27 Ocak 2011: İnsanlık bir daha benzer bir olayla karşı karşıya kalmamalı

Büyükelçi Ertan Tezgör, 27 Ocak 2011’de Neve Şalom Sinagogu’nda yapılan anma töreninde bir konuşma yaptı

Holokost
25 Ocak 2012 Çarşamba

“Sayın Hahambaşı, Sayın Türk Musevi Cemaati Başkanı, Değerli Katılımcılar,

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 2005 yılında aldığı bir kararla, her yıl 27 Ocak gününü Yahudi Soykırımı kurbanlarına duyulan saygının ortaya konulmasına yönelik bir uluslararası anma günü olarak belirlemiştir. Bu tarih, en büyük Nazi ölüm kampı Auschwitz-Birkenau’nun kurtuluşunun yıldönümüne denk gelmektedir. Bugün, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi rejimi altında hayatını kaybeden milyonlarca Yahudi ve birçok azınlık grubu mensuplarını saygıyla anıyoruz.

Milyonlarca masum insanı yok etmek üzere milyonlarca metre ray döşenmiş, vagonlar üretilmiş, toplama ve ölüm kampları, gaz odaları inşa edilmiştir. Bu bağlamda insanoğlunu öldürmek ve tüm varlığıyla yok etmek için tam anlamıyla endüstriyel bir düzen yaratılmıştır. Bu acı gerçeğin insanlığın kolektif belleğine kazınması ve gelecek için ders alınması gerekmektedir. Yahudi Soykırımı tarihin kayıt ettiği eşi benzeri olmayan bir trajedidir.

Türk ulusunun yüzyıllar boyu baskı, zulüm ve bağnazlık ortamından kaçma zorunluluğunda kalan herkese, Yahudilere, Polonyalılara, Macarlara, Romenlere, Ukraynalılara, Abhazlara, Çerkezlere, Kırım Tatarlarına, Gürcü, Azeri, Kazak ve Kırgızlara, Komünist ihtilalinden kaçan Ruslara, Bangladeş, Afganistan, Irak halklarına ve diğer birçoklarına kucak açan ve sığınma hakkı tanıyan davranışı ulusumuzun karakterini yansıtmaktadır.

1492’de ya dinlerini feda etmek veya “bir daha ne sebeple olursa olsun geri dönmemek” üzere ülkeyi terk etmek zorunda bırakılan İspanyol Yahudileri Sefaradların Osmanlı İmparatorluğu’na davet edilmelerinin ve buralarını kendilerine yeni vatan edinmelerinin 500. yıldönümü de 1992 yılında kutlanmıştı.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında da ülkemizin doğal tutumu, Nazi rejimi tarafından hedef alınan Avrupa’daki Yahudilerin korunması için çaba harcamak olmuştur. Türk vatandaşlarının soykırımdan kurtarılması, ayrıca mal ve mülklerine zarar gelmemesi için gayret gösterilmiştir. Bu husus ulusumuz ve Bakanlığımız tarihinde gurur duyduğumuz, hayatta kalanların tanıklığı ve arşiv belgeleriyle açık şekilde ortaya konmuş bir gerçektir. Üniversitelerimizde ülkemize sığınan her biri dalında dünyaca tanınmış Yahudi kökenli profesörlere araştırmalarını sürdürme imkânı sağlanmıştır. İstanbul’da o dönemde nispeten genç Cumhuriyetimize değerli katkılarda bulunan Avrupa’dan sürülmüş yeni bir Yahudi cemaati oluşmuştur.

Bu vesileyle, İkinci Dünya Savaşı sırasında ırkçı Nazi yönetiminin hedefi halindeki kişileri korumak ve kurtarmak için kendi hayatlarını tehlikeye atmaktan çekinmemiş olan diplomatlarımızı da saygı ve rahmetle anıyoruz.

Unutulmaması gereken bir husus, Yahudi Soykırımı’nın insanlığa karşı bir suç olarak gördüğümüz antisemitizmin bir ürünü olduğudur. Türkiye, Yahudi Soykırımı’nın hatırlanması ve bundan dersler çıkarılması ile ırkçılık, yabancı düşmanlığı, islamofobi ve antisemitizme karşı mücadelede izlemekte olduğu ilkeli siyaseti kararlılıkla sürdürecektir.

Polonya Auschwitz’de 1 Şubat’ta yapılacak anma toplantısına da Sayın Cumhurbaşkanımızı temsilen TBMM AB Uyum Komisyonu Başkanı, Dışişleri eski Bakanı Sayın Yaşar Yakış, hükümetimizi temsilen ise Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen Bağış iştirak edeceklerdir. Polonya Başbakanının Sayın Başbakanımıza muhatap bir mektubu üzerine Auschwitz-Birkenau’nun idamesi için oluşturulan fona hükümetimizce anlamlı bir katkıda bulunulmuştur.

Sayın Hahambaşı, Sayın Türk Musevi Cemaati Başkanı, Değerli Katılımcılar,

Auschwitz-Birkenau’nun kurtuluşunun 66. yıldönümünde Şoa’nın asla unutulamayacağını vurgularken, tarih boyunca insanlığa karşı işlenmiş bu en vahim suçtan insanlık adına dersler çıkartarak, daha iyi bir gelecek ve barış içinde bir dünya yaratmak için çalışmanın önemini hatırlıyoruz.

Konuşmamı Sayın Başbakanımızın 2005 yılında Kudüs’teki Yad Vaşem Müzesi’ni ziyaretlerindeki ifadeleri ile sonlandırmak isterim.

“Yahudi Soykırımı insanlığa karşı işlenmiş en akıl almaz suçtur. İnsanlık bir daha benzer bir olayla karşı karşıya kalmamalıdır.”

Bir daha asla!”