla tanımlıyoruz ki bu da bizi ve ailemizi hak etmediğimiz mutsuzluklara sürükleyebiliyor.

Piyasa baskılarına karşı koyabilmenin en iyi yolu ise Şabat’tır. Çünkü Şabat’ta çalışmayız, satın almayız, harcamayız bunların yerine sahip olduğumuz şeylere şükrederiz. Şabat, sahip olduğumuz ailemiz, dostlarımız ve cemaatimiz için T-nrı’ya şükrettiğimiz zaman içindeki sığınağımızdır. Şabat, mutluluğun gerçek köklerini yeniden keşfettiğimiz zaman dilimidir. Şabat, bizlere “monoton tüketicilik düzeninden sıyrıl ve sinagoga git” der.

Sizin için özel olan insanlara ve değerlere yer açın. Haftanın altı günü üretken ve verimli olmaya çalışıyorsunuz, ama yedinci gün bu sonu gelmez çabalarınızı durdurun.

Biz eski Yunanlı veya Romalı değiliz, bizlerde Tora’nın doğru tercümesi var.

Tora’da, T-nrı’nın yedinci gün dinlenmeyi yarattığı ve bizlere de dinlenmemizi emrettiği yazılıdır.

İşte ben bunu mucizevî buluyorum! Dağılan toplumlara ve dur durak bilmeyen pazarlama bombardımanına en iyi çözümü, üç bin yıllık Şabat müessesesi sunmaktır.

***

Bugün kendinize ve ailenize Şabat’ı hediye etmeyi ciddi ciddi düşüneceğiniz gündür. Eğer Şabat’a bakıyorsanız, o zaman herhangi bir Şabat mitzvasını daha iyi yerine getirmeyi de düşünebilirsiniz.

Eğer Şabat’a bakmıyorsanız, birdenbire içine dalıvermek sizi ürkütebilir. “Tüm mitzvaları yerine getirebilirim” gibi bir iddiada bulunmayın. Eğer Şabat gününüzün hafta içindeki diğer günlerden bir farkı yoksa işe herhangi bir mitzva ile başlayın ama yeter ki küçük adımlarla da olsa başlayın. Bu bir “ya hep ya hiç” sistemi değildir. Her mitzvanın kendine has bir değeri vardır.

Mumları yakın

Şabat’ı biçimlendirmeye başlamanın en iyi yollarından biri mum yakmaktır. Evin hanımı güneş batmadan önce Şabat mumlarını yakmalıdır. Aşkenaz geleneğine göre, ailedeki kız çocuğu da mum yakmalıdır. Mum yaktıktan sonra mum yakma berahasını okuyun, ardından T-nrı’ya içinizdeki bir isteği veya kutsamayı iletin.

Şabat yemeği hazırlayın

İşte bir mitzva daha: Bir kadeh şarap üzerine kiduş okuyup Cuma gecesi ailenizle birlikte şenlikli bir yemek yeyin. Eğer bunu zaten yapıyorsanız, o zaman size katılmaları için misafir davet edin.

Telefonunuzu kapatın

Eğer bir sonraki adıma hazırsanız, evinizde birkaç saatlik Şabat huzuru yaratın. Bunu yapabilmek için günlük telaşlardan uzaklaşmamız gerekir. Bu yüzden, Şabat başlamadan önce telefonları, televizyonları ve bilgisayarları kapatın ve aile yemeğinize odaklanın.

Sinagoga gidin

Sabah duaları için cemaate katılın. Bunu yapmak gözünüzde büyüyorsa size bir ipucu vereyim: Sinagoga geç gidin. Kimse, dualara geç geldiğiniz için size yan gözle bakmayacaktır. Sinagoga öğleden sonra da gidebilirsiniz, yeter ki çocuklar Şabat günü sinagoga gidildiğini idrak etsinler.

Kiduş Seuda’a katılın

Eğer dualara gitmek için kendinizi henüz hazır hissetmiyorsanız, cemaate dua sonrasındaki kiduş sırasında katılabilirsiniz. Söylenişleri yakın olmasına rağmen Kiduş ile ölenlerin ardından okunan Kadiş arasında büyük bir fark vardır. Kiduş, bir kadeh şarap kutsandıktan sonra yenen güzel bir yemektir. İnsanların birbirleriyle kaynaştığı, sohbet ettiği ve bağlantı kurduğu bir ortamdır.

Şabat arası verin

Şabat’ın özelliklerinin tadını öğleden sonra da çıkarabiliriz. İsterseniz dinlenin, isterseniz ailenizle yürüyüşe çıkan, isterseniz mahallenizdeki dostlarınızı ziyaret edin, isterseniz çocuklarınızla birlikte biraz Tora öğrenin.

