Plan yapma ideolojisi

Futbolu karmaşık bir spor dalı yapan bizleriz. Aslında başarılı olmanın yolu sabır ve ideolojiden geçiyor ve bu kadar da basit

Cem MENASE Spor
1 Şubat 2012 Çarşamba

Futbol iyi oyuncularla oynanır tezine sonuna kadar katılıyorum. Çok iyi top yapan, göze hoş gelen bir futbol sergileyen tüm dünya kulüpleri iyi oyunculara sahipler. Fakat aynı önerme tersi için söylenemez. Her iyi futbolcuya sahip takım keyif vermez, sonuç da alamaz. Bunun sebebi de herkesin bildiği gibi ‘takım olamama’dır. Peki, takım olmanın yolu nedir? Beraber oynamak, uyum, idmanlarda yapılan çalışmalar ve kulübün ideolojisi.

Yarın bir anket yapılsa ve büyük kulüplerin yöneticilerine tek tek “başarılı olmanın yolu nedir?” diye sorulsa, hepsinin cevabının bu kavramlar etrafında çevreleneceğine eminim. Fakat gelgelelim bunu pratiğe dökebilen takım sayısı çok az. Bunun ekonomik mazeretleri olabilir. İyi futbolcu almaya bütçe yoktur. Dış etkenler kulübü zorda bırakmıştır. Birçok farklı bahane öne sürülebilir. Bunların çoğunun, istisnai durumlar haricinde geçerli olduğunu düşünmüyorum. Kaldı ki örnek alınması gereken bazı model takımlara bakacak olursak, yakaladıkları başarıların temelini transfer ettikleri oyuncular değil, altyapıdan yetişen ve beraber oynamaya alışkın kadronun oluşturduğunu görürüz. Örneğin hepimizin yakından takip ettiği Barcelona. Bu kulübün bu noktaya gelişinin arkasında yatanları ciddi şekilde araştıran, rapor tutup, bunları başarmak için on senelik planlar yapan bir takım Türkiye’den çıkar mı? Zannetmiyorum. Teknik direktörlerin kafasında şekillenen bazı önemli hamleler dışında pek model alındığını düşünmüyorum. Alınmış olsa Bienvenue de Edu da burada olmazdı.

Bu konu hakkında çok yazı yazdım ama Fenerbahçe’nin Manisaspor maçında ilk kez oynattığı Recep Niyaz’ı görünce tekrar aklıma geldi. 1995 doğumlu, on yedi yaşındaki bu çocuğun bu maçta oynaması bence çok önemli. Son yıllarda Fenerbahçe’den gençlere şans verecek ciddi girişimler Olcan gibi bir iki oyuncu dışında pek göremedik. Aynı durum diğer takımlar için de geçerli. Barcelona’nın takımındaki en kilit oyuncuları aklımızdan geçirecek olursak, Messi dahil hepsi Recep’ten bile küçük yaşlarda beraber oynamaya başlayıp başta bahsettiğimiz uyumu yakalamıştır. Bizde ise gençlere verilen önem, tecrübeli oyuncuların yanına bir tane göstermelik genç sıkıştırıp iki sene idare etmekten (Arda) veya Anadolu’dan transferden ibarettir. Barca örneğine en yakınını Fenerbahçe birkaç sene önce Ümit Milli Takımı’nın (21 yas altı milli takım) çekirdeğini oluşturan birkaç oyuncuyu takıma monte ederek gerçekleştirdi ve bunda da başarılı oldu. Bu noktaya gelebilen bir takımın Bienvenue gibi, Baroni gibi oyuncuları transfer etmesi de bu ideolojinin kişisel bazda kaldığını, kulübe yerleşmediğini gösteriyor. Dünyada Barcelona örneğini incelerken, Türkiye’de de Galatasaray bu konuda model gösterilebilir. UEFA kadrosunda Jardel, Taffarel, Popescu ve Hagi gibi takıma ciddi katkı veren oyuncuların varlığını göz ardı edemeyiz fakat takımın iskeletinin bunlar olmadığının da bilincinde olmalıyız. Küçük ve Büyük Hakan’ın, Bülent’in, Emre’nin, Okan’ın, Ümit Davala’nın, Arif’in, Suat’ın olduğu Türk gençleri bu takımın temeliydi. Onların arasındaki arkadaşlık, yardımseverlik ve uyum sahaya da yansımıştı. Sadece buna yön verecek ve ileri taşıyacak iyi yabancı oyuncular gerekiyordu. Bu yapıldı.

Bu anlamda, futbolu karmaşık bir spor dalı yapan bizleriz. Aslında başarılı olmanın yolu sabır ve ideolojiden geçiyor ve bu kadar da basit. Yeter ki bunu kavrayıp, fikirle hareketi birlikte yapabilecek güçlü yöneticilerin varlığını takımlarımızda sağlayalım.