Dışişleri Bakanlığı, 27 Ocak 2007 tarihinde yayınladığı mesajında, Soykırım’ın yeniden yaşanmaması için üzerine düşeni yapmaya kararlı olduğunu vurguladı
Yahudi Soykırımı (Holokost) insanlığın ortak vicdanında silinmez izler bırakan emsalsiz ve yadsınamaz bir tarihi gerçektir. Altı milyondan fazla insanın hayatını kaybetmesine yol açan bu büyük trajedi insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından birini oluşturmaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1 Kasım 2005’de aldığı ‘Yahudi Soykırımı’nın (Holokost) Anılması’ başlıklı karar uyarınca, 62 yıl önce Auschwitz Toplama Kampı’nın kurtarıldığı 27 Ocak ‘Yahudi Soykırımı Kurbanlarını Anma Günü’ ilan edilmiştir.
Bu karara ortak sunucu olan Türkiye, antisemitizmin ve her türlü ırkçılığın insanlığa karşı suç olduğuna ve hepimizin ortak kaygısı olan bu sorunlara karşı kararlılıkla mücadele edilmesi gerektiğine inanmaktadır. Türkiye, bu ilkeli tutumunun doğal sonucu olarak, Ocak 2007’de BM Genel Kurulu’nda sunulan ve kabul edilen ‘Yahudi Soykırımının Reddedilmesi’ başlıklı karar tasarısına da ortak sunucu olmuştur.
Tarih boyunca Türkler ve Yahudiler arasında dayanışma ve işbirliğine dayanan güçlü bağlar mevcut olmuştur. Bu güçlü ilişkiler halen sürmektedir.
Türkler zor anlarında Yahudilerin yanında yer almışlardır. Osmanlı Sultanı II. Beyazıd 1492 yılında yurtlarından sürülen Yahudilere Osmanlı İmparatorluğu’nun kapılarını açmıştır. II. Dünya Savaşı sırasında Soykırımdan kaçan Yahudilere ülkemizce sağlanan yardımların birçok örneği bulunmaktadır. Savaş sırasında Selahattin Ülkümen, Necdet Kent, Namık Kemal Yolga ve Behiç Erkin gibi diplomatlarımız görev yaptıkları, sırasıyla, Rodos, Marsilya ve Paris gibi şehirlerde işgal güçlerinin Yahudi kökenli Türk vatandaşlarını ölüm kamplarına göndermelerini kendi yaşamlarını da tehlikeye atarak engellemişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan binlerce Yahudi’ye de, keza, yardımcı olunmuştur.
Tarihte eşi bulunmayan Yahudi Soykırımı trajedisinden insanlık gerekli dersleri çıkartmalı ve benzer olaylar bir daha tekrarlanmamalıdır. Bunun için tüm ülkelere sorumluluk düşmektedir. Türkiye de bu sorumluluğun bilinciyle üzerine düşeni yapmaya kararlılıkla devam edecektir.
Bu anlamlı günde, II. Dünya Savaşı sırasında vuku bulan Soykırım sırasında yaşamını yitiren tüm insanları bir kez daha saygıyla anıyoruz.