Şabat günü uçakla seyahat etmeyin

Eğer Şabat günü araba kullanıyorsanız bile (ki kullanmamanız gerekir), Şabat sırasında bir seyahate başlamayın. Seyahatinizi, pazar günü yola çıkıp en geç cuma günü dönecek şekilde planlayın. Şabat’ı hatırlayın ve bugünü farklı kılın.

***

Yunanistan’ın Selanik şehrindeki eski Yahudi hayatından biraz bahsetmek istiyorum.

Yahudi olmayan Norveçli ünlü yazar Alexander Kielland 20. yüzyılın başında Selanik’i ziyaret eder. Bir gezi yazısında Şabat’ın cemaat üzerindeki dönüştürücü etkisinden bahseder.

Selanik, yüzyıllardır önemli bir Yahudi nüfusuna sahiptir. Uluslararası Selanik limanı, hem şileplere hem de yolcu gemilerine hizmet vermekteydi. Bu limanın önemli bir özelliği çalışanlarının hemen hemen tümünün Yahudilerden oluşmasıydı. Dolayısıyla o devirde, Şabat günü kapalı olan dünyadaki belki de tek limandı. Yükleme, boşaltma, taşıma, gemi yanaştırma işçilerinin tümü Şabat’a bakarlardı.

1900’lü yılların başında cumartesi günü limana yaklaşan bir gemi, demir atıp yolcu veya yük indirmek için bir gün beklemek zorundaydı.

Tüm cumartesi günü gemilerinde mahsur kalan hoşnutsuz yolcular onları bir gün boyunca denizde bekleten Yahudilere küfürler yağdırırlardı.

Pazar sabahı, iri yapılı ve güçlü liman işçileri işlerinin başına döner ve gemileri iskeleye yanaştırırlardı.

Bu işçiler, hiçbir makine yardımı olmadan koca gemileri kas güçleriyle boşaltırlardı. Kielland bu olayı büyük bir şaşkınlıkla izlemişti.

Kielland’a göre bu ‘yabani’ güruh, Şabat ve ruhani nedenler uğruna ticari gelirlerini feda edecek tipler değillerdi. Selanik’teki Şabat’ı bizzat gözlemlemek için şehirde bir hafta daha kalmaya karar verdi.

Bir sonraki cumartesi şehrin ana caddelerinde yürürken limanda gördüğü iri yapılı işçilerin yaklaştığını gördü. Bir an yanıldığını düşündü, yanlarında eşleri ve çocuklarıyla, güzel kıyafetlerle yürüyen, yüzlerinde huzurlu ifade olan bu insanlar aynı liman işçileri olamazlardı.

Onların aynı insanlar olduğuna bir türlü inanamıyordu.

Bu insanlar, Avrupa’nın entelektüel sınıfında görmediği bir bilgelik ve rahatlıkla, birbirleriyle sohbet edip şakalaşıyorlardı. Bu sahneye şahit olduktan sonra Kielland, büyük imparatorlukların yok olmalarına rağmen Yahudilerin nasıl binlerce yıl var olabildiklerini anlayabildiğini söylemişti. “Bu insanların geçen pazar günü geminin tüm yüklerini sırtlarında taşıyan barbar görünümlü aynı işçiler olduğuna bir türlü inanamıyorum.”

İşte Şabat Yahudi’yi bu şekilde değişime uğratabilmektedir. Huzur ortamı yaratmanın yanında Şabat aynı zamanda bize cesaret vererek Yahudiliğimizle gururlanmamızı da sağlar.

***

Bu yıl içinde Şabat’ın kutsallığının, maddiyatçılığa ve çağdaş hayatın tekdüzeliğine galip gelebilmesi için bir karar alalım. Şabat mumlarının cemaatimizdeki her Yahudi evinde ışıl ışıl yanması için ön ayak olalım. Bizim Şabat’ımız eşleri, çocukları, kardeşleri, komşuları, özetle tüm aileyi bir araya getirecektir.

Talmud der ki, Yahudi milleti iki kere Şabat'a bakarsa, Maşiah hemen gelecektir. Bizim dinlenmeye örnek olmamız, dünyaya ebedi dinlenmeye yaklaştıracaktır. Gelin biz de bunun bir parçası olalım.

Son

Rav Mendy CHİTRİK

yazının 1. bölümü için tıklayınız

https://www.salom.com.tr/news/detail/21691-Sabat-Yogun-hayatlarimizda-cemaati-ve-keyfi-bir-arada-yasamak.aspx